ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AHMET OKTAY

Aşağa gitmek

AHMET OKTAY Empty AHMET OKTAY

Mesaj  Admin Cuma Mart 04, 2016 3:18 am

AHMET OKTAY 31444910

Ahmet Oktay, (d. 21 Ocak 1933, Ankara - ö. 3 Mart 2016, İstanbul) Türk şair, yazar, gazeteci.


Asıl adı Ahmet Oktay Börtecene olan ancak soyadını kullanmayan Ahmet Oktay, 1933 yılında Ankara'da doğdu. Yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiiri, 1949-1950 yılları arasında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı.

Ahmet Oktay, 1950'li yıllarda Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı dergide yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 yılında Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda "parlamento muhabiri" olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde ve TRT Haber Merkezi’nde muhabirlik, haber müdürlüğü yaptıktan sonra 1982'de TRT’den emekli oldu. Bir süre daha Milliyet gazetesi’nde çalışmaya devam eden Ahmet Oktay, 1993 yılında görevinden ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi.

Başlangıçta yazdığı şiirlerle Ahmed Arif şiirinden etkilendiği izlenimini verirken, 1960’lardan sonra toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni’ye doğru yöneldi. Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı, zengin sözcük dağarcığı ile kendini hemen belli eden bir tarzla şiirler yazdı.

Şiir kitaplarından özellikle Yol Üstündeki Semender (1987) Behçet Necatigil Şiir Ödülü almasının da ötesinde içerdiği şiir isimleriyle de önem kazanmıştır. Her bir şiirinde intihar etmiş bir şairi şiire dönüştürmüş ve o şairin biçemiyle kendi biçeminin karışımı enfes bir biçem ortaya koymuştur. Türkiye'de birçok şiirsever bu şiir kitabı nedeniyle gizli kalmış Türk ve yabancı şairleri farklı yanlarıyla öğrenebilmiştir.

Ödülleri
1965 Yeditepe Şiir Armağanı, Her Yüz Bir Öykü Yazar ile 1987 Necatigil Şiir Armağanı, Yol Üstündeki Semender ile 1991 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi Ödülü, Ağıtlar ve Övgüler ile 2002 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü, Hayalete Övgü ile 2012 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Hizmet Ödülü


Şiirler
Gölgeleri Kullanmak (1963)
Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964)
Dr. Kaligari'nin Dönüşü (1966)
Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981)
Kara Bir Zamana Alınlık (1983)
Yol Üstündeki Semender (1987)
Ağıtlar ve Övgüler (1991)
Bir Sanrı İçin Gece Müziği (1993)
Toplu Şiirler (1995)
Gözüm Seğirdi Vakitten (1996)
Söz Acıda Sınandı (1996)
Az Kaldı Kışa (1996)
Hayalete Övgü (2001)

İnceleme/Araştırma
Bir Yazı'nın Arayışları (2001)
Yazın, İletişim, İdeoloji (1982)
Yazılanla Okunan (1983)
Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986)
Kültür ve İdeoloji (1987)
Toplumsal Değişme ve Basın (1987)
Karanfil ve Pranga (1990)
Raffaello'nun Direnişi (1990)
Zamanı Sorgulamak (1991)
Kabul ve Red (1992)
Şair ile Kurtarıcı (1992)
Sanat ve Siyaset (1993)
Cumhuriyet Dönemi Edebiyat-1923/1950 (1993)
Türkiye'de Popüler Kültür (1993)
Medya ve Hedonizm (1995)
Şiddet, Söz, Yaşam (1995)
İnsan, Yazar, Kitap (1995)
İsrafil'in Sûr'u (1997)
Şeytan, Melek, Soytarı (1998)
Siyasal İslama İtirazlar (2000)
Postmodernist Tahayyüle İtirazlar (2000)
Şairin Kanı (2001)
Romanımıza Ne Oldu? (2004)

Anı/Anlatı
Gizli Çekmece (1991)

Günlük
Gece Defteri (1998)

Oyun
Kurt Dişi (1971 ve 1973 yıllarında Devlet Tiyatroları'nda sahnelendi).

*************************

ACI
Usandım taş basması günler yaşamaktan
yalnızlığımı büyütüyorum korkunç
yani bağırmak sana sulardan.

Her gün yeniden ölmek
elinden karanlık adamların
yalanla, ekmekle, silahla.


Üstümüze bakarken çağlar
her çocuk başı okşadığımız
suçlu bizmişiz gibi
büyüyor avcumuzda.

Gözlerinde bile
deniz dibi gözlerinde ölüler
askerler ve gemiciler halinde.

İhtiyar yüreği toprağın
buğdayı, elma'sı
korkuda.
Suskunluğum, utancım büyük
sıkıntım kara.
Gel dağıt mavini
kör kuyular uykuma.

ANNELER GÜNÜYMÜŞ

Pancurları dövdü tüm gece yağmur,
şafakla açtım: dupduruydu gök.
Çektim içime güllerin kokusunu,
çoktan kesilmişti karşı koruluk
yine de bekledim bülbül sesini.

Kim bildi ki sözlerin imlemimi?
Gözaltında olduğumuz koğuşta,
Son firarda da enselenen Mansur
şöyle demişti sıtma nöbetinde:
'nerde benim eski nefti kaputum? '

Unutmam, Haziran'dan gün almıştık,
ürkmüştüm güllerin curnatasından:
sözlemiştim okuldaşım Mehmet'le;
sancır yüreğim hala, tutuklanmış
bana 'Cemiyetin Asılları'nı
verdikten az sonra Gençlik Parkı'nda.

Bugün 'Anneler Günü'ymüş. Yıl olmuş
şuramda pıhtılaşan yara. Bir gül
aldım, zifiri çingene kızından;
savurdum komşu köşkün terk edilmiş
bahçesine. 'Yeşert' dedim her yeri.



ANI
Yazdı gözlerimi yumduğumda, öğle sonrası;
dayımdı dutu silkeleyen, çarşafın dört ucunda
Dört kadın; herhalde komşu kızları;
dedem de su çekiyordu kuyudan,
Hamidiye'nin güvertesindeydi sanki,
oysa abdest alacaktı birazdan.

Ah! Sonsuz biçimler veren bize
Bellek ve Zaman.

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz