SARIŞIN (ADULT)

[b]ALKOL MUAYENESİ[/b]
Miami'de üstü açık spor aabasıyla gezen sarışın afeti trafik polisi durdurur.''Hanımefendi ehliyetinizi görebilirr miyim?'' ''Nedir o?'' ''Hani araç kullanırken yanınızda taşımanız gereken belge.Kredi kartı boyutlarında,üzerinde resminiz olur.'' Sarışın bayan çantasını koltuğun üzerine boşaltır ve ehliyeti bulur ve memura uzatır.Memur:''Hanımefendi ruhsatınızı görebilir miyim?''''Oda ne?'' ''Tabiri caizse aracın kimlik kartı.Genelde torpido gözünde bulunur.'' Bayan torpido gözünde bulur ruhsatı ve uzatır.Trafik polisi evrakları alıp aracına biner ve merkezle telsiz bağlantısı kurar.Merkezdeki nöbetçi memur,aracı kullanan sarışın mı ? diye sorar.'''Evet ' der.''Peki süper bir mini eteği var mı?'' ''Evet.'' ''Göğüsleri gömleğinden taşıyor mu?'' ''Evet.'' ''O zaman sen ona doğru yaklaş ve fermuarını indir.'' Polis memuru merkezdeki arkadaşına bağırarak böyle bir şey yapamayacağını söyler ama ısrarlara fazla dayanamaz.Sarışın bayanın yanına yaklaşıp fermuarını indirir.Sarışın bayan çok şaşırır.''YİNE Mİ ALKOL MUAYENESİ..!!!''

*****

[b]VAPUR[/b]

Günün birinde İstanbul'da sarışın biri hayattan o kadar bezmiş ki kendini boğazın soğuk sularına birakarak hayatına son vermeye karar vermiş.Boğaziçi köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş,bariyerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken yanına genç ve yakışıklı bir adam gelmiş.Genç adam ona acımış ve ellerini tutup:' Bak yaşaman için çok neden var.Yarım sabah gemim Amerikaya gitmek üzere demir alacakiEğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim.Sana hem yemek getiririm hemde sana çok iyi bakarım.'' demiş.Sarışın bakmış, kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş.Akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış.Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış.Bir kaç gün sonra kaptan rutin kontroller sırasında sarışına rastlamış.Orada ne aradığını sormuş.Sarışın da:''Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım.O bana her gün yemek getiriyor ve Amerikaya gitmemi sağlıyor.Ben de onun benimle sevişmesine izin veriyorum.''demiş.Kaptan:''Seninle seviştiği kesin küçük hanım da...bu Kadıköy-Beşiktaş vapuru...''

Uçak kalkmış.
Pilot anons yapmış:
"Kaptan pilotunuz konuşuyor:
Şu anda İstanbul ****** Havalimanı'ndan kalkmış bulunuyoruz.
Sağda Büyükçekmece gölünü görüyorsunuz.
Hava çok güzel.
Uçuşumuz da yaklaşık üç saat sürecek.
Hepinize iyi yolculuklar dilerim."
Bunları dedikten sonra anons mikrofonunu kapatmayı unutmuş,
ve devam etmiş:
"Oh be kalktık çok şükür.
Şimdi şirketin verdiği o boktan yemeği bir atıştırayım,
sonra da bizim şu sarışın hostesi bir güzel becereyim."
Bunu duyan tüm yolcular şoke olmuş.
O sırada uçak kabininde yolcuları kontrol eden sarışın hostes, bunu duyunca pilotu anons sistemini kapatmak için uyarmak istemiş ve hızla pilot kabinine doğru koşmaya başlamış.
Koşarken yolculardan biri hostesi uyarmış:
"Dur, acele etme, herif önce yemek yiyecek !"

Sarışın bir gün ata binmeye karar veriyor. Daha önceden hiç ders almamasına rağmen yardım istemeden sıçrayarak atın üstüne çıkmayı başarıyor. Ancak atın üstüne çıktığı anda at harekete geçiyor ve hızlanarak yola koyuluyor.

Biraz ürken sarışın atın boynuna sıkıca tutunuyor. Bu arada at biraz daha huysuzlanarak üstündekini atacakmış gibi çırpınmaya başlıyor. Sarışın atın altına doğru kayarken can havli ile atın yelesine tutunuyor.

Bir eli yelede bir ayağı üzengide yere deşecek gibi hızla hareket eden atın altında durmaya çalışırken, lunaparkın kahraman görevlisi gelerek atlı karıncayı durduruyor...

Üç sarışın kız arkadaş, detektif olmak üzere polis teşkilatına müracaat etmişler.
Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzım'a düşmüş. Komiser Kâzım birinci kıza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve "Söyle kızım" demiş "Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Aynı adamı ileride görsen nasıl tanırsın?"
Kız şöyle bir durmuş ve "Çok kolay" demiş "Adam tek gözlü"
Komiser Kâzım resme bakmış ve "Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabi tek göz göreceksin..." demiş ve ayni resmi ikinci kıza gösterip ayni soruyu sormuş.
"Bana bak şimdi resime çok dikkatli bak ve öyle cevap ver.” diye ilave etmiş.
İkinci kız "Bu adamı tanımak çok kolay" demiş "Çünkü adamın tek kulağı var"
Komiser Kâzim öfkeden köpürmüş vaziyette "Kızim bu resim profilden dedik yaa!...Adamın suratının öbür yarısını göremiyoruz.” Diye bağırmış.
Artık pek ümidi kalmamakla beraber , son kıza dönmüş ve "Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış ve beni daha fazla çıldırtma olur mu? Bu adamın bariz özelliği nedir ? Daha sonra görsen nasıl tanırsın?" diye sormuş.
Kız resmi eline alıp iyice inceledikten sonra; "Bu adam lens takıyor" diye cevap vermiş.
Komiser Kâzım cevaptan şaşkına dönmüş vaziyette resme bakmış ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış. Zaten beklediği cevap ta bu olmadığından, adamın dosyasını bir kez daha okuyup, gerçekten de lens kullandığını öğrenince, biraz şaşkınlık biraz da hayranlık içinde "Aferin be kızım" demiş "Doğru bilmişsin bilmesine de, söyle bakalım bu adamın lens taktiğini resimden nasıl anlayabildin?" Kız kendinden emin bir şekilde gülümsemiş ve "çok kolay" diye cevap vermiş.
"Tek gözlü ve tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yoktu ya !!"

Sarışın iki kız arkadaş ava merak salmışlar.
Av giysileri almışlar, birer tüfek almışlar, birer de aynı cins köpek.
İlk kez ava çıkmışlar.
Sarışınlardan biri bir endişesini dile getirmiş:
"Yahu köpeklerimiz aynı, ya karıştırırsak ? Kimin köpeği hangisidir bilmemiz gerek."
Diğeri çekmiş tüfeği vurmuş kendi köpeğini kulağının ucundan.
"Şimdi karışmazlar bak ! Benimkinin kulağı delik !"
Köpekleri salmışlar, ilk atışlarını yapmışlar.
Tesadüf bu ya, sarışınlardan biri diğer köpeğin kulağında da bir delik açmış yaptığı kötü atışla.
Köpekler geri dönmüş.
Bakmışlar ikisinin de sağ kulağı delik.
Diğer sarışın bu kez köpeklerden birine nişan almış ve sol kulağını da delmiş.
"Şimdi karışmazlar bak, benimkinin iki kulağı da delik."
Salmışlar yine köpekleri, ateşlemişler tüfekleri.
Köpekler dönmüş.
İkisinin de iki kulağı delik.
İlk sarışın atılmış:
"Hiç merak etme, benimkinin kuyruğuna bir ateş ettim mi, anlarım kimin köpeği kimin..."
Diğeri eliyle tüfeği yere indirmiş:
"Bence bu işkence artık yeterince uzadı. Ne dersin kahverengi köpek seninki olsun, beyaz benimki !"

Psikiyatrist, sarışın kızı muayene ettikten sonra "Hastalığınızın tıbbi adı "Elektra kompleksi" olarak adlandırılmakta.." demiş,

"Daha iyi anlayabilmeniz için şöyle anlatayım, "Siz, babanıza âşıksınız.." Cümleyi duyan sarışın hüngür şakır ağlamaya başlayınca "Durun.. Durun.. Durun.." demiş doktor, "Bu çözülemeyecek bir problem değil..!"

"Ne?.. Ne diyorsunuz" demiş sarışın ağlamasını sürdürerek, "Nasıl çözeceksiniz ki?.. Baksanıza adam evli..!"

Bir barda bir sarışın, bir esmer, bir kızıl saçlı genç güzel kız ilk kez tanışırlar ve içkileri eşliğinde sohbete başlarlar.
Esmer, akşam uğradığı kuaförden şikayet etmeye başlar, hem iyi değilir yaptığı saç, hem de dünyanın parasını almaktadır.
Kızıl saçlı kendinin de benzer problemler yaşadığını söyler.
Sarışın, işin bir eğitim ve ekonomi sorunu olduğunu söyler. Kuaförlerin genelde başkasının yanında yetişmiş, ustalarını taklit eden ve vasıfsız kişiler olduğunu söyler. Ekonomi konusuna girdiğinde de kısa ama güzel bir ekonomik durum analizi yapar.
Esmer konuyu değiştirir. Okulda alınan eğitimin yetersiz ve anlamsız olduğunu, örneğin pi sayısının 3 küsur birşeyler olmasının hayatta hiçbir şey ifade etmediğini söyler.
Kızıl saçlı pi sayısının, bildiği kadarı ile 22/7 olduğunu, ama hayatta bir kere bile bunu kullanmadığını ifade eder.
Sarışın, pi sayısı ve e sayısı gibi virgülden sonra tekrar etmeksizin farklı rakamlar barındıran sayıların aslında hala daha bilimin araştırma alanı içinde olduğunu, bunlar olmaksızın teknolojideki gelişimlerin bir arpa boyu ilerleyemeyeceğini söyler ve pi sayısının tarihi konusunda kısa bir konferans çekip pi sayısını virgüleden sonra 100 basamağa kadar ezberinden söyler.
Esmer ve kızıl saçlı biraz bozulurlar ve kendilerinden çok daha bilgili olan sarışına hayretle bakarlar.
Yeni konular açılır, herkes fikirlerini söyler, ama sarışının yorumları ve kendine güveni esmer ve kızıl saçlıyı artık neredeyse aşağılık kompleksi duyacak kadar bunalıma sokar.
Gecenin geç saatlerinde vedalaşır ve bardan ayrılırlar.
Sarışın, evine girer.
Aynanın karşısına geçer.
Yüzünde muzip bir gülümseme ile kendini seyreder.
Sonra peruğunu çıkarır, ve siyah kısa saçlarını okşar !

İşyerinde müthiş bir dönem atlatmıştık. Yaklaşık 2 aydır geceli gündüzlü çalışıyorduk. Ne hafta sonu, ne hafta içi 1 gün bile dinlenmeden deliler gibi çalışmıştık. Doğal olarak hepimiz biraz tuhaflaşmaya başladık. En olmayacak şeylere dakikalarca gülüyor, ya da bir bardak suda fırtına koparıp şiddetli tartışmalar başlatıyorduk. Ama patron bizim bu durumumuzu görmezden gelme konusunda o kadar başarılıydı ki, birkaç gün için izin isteyen tüm arkadaşlarımızı inanılmaz haklı gerekçeler bularak geri çevrilmişti.

Canıma tak ettiği bir gün kesinlikle izin almam gerektiğine karar verdim ve patronumun asla hayır diyemeyeceği bir yöntem düşündüm. İşyeri, özellikle de bu iş için kilit adamdım ve bulduğum yöntem sayesinde, patronun beni hepten kaybetmeyi göze alamayacağını biliyordum. Tam ben bunları düşünüp plan yaparken, patron yanında sarışın bir hanımla odaya girdi ve “ arkadaşlar yeni departman sekreterinizle tanıştırıyım sizi. Kendisi bugün göreve başlıyor dedi.”

İşte aradığım fırsat diye düşündüm. Sarışın sekreter ve patron masaları tek tek dolaşıp tanışma faslını gerçekleştirirken, ben de alalacele duvardaki nişe yerleşip koli bantı ile kendimi zemine bantlamaya çalışıyordum.

Patron arkasını dönüp beni öyle görünce gözleri faltaşı gibi açılmış olarak “ evladım ne yapıyorsun sen orada?” diye sordu.

“Ben ampulüm, düşmemek ve daha iyi aydınlatmak için kendimi yapıştırıyorum” dedim.

Aldığı cevap karşısında durumun vehametini anlayan patron, “ anlaşılan sen çok gerilmişsin oğlum, en iyisi gidip biraz dinlen. Hadi benden sana 2 gün izin” dedi.

Hemen aşağı atladım ve toparlanmaya başlamıştım ki, bir de baktım sarışın sekreter benden once çıkıyor odadan. Patron arkasından seslendi:

“Sen nereye gidiyorsun ?”
“Eveeeeee”
“Sebep?”
(işte buna bayılacaksınız...)

“İyi de ben karanlıkta çalışamam ki”

Sarışının biri kütüphaneye girmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması istemiş. Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle :
-Anlatamadım galiba beyfendi, bana bir hamburger,bir kola, birde patates kızartması demiş.
Artık iyice sinirlenen görevli :
- Hanfendi burası kütüphane! demiş.
Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak :
- Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması.

Sarışının birisi erkek arkadaşıyla seks yaparken sorar :
-Sende AIDS yok değil mi? Adam hayır der ve devam ederler.
Biraz sonra yeniden sorar :
- Gerçekten sende AIDS yoktu değil mi?
- Hayır dedim ya. Hem niçin durmadan soruyorsun?
Sarışın yanıtlar :
- İkinci kez yakalanmak istemiyorum da...