ERGENEKON OUT, ŞERİATKON İN

Köşk, Yargı, YÖK ve güvenlik kuvvetleri gibi temel kurumlar eğer bir siyasi iktidarın etkisine girmişse, o siyasal iktidar, hedefine on adım daha yaklaşmış demektir. Ergenekon örgütü, yüzyıla yakın bir sürede değişik isimlerle kendi baskıcı iktidarını söz konusu bu kurumları etki altına alarak pekiştirdi. Küresel değişim ve dönüşümlerin, her türlü baskıcı sistemleri alaşağı ettiğini kabul etmemekte direnen Ergenekon, bu şekilde sonunu da hazırlamış oldu. Kendi boyunu aşan uygar gelişmelere karşı cinayetlerle, suikastlarla baskıcı olan “kalpaklı” iktidarını korumaya çalıştı.

Ama nereye kadar? Cumhuriyetin başlangıç zihniyetine çakılıp kalması, Ergenekon örgütünün sonunu getirdi gibi. Dünyadaki değişim rüzgârına yelkenlerini kapatan ve güya Kemalizm’in mutasyona uğramasını önlemeye çalışan bu bir avuç rantçı kesim, artık kitlesini yitirmiş ve miladını da tamamlamış gibi görünüyor. Bu da kaçınılmaz bir realitedir...

Küçük bir azınlığın ekseninde dönen sermaye, büyük bir kesimin sömürülmesine neden olurken, Ergenekon ve benzeri statükocu iktidarlara büyük fırsatlar doğdu. Sosyal dengesizliğin sonucunda sistematik bir şekilde ekonomik olanaklardan yoksun, sosyal şuurdan kopuk bir toplum tipi yaratılmakla, katı iktidar anlayışların kucağına muazzam bir kitle oturtuldu. Yoksul ve eğitimsiz varoşların daha da kullanılır hale gelebilmesi için, din ve milliyetçilik bu uygun zeminde bilinçli bir şekilde alabildiğine hortlatıldı... Ergenekon, iktidarını pekiştirmek adına varoş kesiminin yoksul milliyetçilerini on yıllarca kullanarak bugüne değin katı ve baskıcı iktidarını sürdürdü. Toplum yaşamının her zerresini kontrole tabi tutan yasaklarla varlığını korumaya çalıştı. Ötekileştirdiklerinden güçlü ordular oluşurken, özellikle Kürtleri ve dinci kesimi hedef tahtasına oturtarak durmadan güçlerini kırmaya çalıştı. Kürt cenahı, Ergenekon mevzusunda hâlâ taraf olalım mı olmayalım mı aymazlığı içerisinde kıvranıp dururken, Ergenekon iktidarıyla cebelleşen dinci kesim, tam da bu noktada bir çığır açtı. Hem yoksul yığınlara hitap edecek argümanlar kullandı, hem de”mazlumu” oynayarak yığınların inançlarını okşayıp iktidar olabilecek kadar taban buldu. Dinci kesim iktidar olduktan sonra da Ergenekon’un yöntemlerinden farklı olarak devletin kasasını kullanıp yığınları satın almayı başardı. Ergenekon, devlet kasasını kontra cinayetlerinde, tetikçi, mafya ve belli bir kaymak tabakası üçgeninde paylaştırırken, yarattığı ve gerektiğinde de bir paçavra gibi kenara attığı o yoksul yığınları es geçti. Ait olduğu sınıf ve karakter yapısı itibariyle kaygan olan bu varoş kesimi, ekonomik anlamda istifade ettiği bugünkü dinci iktidarın saflarına geçerek güç haline gelmeye başladı. Artık taşlar yerinden oynamaya başlamış ve yaratılan yoksul kesim, milliyetçiliği geri plana itmiş, para karşılığı artık saf değiştirmiştir. Bir gecede milyonlarca türbanlının türediği ve sokak kadınlarının bile türbana büründüğü bir sisteme doğru toplum hızla yol alıyor.



CİDDİ BİR GÜCE ULAŞTILAR

Emniyet teşkilatının ekseriyeti, yargı, Köşk, YÖK ve kısmen de orduyu etkisi altına alan dinci iktidar, ciddi bir güce ulaşmış görünüyor. Kalpaklılarla Sarıklıların çatışması fotoğrafına bakıldığında kalelerin birer birer Sarıklı kesimin kontrolüne geçtiği bir gerçekliktir. Bu fotoğrafın gelecekteki tonu yine siyah ve beyaz olacağı kuvvetle muhtemeldir. Tıpkı Ergenekon gibi sinsi bir örgütlenme ve karanlık bir gelecekten başka hiçbir umut vaat etmemektedir. ABD ile AB’nin de desteğini yedeklemiş bir iktidar olarak gücüne güç katmıştır.

Dinci iktidar şeriat hedefine ulaşabilmesi için bu gücünü kullanarak Ergenekon’u tamamen bitirmek zorundadır, çünkü bu bir var olma yok olma savaşımıdır. Artık hiçbir kuvvet bu dinci iktidarın önünü kesecek güçte görünmüyor. Tüm engeller aşıldığında ise bu yarım yamalak demokrasi de bir saniyede çöpe atılacaktır. Bu nedenle “demokrasi” yanlıları en kısa sürede, hem “Kalpaklılara” hem de “Sarıklılara” karşı demokrasi bayrağını dalgalandırmalıdır. Yoksa bir yüz yıl bu baskıcı Ergenekon zihniyetiyle uğraşıldığı gibi, bir yüzyıl da karanlık şeriat düzeniyle mücadele edilecek.

MUSTAFA BALBAL Kürt Demokrasi Forumu kurucu üyesi