BULMACA SÖZLÜĞÜ 'G'
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: BİR YUDUM İNSAN :: TÜRK DİLİ :: GÜZEL TÜRKÇEMİZ
1 sayfadaki 1 sayfası
BULMACA SÖZLÜĞÜ 'G'
Gabonda yaşayan zenci bir halk.:ENENGALAR
Gabonda yetişen zakkumgillerden bir ağaç.:İBOGA
Gabonun başkenti.: LİBREVİLLE
Gaetano Donizettinin bir operası. : RİTA
Gaf, : POT
Gagaları dişli,zararlı böcek ve kurtlarla beslenen,güzel sesli bir kuş.: İSKETE
Gagasındaki deliklerden rüzgar estikçe türlü sesler çıktığına inanılan bir masal kuşu.: MUSİKAR
Gagasındaki 360 delikten güzel sesler çıkardığına inanılan efsane kuş.: KAKNUS
Galaksi de denilen ve milyonlarca yıldızdan oluşan dinamik küme. : GÖKADA, UZAYADASI
Galeta ununa bulanarak yağda kızartılmış pirzola.: KOTLETPANE
Galeta ununa ve yumurtaya bulanarak kızartılmış köfte.: KROKET
Gambiya'nın para birimi. : DALASİ
Gametlerde bulunan kromozomların hepsine verilen ad.: GENOM
Gamzedeyim Deva Bulmam,Bu Akşam Gün Batarken Gel gibi şarkılarıyla tanınmış Ermeni asıllı Türk besteci.: TATYOS EFENDİ
Ganada yaşayan bir halk.: AŞANTİLER
Gananın para birimi.: SEDİ
Gargantua ve Pantagruel adlı yergili yapıtlarıyla ünlü Fransız yazarı. : RABELAİS
Garnitür yada kapama parçası olarak kullanılan deri yada kumaş bant.:PAT
Gayretle çalışma,sürekli uğraşma.:İKDAM
Gayretli,çok çalışkan.:GAYUR
Gayrı müslim mezarlığı. : MAŞATLIK
Gayrı, başka anlamında eski sözcük. : SİVA
Gaz söktürücü bir bitki./ Hoş kokulu ve baharlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve içkilerde tat verici olarak kullanılan otsu bitki. : REZENE
Gazel okuyan kimse.: GAZELHAN
Gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad. : MATLA
Gazel ve kasidenin son beytine verilen ad.: MAKTA
Gazelin beyitlerinde iki dize arasına aynı vezinde birbiriyle uyaklı dizeler ekleyerek bentlerden oluşan yeni bir şiir (musammat) meydana getirme. : TAŞTİR
Gazete ve dergini baskı sayısı. : TİRAJ
Gazete,dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni.: MİZANPAJ
Gazete.:CERİDE
Gazetecilik dilinde bir tür uydurma habere verilen ad. : ASPARAGAS
Gazetelerin birinci sayfa başlığı. : MANŞET
Gaziantep ilindeki Zeugma antik kentine verilen bir başka ad.:BELKIS
Gaziantep kentinin ilk yerleşim merkezinin ilkçağdaki adı.(Bugünkü Dülük).:DOLİHE
Gaziantep ve çevresinde oynanan ağır halay türü bir halk oyunu.:ŞİRİNNAR
Gaziantep ve Kayseri yöresine özgü yoğurt tatlısına benzer bir hamur tatlısı. : NEVZİNE
Gaziantep ve Kilis yörelerine özgü,kuşbaşı et yoğurt ve çeşitli sebzelerle yapılan bir yemek.:MUTAYANA
Gaziantep ve Şanlıurfa yöresinde yetişen beyaz bir üzüm cinsi.:KABARCIK
Gabonda yetişen zakkumgillerden bir ağaç.:İBOGA
Gabonun başkenti.: LİBREVİLLE
Gaetano Donizettinin bir operası. : RİTA
Gaf, : POT
Gagaları dişli,zararlı böcek ve kurtlarla beslenen,güzel sesli bir kuş.: İSKETE
Gagasındaki deliklerden rüzgar estikçe türlü sesler çıktığına inanılan bir masal kuşu.: MUSİKAR
Gagasındaki 360 delikten güzel sesler çıkardığına inanılan efsane kuş.: KAKNUS
Galaksi de denilen ve milyonlarca yıldızdan oluşan dinamik küme. : GÖKADA, UZAYADASI
Galeta ununa bulanarak yağda kızartılmış pirzola.: KOTLETPANE
Galeta ununa ve yumurtaya bulanarak kızartılmış köfte.: KROKET
Gambiya'nın para birimi. : DALASİ
Gametlerde bulunan kromozomların hepsine verilen ad.: GENOM
Gamzedeyim Deva Bulmam,Bu Akşam Gün Batarken Gel gibi şarkılarıyla tanınmış Ermeni asıllı Türk besteci.: TATYOS EFENDİ
Ganada yaşayan bir halk.: AŞANTİLER
Gananın para birimi.: SEDİ
Gargantua ve Pantagruel adlı yergili yapıtlarıyla ünlü Fransız yazarı. : RABELAİS
Garnitür yada kapama parçası olarak kullanılan deri yada kumaş bant.:PAT
Gayretle çalışma,sürekli uğraşma.:İKDAM
Gayretli,çok çalışkan.:GAYUR
Gayrı müslim mezarlığı. : MAŞATLIK
Gayrı, başka anlamında eski sözcük. : SİVA
Gaz söktürücü bir bitki./ Hoş kokulu ve baharlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve içkilerde tat verici olarak kullanılan otsu bitki. : REZENE
Gazel okuyan kimse.: GAZELHAN
Gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad. : MATLA
Gazel ve kasidenin son beytine verilen ad.: MAKTA
Gazelin beyitlerinde iki dize arasına aynı vezinde birbiriyle uyaklı dizeler ekleyerek bentlerden oluşan yeni bir şiir (musammat) meydana getirme. : TAŞTİR
Gazete ve dergini baskı sayısı. : TİRAJ
Gazete,dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni.: MİZANPAJ
Gazete.:CERİDE
Gazetecilik dilinde bir tür uydurma habere verilen ad. : ASPARAGAS
Gazetelerin birinci sayfa başlığı. : MANŞET
Gaziantep ilindeki Zeugma antik kentine verilen bir başka ad.:BELKIS
Gaziantep kentinin ilk yerleşim merkezinin ilkçağdaki adı.(Bugünkü Dülük).:DOLİHE
Gaziantep ve çevresinde oynanan ağır halay türü bir halk oyunu.:ŞİRİNNAR
Gaziantep ve Kayseri yöresine özgü yoğurt tatlısına benzer bir hamur tatlısı. : NEVZİNE
Gaziantep ve Kilis yörelerine özgü,kuşbaşı et yoğurt ve çeşitli sebzelerle yapılan bir yemek.:MUTAYANA
Gaziantep ve Şanlıurfa yöresinde yetişen beyaz bir üzüm cinsi.:KABARCIK
En son Admin tarafından C.tesi Ağus. 15, 2009 3:02 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Geri: BULMACA SÖZLÜĞÜ 'G'
Gaziantep yöresinde yetişen beyaz bir üzüm cinsi.:RUMİ
Gaziantep yöresine özgü bir halkoyunu. : AŞEY
Gaziantep yöresine özgü bir tür kebap. : CARTLAK
Gaziantep yöresine özgü bir üzüm cinsi.:HÜSEYNİ
Gaziantep yöresine özgü halka yada küçük pide şeklinde bir cins çörek. : KAHKE
Gaziantep yöresine özgü küçük köftelerle yapılan bir yemek. : YUVARLAMA
Gaziantep yöresine özgü nişasta, pekmez ve cevizle yapılan bir tür helvanın adı. : NİŞE
Gaziantep yöresine özgü,pirinç ve pekmezle yapılan bir tür çorba.: MUNU
Gaziantep,Kilis ve Hatay yöresine özgü,taze acur,patlıcan yada kabak ve kıymayla yapılan bir yemek.:ŞEYHÜLMUHŞİ
Gaziantepin İslahiye ilçesinde,Hitit dönemine ait ünlü açık hava atölyesi.:YESEMEK
Gaziantep’te,Nizip’in doğusunda,Fırat ırmağının batı kıyısında,Kavunlu (Belkıs) köyü yakınındaki Helenistik,Roma,Bizans dönemlerine ait kent kalıntısı.:ZEUGMA
Gaziantepteki ünlü dere.:ALLEBEN
Gaziantep-Kilis yöresine özgü bir tür su muhallebisi.:HAYTALYA
Gazinolardaki ilgi çekici, eğlendirici gösteri. : ATRAKSİYON
Gazların hareketini inceleyen fizik bilimi dalı.:AERODİNAMİK
Gebe deveye verilen ad.:KAYGIN
Gebe inek. : AVGAN
Gebre otu. : KAPARİ:KEBERE
Gece açan küçük kokulu çiçekleri olan bir bitki.:AKŞAMSEFASI:GECESEFASI
Gece ateş etrafında oynanan,oyunun baş kişisi su kabağından yapılmış bir maske taktığı için kabak adı da verilen,Anadolunun seyirlik oyunlarından biri.:GÖDE
Gece bekçisi. : PASDAR
Gaziantep yöresine özgü bir halkoyunu. : AŞEY
Gaziantep yöresine özgü bir tür kebap. : CARTLAK
Gaziantep yöresine özgü bir üzüm cinsi.:HÜSEYNİ
Gaziantep yöresine özgü halka yada küçük pide şeklinde bir cins çörek. : KAHKE
Gaziantep yöresine özgü küçük köftelerle yapılan bir yemek. : YUVARLAMA
Gaziantep yöresine özgü nişasta, pekmez ve cevizle yapılan bir tür helvanın adı. : NİŞE
Gaziantep yöresine özgü,pirinç ve pekmezle yapılan bir tür çorba.: MUNU
Gaziantep,Kilis ve Hatay yöresine özgü,taze acur,patlıcan yada kabak ve kıymayla yapılan bir yemek.:ŞEYHÜLMUHŞİ
Gaziantepin İslahiye ilçesinde,Hitit dönemine ait ünlü açık hava atölyesi.:YESEMEK
Gaziantep’te,Nizip’in doğusunda,Fırat ırmağının batı kıyısında,Kavunlu (Belkıs) köyü yakınındaki Helenistik,Roma,Bizans dönemlerine ait kent kalıntısı.:ZEUGMA
Gaziantepteki ünlü dere.:ALLEBEN
Gaziantep-Kilis yöresine özgü bir tür su muhallebisi.:HAYTALYA
Gazinolardaki ilgi çekici, eğlendirici gösteri. : ATRAKSİYON
Gazların hareketini inceleyen fizik bilimi dalı.:AERODİNAMİK
Gebe deveye verilen ad.:KAYGIN
Gebe inek. : AVGAN
Gebre otu. : KAPARİ:KEBERE
Gece açan küçük kokulu çiçekleri olan bir bitki.:AKŞAMSEFASI:GECESEFASI
Gece ateş etrafında oynanan,oyunun baş kişisi su kabağından yapılmış bir maske taktığı için kabak adı da verilen,Anadolunun seyirlik oyunlarından biri.:GÖDE
Gece bekçisi. : PASDAR
En son Admin tarafından C.tesi Ağus. 15, 2009 3:03 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Gece denizde balıkların yada küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.:YAKAMOZ
Gece ve gündüzün eşitliği. : EKİNOKS
Gece ve karanlık korkusu.:NİKTOFOBİ.:NYCTOFOBİ
Gece ziyafetlerinde,galalarda ve gece eğlencelerinde erkeklerin giydikleri,önü açık,ceketi daha çok atlas yakalı takım elbise.: SMOKİN
Gece. : TÜN:ŞEB .:LEYL
Geceler anlamında eski sözcük. : LEYAL
Geceleri sık işeme. : NİKTÜRİ
Geceleyin ateş çevresinde , genç erkeklerin davul zurna eşliğinde oynadıkları bir halk oyunu. :SİNSİN
Geceleyin , açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser. :SERENAT
Geceleyin açık havada sevgi duyulan biri için verilen küçük konser. : RESİTAL
Geceleyin söylenen ağır ve feryatlı türkülerde uygulanan bir halk ezgisi. : TATYAN
Gecelik,gömlek,peçete yapımında kullanılan bir tür ince,yıkanabilir pamuklu kumaş.:ŞİLEBEZİ
Geceyle ilgili beste.:NOKTÜRN
Geciktirmek,bekletmek anlamında yerel sözcük.:YUBATMAK
insan boyu yüksekliğinde dolap, yüklük. Asma kat. Mutfakta yüksekte ve geniş raf. : MUSANDIRA
Geleneksel Türk evlerinin arka bahçeye uzanan ve yazın oturulan bölümüne verilen ad.:SERGİHAN
Gelibolu yarımadasında Çanakkale şehitleri anıtının yer aldığı burnun adı.:HİSARLIKTEPE
Gelibolu yarımadasında eskiçağ kenti.: İDAİON
Gelibolu yarımadasında suvla ‘da denilen bir koy.:ANAFARTA
Gelibolu yarımadasında,Anafarta da denilen bir koy.:SUVLA
Gelibolu yöresinde kadınların boydan boya örtündükleri bir tür çarşaf.:ALAVURA
Gelin başlığı.: KEPEZ
Gelin karşılama.:ÇENGE
Gelin olacak kıza erkeğin verdiği para yada armağan,ağırlık.:KALIN
Gelin tacı.:KALAK
Gelin ya da sünnet alayının önünde taşınan, üzeri çeşitli süslerle bezeli balmumundan yapılmış ağaç. : NAHİL:NAHL
Gelin,yeni evlenmiş kadın.:ARUS
Gelinciğe benzer kürkü makbul bir hayvan. : KAKIM : AS
Gelincik çiçeği. : KIZALAK
Gelincik.:ARS
Gelincikgillerden,kapsüllerinden afyon,tohumlarından yağ çıkarılan bir yıllık ve otsu bir kültür bitkisi.:HAŞHAŞ
Gelinin çeyizi.: DÜRÜ
Gelinlerin oturması için hazırlanmış süslü sedir.:ERİKE
Gelip çatma,girme. : HULUL
Gelip geçici. :ARIZİ
Gelir getiren,kar sağlayan.:RANTABL
Geliri merkeze ait arpalık.:MUKATAA
Gelirler. : VARİDAT
Gelişigüzel toplanmış eşya. : DERİNTİ
Gelişigüzel ve dayanıksız yapılmış anlamında. : ÇER
Gelişigüzel. : ALELITLAK
Gelişme. : NEŞVÜNÜMA : TEKAMÜL
Gelişmek, büyümek. : ÜNEMEK
Geliştirdiği halk egemenliği kavramıyla Fransız devriminin başlarında burjuvazinin monarşi ve aristokrasiye karşı mücadelesine yön vermiş ünlü Fransız din adamı. : SİEYES
Gemi armasında bulunan oynak halat.:SELVİÇE
Gemi bordalarına ve küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik.:LOMBAR
Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık. :SAPARTA:ZAPARTA
Gemi çapasında kolların birleştiği şişkin yer.:MEME
Gemi çatmasındaki eğri parça. : PARAÇOL
Gemi çifte demir attığında zincirlerin dolaşmasını önlemek için kullanılan donanım.:KARAMUSAL
Gemi demiri.:ÇAPA.:LENGER
Gemi demirinin ucundaki yassı parça.: TIRNAK
Gemi demirinin zinciri.:GOMİNA
Gemi enkazı, batık. : LAŞE
Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri.:KEMERE
Gemi halatının gevşetilip boşa bırakılması.:LAÇKA
Gemi için aydınlatmaya yarayan,zeytinyağıyla yanan siperli fener.:MAPA
Gemi için, pervaneyi ters yönde çevirme.: TORNİSTAN
Gemi kalafatında,buharlı makinelerde,temizlik işlerinde,otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir. :ÜSTÜPÜ
Gemi kiralama. : ISKAPARMA
Gemi omurgasının baş ve kıç tarafından yukarıya uzanan ağaç yada demir direklerden her biri.:BODOSLAMA
Gemi pervanesi.:USKUR
Gemi safrası. : SABURA
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü.Gemi omurgası. KARİNA
Gemi ya da tren yatağı. : KUŞET
Gemi yada iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir,ağaç yada beton dikme.:BABA
Gemi yapılan yer.:TERSANE
Gemi yapım yeri.Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için rıhtımlarla çevrili havuza verilen ad.:DOK
Gemi zincirinin su içindeki bölümü. : KALOMA
Gemi,tren,kışla gibi yerlerde üst üste yapılan yatak yeri.:RANZA
Gemici çırağı. : MİÇO
Gemici düdüğü.:SİPSİ
Gemici kaması. :KAVELA
Gemici,denizci.:MELLAH
Gemici,işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer.:BALOZ
Gemicilerin yada işçilerin birlikte bir şey çekerken haydi çek anlamında bir ağızdan yüksek sesle ve makamla söyledikleri söz,gayret sözü.:HEYAMOLA
Gemicilikte denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşmasına verilen ad.:KORZA
Gemicilikte halat germe. : TİZE
Gemicilikte kullanılan üç yada dört kollu halat.:YOMA
Gemicilikte yelkenleri açtırma komutu.:FORA
Gemide ambar ve kamaraların üstü.:GÜVERTE
Gemide çıpanın ucunun suya değecek kadar indirilmesi.:AKOVA
Gemide demir zincirin geçtiği delik.:LOÇA
Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha.:ARMADURA
Gemide hareket halinde bulunan bir halatın veya zincirin,bir an durdurulması için verilen komut.: ABOSA
Gemide hareket halindeki halatın yada zincirin bir an durdurulması için verilen komut.:ABOSA
Gemide hava bacaları. : MANİKA
Gemide tahta kaplama yuvası.:AŞOZ
Gemide tayfa başı. : LOSTROMO
Gemide teslim satış. : FOB
Gemide türlü işlerde çalıştırılan işçi.:TAYFA
Gemide yelkenlerin açılması.:AMORA
Gemilerde ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca.:MANİKA
Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut.:FAYRAP
Gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip.:SAVLA
Gemilerde bulundurulan sandal.:FİLİKA
Gemilerde can kurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa.:KALASTRA
Gemilerde civarda donanımını desteklemek için yerleştirilen ek yapı öğesi.:TALİMAR
Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. : KARAVELA
Gemilerde güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper,borda kaplamalarının en üstü,güverteden yukarıda kalan bölüm,korkuluk,parapet.:KÜPEŞTE
Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi.:ARMOZ
Gemilerde havalandırma bacası.:MANİKA
Gemilerde içlerine içme suyu konulan,ortası basık küçük fıçı.:KARTEL
Gemilerde içme suyu konulan büyük ve yassı fıçı.:MANCANA
Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün.:AYNA
Gemilerde kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.:LOMBOZ
Gemilerde korkuluk olarak kullanılan kalın halat.:VARDAMANA
Gemilerde kullanılan demir halka. : ANELE
Gemilerde kullanılan küçük makara. : MANDAR
Gemilerde kullanılan küçük su fıçısı. : KARTEL
Gemilerde küçük yaşta tayfa yamağı. : MİÇO:MUÇO
Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken. : RANDA
Gemilerde pruva direkleri üzerinde yer alan gözetleme yeri.:VİGLA
Gemilerde torpidolara karşı ve daha başka işler için kullanılan halattan örülmüş ağ.:ŞIPKA
Gemilerde üzerine üçgen yelken asılan eğik seren.:ARTENE
Gemilerde yada rıhtımlarda ağır yükleri kaldırmakta kullanılan araç.:MAÇUNA
Gemilerde yemek pişirilen yer,mutfak.:KUZİNE
Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli.:KAMAROT
Gece ve gündüzün eşitliği. : EKİNOKS
Gece ve karanlık korkusu.:NİKTOFOBİ.:NYCTOFOBİ
Gece ziyafetlerinde,galalarda ve gece eğlencelerinde erkeklerin giydikleri,önü açık,ceketi daha çok atlas yakalı takım elbise.: SMOKİN
Gece. : TÜN:ŞEB .:LEYL
Geceler anlamında eski sözcük. : LEYAL
Geceleri sık işeme. : NİKTÜRİ
Geceleyin ateş çevresinde , genç erkeklerin davul zurna eşliğinde oynadıkları bir halk oyunu. :SİNSİN
Geceleyin , açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser. :SERENAT
Geceleyin açık havada sevgi duyulan biri için verilen küçük konser. : RESİTAL
Geceleyin söylenen ağır ve feryatlı türkülerde uygulanan bir halk ezgisi. : TATYAN
Gecelik,gömlek,peçete yapımında kullanılan bir tür ince,yıkanabilir pamuklu kumaş.:ŞİLEBEZİ
Geceyle ilgili beste.:NOKTÜRN
Geciktirmek,bekletmek anlamında yerel sözcük.:YUBATMAK
insan boyu yüksekliğinde dolap, yüklük. Asma kat. Mutfakta yüksekte ve geniş raf. : MUSANDIRA
Geleneksel Türk evlerinin arka bahçeye uzanan ve yazın oturulan bölümüne verilen ad.:SERGİHAN
Gelibolu yarımadasında Çanakkale şehitleri anıtının yer aldığı burnun adı.:HİSARLIKTEPE
Gelibolu yarımadasında eskiçağ kenti.: İDAİON
Gelibolu yarımadasında suvla ‘da denilen bir koy.:ANAFARTA
Gelibolu yarımadasında,Anafarta da denilen bir koy.:SUVLA
Gelibolu yöresinde kadınların boydan boya örtündükleri bir tür çarşaf.:ALAVURA
Gelin başlığı.: KEPEZ
Gelin karşılama.:ÇENGE
Gelin olacak kıza erkeğin verdiği para yada armağan,ağırlık.:KALIN
Gelin tacı.:KALAK
Gelin ya da sünnet alayının önünde taşınan, üzeri çeşitli süslerle bezeli balmumundan yapılmış ağaç. : NAHİL:NAHL
Gelin,yeni evlenmiş kadın.:ARUS
Gelinciğe benzer kürkü makbul bir hayvan. : KAKIM : AS
Gelincik çiçeği. : KIZALAK
Gelincik.:ARS
Gelincikgillerden,kapsüllerinden afyon,tohumlarından yağ çıkarılan bir yıllık ve otsu bir kültür bitkisi.:HAŞHAŞ
Gelinin çeyizi.: DÜRÜ
Gelinlerin oturması için hazırlanmış süslü sedir.:ERİKE
Gelip çatma,girme. : HULUL
Gelip geçici. :ARIZİ
Gelir getiren,kar sağlayan.:RANTABL
Geliri merkeze ait arpalık.:MUKATAA
Gelirler. : VARİDAT
Gelişigüzel toplanmış eşya. : DERİNTİ
Gelişigüzel ve dayanıksız yapılmış anlamında. : ÇER
Gelişigüzel. : ALELITLAK
Gelişme. : NEŞVÜNÜMA : TEKAMÜL
Gelişmek, büyümek. : ÜNEMEK
Geliştirdiği halk egemenliği kavramıyla Fransız devriminin başlarında burjuvazinin monarşi ve aristokrasiye karşı mücadelesine yön vermiş ünlü Fransız din adamı. : SİEYES
Gemi armasında bulunan oynak halat.:SELVİÇE
Gemi bordalarına ve küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik.:LOMBAR
Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık. :SAPARTA:ZAPARTA
Gemi çapasında kolların birleştiği şişkin yer.:MEME
Gemi çatmasındaki eğri parça. : PARAÇOL
Gemi çifte demir attığında zincirlerin dolaşmasını önlemek için kullanılan donanım.:KARAMUSAL
Gemi demiri.:ÇAPA.:LENGER
Gemi demirinin ucundaki yassı parça.: TIRNAK
Gemi demirinin zinciri.:GOMİNA
Gemi enkazı, batık. : LAŞE
Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri.:KEMERE
Gemi halatının gevşetilip boşa bırakılması.:LAÇKA
Gemi için aydınlatmaya yarayan,zeytinyağıyla yanan siperli fener.:MAPA
Gemi için, pervaneyi ters yönde çevirme.: TORNİSTAN
Gemi kalafatında,buharlı makinelerde,temizlik işlerinde,otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir. :ÜSTÜPÜ
Gemi kiralama. : ISKAPARMA
Gemi omurgasının baş ve kıç tarafından yukarıya uzanan ağaç yada demir direklerden her biri.:BODOSLAMA
Gemi pervanesi.:USKUR
Gemi safrası. : SABURA
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü.Gemi omurgası. KARİNA
Gemi ya da tren yatağı. : KUŞET
Gemi yada iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir,ağaç yada beton dikme.:BABA
Gemi yapılan yer.:TERSANE
Gemi yapım yeri.Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için rıhtımlarla çevrili havuza verilen ad.:DOK
Gemi zincirinin su içindeki bölümü. : KALOMA
Gemi,tren,kışla gibi yerlerde üst üste yapılan yatak yeri.:RANZA
Gemici çırağı. : MİÇO
Gemici düdüğü.:SİPSİ
Gemici kaması. :KAVELA
Gemici,denizci.:MELLAH
Gemici,işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer.:BALOZ
Gemicilerin yada işçilerin birlikte bir şey çekerken haydi çek anlamında bir ağızdan yüksek sesle ve makamla söyledikleri söz,gayret sözü.:HEYAMOLA
Gemicilikte denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşmasına verilen ad.:KORZA
Gemicilikte halat germe. : TİZE
Gemicilikte kullanılan üç yada dört kollu halat.:YOMA
Gemicilikte yelkenleri açtırma komutu.:FORA
Gemide ambar ve kamaraların üstü.:GÜVERTE
Gemide çıpanın ucunun suya değecek kadar indirilmesi.:AKOVA
Gemide demir zincirin geçtiği delik.:LOÇA
Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha.:ARMADURA
Gemide hareket halinde bulunan bir halatın veya zincirin,bir an durdurulması için verilen komut.: ABOSA
Gemide hareket halindeki halatın yada zincirin bir an durdurulması için verilen komut.:ABOSA
Gemide hava bacaları. : MANİKA
Gemide tahta kaplama yuvası.:AŞOZ
Gemide tayfa başı. : LOSTROMO
Gemide teslim satış. : FOB
Gemide türlü işlerde çalıştırılan işçi.:TAYFA
Gemide yelkenlerin açılması.:AMORA
Gemilerde ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca.:MANİKA
Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut.:FAYRAP
Gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip.:SAVLA
Gemilerde bulundurulan sandal.:FİLİKA
Gemilerde can kurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa.:KALASTRA
Gemilerde civarda donanımını desteklemek için yerleştirilen ek yapı öğesi.:TALİMAR
Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. : KARAVELA
Gemilerde güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper,borda kaplamalarının en üstü,güverteden yukarıda kalan bölüm,korkuluk,parapet.:KÜPEŞTE
Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi.:ARMOZ
Gemilerde havalandırma bacası.:MANİKA
Gemilerde içlerine içme suyu konulan,ortası basık küçük fıçı.:KARTEL
Gemilerde içme suyu konulan büyük ve yassı fıçı.:MANCANA
Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün.:AYNA
Gemilerde kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.:LOMBOZ
Gemilerde korkuluk olarak kullanılan kalın halat.:VARDAMANA
Gemilerde kullanılan demir halka. : ANELE
Gemilerde kullanılan küçük makara. : MANDAR
Gemilerde kullanılan küçük su fıçısı. : KARTEL
Gemilerde küçük yaşta tayfa yamağı. : MİÇO:MUÇO
Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken. : RANDA
Gemilerde pruva direkleri üzerinde yer alan gözetleme yeri.:VİGLA
Gemilerde torpidolara karşı ve daha başka işler için kullanılan halattan örülmüş ağ.:ŞIPKA
Gemilerde üzerine üçgen yelken asılan eğik seren.:ARTENE
Gemilerde yada rıhtımlarda ağır yükleri kaldırmakta kullanılan araç.:MAÇUNA
Gemilerde yemek pişirilen yer,mutfak.:KUZİNE
Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli.:KAMAROT
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:48 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
.
Geç doğmuş kuzu.:EMLİK
Geç dönem Rönesans sanatçılarının en önemlilerinden biri sayılan Venedikli Maniyerist ressam.:TİTTERETTO
Geçen yıl,bir önceki yıl.:BILDIR
Geçenek,dehliz. : KORİDOR
Geçerli ve değerli olma,sürüm.:REVAÇ
Geçerli, akan. : CARİ
Geçerliliği son bulmuş bir hukuk işlemi için kullanılan sözcük.:KADÜK
Geçerliliğini yitirmiş,hükümsüz.:KADÜK
Geçersiz kılma.:ISKAT
Geçgeç.:ZAPPİNG
Geçici istek. : HEVES
Geçici kazanç.:MÜTA
Geçici olarak onarma.:MEREMET
Geçici yada kesin olarak ışığı hiç algılayamama.:AMOROZ
Geçici, yeterli etkinliği olmayan. : PALYATİF
Geçim,geçinme.:MAİŞET
Geçimi yaşlı ve zengin bir kadın tarafından sağlanan genç erkek sevgili.:JİGOLO
Geçimini orman ürünlerinden sağlayan köylü. : ÇITAK
Geçimsiz,huysuz,kavga çıkarmaktan hoşlanan,edepsiz.:ŞİRRET
Geçirgen bir zardan süzerek,zehirli artıkları ayıklamak ve kanı temizlemek için kullanılan tedavi yöntemi. : HEMODİYALİZ
Geçirmezliği sağlamak için,sıkıştırılmış iki yüzey arasına yerleştirilmiş,genellikle kauçuk ve kurşundan yapılan ince parça.:CONTA
Geçişme.:OZMOS :OSMOS
Geçit töreni.:RESMİGEÇİT
Geçme.:HULUL
Geçmiş ve harcanmış emek.:HAK
Geçmiş yaşantılara özgü öğelerle şimdiki yaşantı arasında bağ kurma gücü,muhayyile.:İMGELEM
Geçmişe duyulan özlem. :NOSTALJİ
Geçmişte işlenmiş,mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç.:APAR
Gedik,yarık. : RAHNE
Gelecek bilim.:FÜTÜROLOJİ
Gelecek zaman,yarın.:FERDA
Gelecekçilik.:FÜTÜRİZM
Gelen evrak. : VARİDE
Gelen ışıkları yansıtan araç.:REFLEKTÖR
Gelenek olarak gelen ve beğenilen.:MESURE
Gelenek. : ANANE
Geleneksel Türk evlerinde odalar arasında bulunan ve bir yönü avluya açılan mekan.:EYVAN : AYVAN
Geleneksel Anadolu yaşamını yansıtan yapıtlarıyla tanınmış kadın ressamımız. : ERENEYÜBOĞLU
Geleneksel Anadolu evlerinde,odada en saygın kişilere ayrılan baş köse. :TOR
Geleneksel Anadolu konut mimarlığında,ahşap yapılardaki çıkmaların altına çaprazlamasına konan dikdörtgen kesitli destek.:ELİBÖĞRÜNDE
Geleneksel Hawai dansı.:HULA
Geleneksel Hint mutfağında kullanılan çeşitli baharatların karışımına verilen ad.:MASALA
Geleneksel İspanyol şarkı ve dansı.:JOTA
Geleneksel İtalyan halk çalgısı.:OKARİNA
Geleneksel Japon evlerini dört bir yanından çevreleyen balkon.:ENGAVA
Geleneksel Japon okçuluğuna verilen ad. : KYUDO
Geleneksel Japon türkü ve şarkılarına verilen ad. : UTA
Geleneksel Türk evlerinde bulunan raf. : TEREK
Geleneksel Türk evlerinde, odalarda kapı yanında bulunan ya da kapının yer aldığı duvar boyunca uzanan, en az bir
Geç dönem Rönesans sanatçılarının en önemlilerinden biri sayılan Venedikli Maniyerist ressam.:TİTTERETTO
Geçen yıl,bir önceki yıl.:BILDIR
Geçenek,dehliz. : KORİDOR
Geçerli ve değerli olma,sürüm.:REVAÇ
Geçerli, akan. : CARİ
Geçerliliği son bulmuş bir hukuk işlemi için kullanılan sözcük.:KADÜK
Geçerliliğini yitirmiş,hükümsüz.:KADÜK
Geçersiz kılma.:ISKAT
Geçgeç.:ZAPPİNG
Geçici istek. : HEVES
Geçici kazanç.:MÜTA
Geçici olarak onarma.:MEREMET
Geçici yada kesin olarak ışığı hiç algılayamama.:AMOROZ
Geçici, yeterli etkinliği olmayan. : PALYATİF
Geçim,geçinme.:MAİŞET
Geçimi yaşlı ve zengin bir kadın tarafından sağlanan genç erkek sevgili.:JİGOLO
Geçimini orman ürünlerinden sağlayan köylü. : ÇITAK
Geçimsiz,huysuz,kavga çıkarmaktan hoşlanan,edepsiz.:ŞİRRET
Geçirgen bir zardan süzerek,zehirli artıkları ayıklamak ve kanı temizlemek için kullanılan tedavi yöntemi. : HEMODİYALİZ
Geçirmezliği sağlamak için,sıkıştırılmış iki yüzey arasına yerleştirilmiş,genellikle kauçuk ve kurşundan yapılan ince parça.:CONTA
Geçişme.:OZMOS :OSMOS
Geçit töreni.:RESMİGEÇİT
Geçme.:HULUL
Geçmiş ve harcanmış emek.:HAK
Geçmiş yaşantılara özgü öğelerle şimdiki yaşantı arasında bağ kurma gücü,muhayyile.:İMGELEM
Geçmişe duyulan özlem. :NOSTALJİ
Geçmişte işlenmiş,mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç.:APAR
Gedik,yarık. : RAHNE
Gelecek bilim.:FÜTÜROLOJİ
Gelecek zaman,yarın.:FERDA
Gelecekçilik.:FÜTÜRİZM
Gelen evrak. : VARİDE
Gelen ışıkları yansıtan araç.:REFLEKTÖR
Gelenek olarak gelen ve beğenilen.:MESURE
Gelenek. : ANANE
Geleneksel Türk evlerinde odalar arasında bulunan ve bir yönü avluya açılan mekan.:EYVAN : AYVAN
Geleneksel Anadolu yaşamını yansıtan yapıtlarıyla tanınmış kadın ressamımız. : ERENEYÜBOĞLU
Geleneksel Anadolu evlerinde,odada en saygın kişilere ayrılan baş köse. :TOR
Geleneksel Anadolu konut mimarlığında,ahşap yapılardaki çıkmaların altına çaprazlamasına konan dikdörtgen kesitli destek.:ELİBÖĞRÜNDE
Geleneksel Hawai dansı.:HULA
Geleneksel Hint mutfağında kullanılan çeşitli baharatların karışımına verilen ad.:MASALA
Geleneksel İspanyol şarkı ve dansı.:JOTA
Geleneksel İtalyan halk çalgısı.:OKARİNA
Geleneksel Japon evlerini dört bir yanından çevreleyen balkon.:ENGAVA
Geleneksel Japon okçuluğuna verilen ad. : KYUDO
Geleneksel Japon türkü ve şarkılarına verilen ad. : UTA
Geleneksel Türk evlerinde bulunan raf. : TEREK
Geleneksel Türk evlerinde, odalarda kapı yanında bulunan ya da kapının yer aldığı duvar boyunca uzanan, en az bir
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:47 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Gemilerdeki usta gemicilere verilen ad.:MARNEL
Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan,güvertesiz büyük bir tekne türü.:MAVNA
Gemileri bağlamakta kullanılan üç yada dört kollu halat. : YOMA
Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden ötekine geçirmek için yapılan ara havuz. : LOK
Gemileri iskele,rıhtım yada şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat.:PALAMAR
Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan bir tona eşit birim.:TONİLATO
Gemilerin baş bodoslamalarının her iki yanında,çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik.:LOÇA
Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı.:ISKARMOZ
Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak.:GALİ
Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi. : KALAFAT
Geminin saatteki hızını ölçen alet. : PARAKETE
Geminin arkası,kıç.:PUPA
Geminin bağlı olduğu limanın adı yazılan düz veya yuvarlak kıç bölümü : AYNACIK.
Geminin baş ve kıç tarafında asıl güverteden yüksek olan kısa güverte. : KASARA
Geminin başka bir gemiden veya kıyıdan uzaklaşması.: AVARA
Geminin baştan ikinci direği.:GRANDİ
Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken.:FLOK
Geminin çektiği suyu belirtmek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konan işaretler.:KANA
Geminin devrilecek kadar yan yatması.:ALABORA
Geminin en geniş yeri. : MASTURİ
Geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak. : BANDIRA
Geminin hızını artırmayı sağlayan ve baş bodoslamasının alt bölümünde yer alan şişkinlik.:BALB
Geminin içindeki en alt bölüm.: SİNTİNE
Geminin kaplama tahtalarının arasının doldurulup ziftlenerek,su geçirmez hale getirilmesi.:KALAFAT
Geminin kemerleri üzerine döşenmiş,baştan kıça kadar uzanan kısmı.:GÜVERTE
Geminin ön tarafı. : PRUVA
Geminin rüzgar alan yönü. : ORSA
Geminin rüzgar almayan yanı.:BOCA
Geminin rüzgar üstüne veya altına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme, bazısını germe işlemi. : TİRAMOLA
Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç.:PARAKETE
Geminin sol yanı.:İSKELE
Geminin su altında kalan kaplamalarının dış kısmı.:KARİNA
Geminin veya sandalın ön tarafı,baş bölümü.: PRUVA
Geminin yan kısmı.:BORDA
Geminin yükünün boşaltıldığı yada onarıldığı üstü örtülü havuz.:DOK
Geminin yürümesine hizmet eden direk,seren,ip,halat ve yelken takımı. : ARMA
Geminin zincirini toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması.:APİKO
Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi.:DONATAN
Gemiyi baştan ve kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO
Gemiyi istenilen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan gemi demiri.:ÇİPO:ÇAPA
Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı. : KİOS
Genç yanardağların çevresinde,karbondioksit ve metan gazı ile çeşitli hidrokarbon gazları sızdıran yarık veya delik.:MOFET
Genç, toy. : TORLAK
Gençken saçı sakalı ağarma.:İŞABE
Genel binalarda erkeklere ayrılmış tuvaletlere yerleştirilen ve işemeye yarayan gereç.: PİSUAR
Genel biyolojinin hücre bölümü,hücrebilim.:SİTOLOJİ
Genel kural.: DÜSTUR
Genel mağazalara mal bırakırken karşılığında alınan ticari belge.:RESEPİSE
Genel mağazaya bırakılan bir malı teslim eden bir malı teslim eden ve onun üzerinde rehin hakkı kuran emre yazılı senet. : VARANT
Genelevlerde ayak işleri yapan ve sırası geldiğinde mamaya vekalet eden kadın:ÇAÇA
Genelge. : TAMİM
Genelleştiği için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen söz,deyim,terim,yaygın yanlış.:GALATIMEŞHUR
Genellikle 12 Martta görülen,Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına.:HUSUM
Genellikle 16 veya 17 Mayısta meydana gelen fırtına.:FİLİZKIRAN
Genellikle 20 Mayısta meydana gelen bir fırtına.:KOKULYA
Genellikle 29 Temmuzda meydana gelen bir fırtına.:KIZILERİK
Genellikle 31 Ağustos’ta meydana gelen bir fırtına.:MİRCAN
Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan II. Jeolojik çağın son dönemi.:GREGASE
Genellikle altına gömlek veya bluz giyilen örgü kazak.:SÜVETER
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel.:BORA
Genellikle askerlerin giydiği konçlu ve kaba potin.: POSTAL
Genellikle bakterilerin neden olduğu sidik torbası iltihabı.:SİSTİT
Genellikle bayramlarda konuklara ikram edilen kokulu bir çörek.:NOKUL
Genellikle beyaz renkli ve damalısı da olan cilalanabilen billurlaşmış kireç taşı. : MERMER
Genellikle bir çiftçinin yanında çalışan işçi.:YANAŞMA
Genellikle bir çok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı.:SABO
Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yarayan alet.: RİPER
Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut heykel.:STABİL
Genellikle boynuz yada hayvan başı biçiminde yapılmış içki dolabı.:RİTON
Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan,peynir,sucuk,salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek.:KANEPE
Genellikle dağlarda oluşan bir aşınma toprağı. : RANKER
Genellikle dipten dallanan,odunsu ve dikenli bir bitki.:ÇALI
Genellikle doğayı yansıtan fotoğrafları kadar “İshak Paşa Sarayı”, “Türkiye’nin Kuş İnsanları”, “Çölde Fırtına” gibi belgesel filmleriyle de tanınmış fotoğraf sanatçımız. : ERSİN ALOK
Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tatlı bisküvi. : KEDİDİLİ
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi.:LİSANS
Genellikle eski bir sanat yapıtının,bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası.:RÖLÖVE
Genellikle eski kahvelerde ve evlerde bulunan,duvara bitişik,alçak tahta sedir.:PEYKE
Genellikle eşeklere,bazen de atlara vurulan,kaşsız,enli,yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer.:PALAN
Genellikle ev içinde giyilen hafif ayakkabı. : TERLİK
Genellikle gece kulüplerinde,pavyonlarda genç bir kadının müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri.: STRİPTİZ
Genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı,ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği.:TABİR:DEYİM
Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin.:GÜDERİ
Genellikle giysinin yaka,kol,etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit.: BİYE
Genellikle gömlek yapmakta kullanılan,çizgili ve ince bir pamuklu kumaş.:ZEFİR
Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez,naylon v.s.’den yapılmış örtü.:TENTE
Genellikle hamsi veya sardalye balığından yapılan zeytinyağlı ve tuzlu balık ezmesine verilen ad.:ANÇÜEZ
Genellikle hamurunda yumurta bulunan, özel biçim verilmiş İtalyan kökenli çubuk. : GRİSSİNİ
Genellikle haşlandıktan sonra salata olarak yenilen,deniz kenarlarında ve tuzlu topraklarda yetişen otsu bir bitki.:DENİZ BÖRÜLCESİ
Genellikle hayvan postundan yapılan başlık.:BÖRK
Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan,hayvanların kemik,kıkırdak,vb dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam,renksiz,kokusuz bir madde.:JELATİN
Genellikle Hindistan’da dokunan,özel motifleri olan değerli bir yün kumaş.:ŞAL
Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli maddeler.:ELYAF
Genellikle kadınların denize girerken saçları ıslanmasın diye kullandıkları başlık.: BONE
Genellikle kahveyle birlikte yenilen bir tür çikolata. : TRÜF
Genellikle kıldan dokunan büyük çuval.:HARAR
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma.:ÇUL
Genellikle kısa kollu,pamuklu spor gömlek.:TİŞÖRT
Genellikle kışın akan,yazın kuruyan küçük çay : DERE
Genellikle kibrit çöpleriyle oynanan bir oyun.:NİM
Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı bir ya da birkaç yanı açık sofa. : HAYAT
Genellikle kuşak arasında taşınılan ve kalemliği ile hokkası bir arada olan yazı takımı. DİVİT
Genellikle kürkten yapılmış omuz atkısı : ETOL
Genellikle mantardan yapılan tıpaları çekmeye yarayan burgu. :TİRBUŞON
Genellikle mısır unundan yapılan bir tür pide.:KİRDE
Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. : PAS
Genellikle Museviler için,İslam dinine dönmüş olan.:AVDETİ
Genellikle operalarda bazen da senfonik şiirlerde sık sık yinelenen küçük melodi parçası.:LAYTMOTİF
Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi.:SKALA
Genellikle polyester yada fiberglastan yapılan gazete satış kabini.:MOBO
Genellikle posta vapurlarında üst güvertenin altında bulunan güverteye verilen ad.:PALAVRA
Genellikle resmi yerlerde,resmi işlerde uyulması gereken kural,yol ve yöntemlerin tümü.:SEREMONİ
Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir.:ELEJİ
Genellikle sığırların kanını emen,onları sokarak ve vızıltılarıyla çok rahatsız eden iri bir sinek.:BÜVELEK
Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen,yük taşımaya yarayan,kaba ve dayanıklı sepet.:KÜFE
Genellikle şeker hastalarının kullandığı tatlandırıcı : SAKARİN
Genellikle tahıl ölçmekte kullanılan bir ölçek.:KİLE
Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer,depo.:ARDİYE
Genellikle tiyatro ve sinemada konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.:FİGÜRAN
Genellikle topla yapılan yaylım ateş. : SALVO
Genellikle tütsü için yakılan,hekimlikte kullanılan bir ağaç sakızı.:GÜNLÜK
Genellikle uluslar arası bir serginin yapımcılığını üstlenen kişi. : KÜRATER
Genellikle Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini eksikliğinden doğan bir hastalık. : BERİBERİ
Genellikle üstü mermer,tek ayaklı yuvarlak masa.:GERİDON
Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez. : BULAMA
Genellikle Venedik’te kullanılan yassı ve iki başı yukarıya kıvrık kayık.:GONDOL
Gelin çiçeği.:KALA
Gelin duvağı da denilen ve güzel renkli çiçekler açan dikenli ve tırmanıcı bir bitki.: BEGONVİL
Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan,güvertesiz büyük bir tekne türü.:MAVNA
Gemileri bağlamakta kullanılan üç yada dört kollu halat. : YOMA
Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden ötekine geçirmek için yapılan ara havuz. : LOK
Gemileri iskele,rıhtım yada şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat.:PALAMAR
Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan bir tona eşit birim.:TONİLATO
Gemilerin baş bodoslamalarının her iki yanında,çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik.:LOÇA
Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı.:ISKARMOZ
Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak.:GALİ
Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi. : KALAFAT
Geminin saatteki hızını ölçen alet. : PARAKETE
Geminin arkası,kıç.:PUPA
Geminin bağlı olduğu limanın adı yazılan düz veya yuvarlak kıç bölümü : AYNACIK.
Geminin baş ve kıç tarafında asıl güverteden yüksek olan kısa güverte. : KASARA
Geminin başka bir gemiden veya kıyıdan uzaklaşması.: AVARA
Geminin baştan ikinci direği.:GRANDİ
Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken.:FLOK
Geminin çektiği suyu belirtmek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konan işaretler.:KANA
Geminin devrilecek kadar yan yatması.:ALABORA
Geminin en geniş yeri. : MASTURİ
Geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak. : BANDIRA
Geminin hızını artırmayı sağlayan ve baş bodoslamasının alt bölümünde yer alan şişkinlik.:BALB
Geminin içindeki en alt bölüm.: SİNTİNE
Geminin kaplama tahtalarının arasının doldurulup ziftlenerek,su geçirmez hale getirilmesi.:KALAFAT
Geminin kemerleri üzerine döşenmiş,baştan kıça kadar uzanan kısmı.:GÜVERTE
Geminin ön tarafı. : PRUVA
Geminin rüzgar alan yönü. : ORSA
Geminin rüzgar almayan yanı.:BOCA
Geminin rüzgar üstüne veya altına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme, bazısını germe işlemi. : TİRAMOLA
Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç.:PARAKETE
Geminin sol yanı.:İSKELE
Geminin su altında kalan kaplamalarının dış kısmı.:KARİNA
Geminin veya sandalın ön tarafı,baş bölümü.: PRUVA
Geminin yan kısmı.:BORDA
Geminin yükünün boşaltıldığı yada onarıldığı üstü örtülü havuz.:DOK
Geminin yürümesine hizmet eden direk,seren,ip,halat ve yelken takımı. : ARMA
Geminin zincirini toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması.:APİKO
Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi.:DONATAN
Gemiyi baştan ve kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO
Gemiyi istenilen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan gemi demiri.:ÇİPO:ÇAPA
Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı. : KİOS
Genç yanardağların çevresinde,karbondioksit ve metan gazı ile çeşitli hidrokarbon gazları sızdıran yarık veya delik.:MOFET
Genç, toy. : TORLAK
Gençken saçı sakalı ağarma.:İŞABE
Genel binalarda erkeklere ayrılmış tuvaletlere yerleştirilen ve işemeye yarayan gereç.: PİSUAR
Genel biyolojinin hücre bölümü,hücrebilim.:SİTOLOJİ
Genel kural.: DÜSTUR
Genel mağazalara mal bırakırken karşılığında alınan ticari belge.:RESEPİSE
Genel mağazaya bırakılan bir malı teslim eden bir malı teslim eden ve onun üzerinde rehin hakkı kuran emre yazılı senet. : VARANT
Genelevlerde ayak işleri yapan ve sırası geldiğinde mamaya vekalet eden kadın:ÇAÇA
Genelge. : TAMİM
Genelleştiği için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen söz,deyim,terim,yaygın yanlış.:GALATIMEŞHUR
Genellikle 12 Martta görülen,Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına.:HUSUM
Genellikle 16 veya 17 Mayısta meydana gelen fırtına.:FİLİZKIRAN
Genellikle 20 Mayısta meydana gelen bir fırtına.:KOKULYA
Genellikle 29 Temmuzda meydana gelen bir fırtına.:KIZILERİK
Genellikle 31 Ağustos’ta meydana gelen bir fırtına.:MİRCAN
Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan II. Jeolojik çağın son dönemi.:GREGASE
Genellikle altına gömlek veya bluz giyilen örgü kazak.:SÜVETER
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel.:BORA
Genellikle askerlerin giydiği konçlu ve kaba potin.: POSTAL
Genellikle bakterilerin neden olduğu sidik torbası iltihabı.:SİSTİT
Genellikle bayramlarda konuklara ikram edilen kokulu bir çörek.:NOKUL
Genellikle beyaz renkli ve damalısı da olan cilalanabilen billurlaşmış kireç taşı. : MERMER
Genellikle bir çiftçinin yanında çalışan işçi.:YANAŞMA
Genellikle bir çok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı.:SABO
Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yarayan alet.: RİPER
Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut heykel.:STABİL
Genellikle boynuz yada hayvan başı biçiminde yapılmış içki dolabı.:RİTON
Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan,peynir,sucuk,salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek.:KANEPE
Genellikle dağlarda oluşan bir aşınma toprağı. : RANKER
Genellikle dipten dallanan,odunsu ve dikenli bir bitki.:ÇALI
Genellikle doğayı yansıtan fotoğrafları kadar “İshak Paşa Sarayı”, “Türkiye’nin Kuş İnsanları”, “Çölde Fırtına” gibi belgesel filmleriyle de tanınmış fotoğraf sanatçımız. : ERSİN ALOK
Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tatlı bisküvi. : KEDİDİLİ
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi.:LİSANS
Genellikle eski bir sanat yapıtının,bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası.:RÖLÖVE
Genellikle eski kahvelerde ve evlerde bulunan,duvara bitişik,alçak tahta sedir.:PEYKE
Genellikle eşeklere,bazen de atlara vurulan,kaşsız,enli,yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer.:PALAN
Genellikle ev içinde giyilen hafif ayakkabı. : TERLİK
Genellikle gece kulüplerinde,pavyonlarda genç bir kadının müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri.: STRİPTİZ
Genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı,ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği.:TABİR:DEYİM
Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin.:GÜDERİ
Genellikle giysinin yaka,kol,etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit.: BİYE
Genellikle gömlek yapmakta kullanılan,çizgili ve ince bir pamuklu kumaş.:ZEFİR
Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez,naylon v.s.’den yapılmış örtü.:TENTE
Genellikle hamsi veya sardalye balığından yapılan zeytinyağlı ve tuzlu balık ezmesine verilen ad.:ANÇÜEZ
Genellikle hamurunda yumurta bulunan, özel biçim verilmiş İtalyan kökenli çubuk. : GRİSSİNİ
Genellikle haşlandıktan sonra salata olarak yenilen,deniz kenarlarında ve tuzlu topraklarda yetişen otsu bir bitki.:DENİZ BÖRÜLCESİ
Genellikle hayvan postundan yapılan başlık.:BÖRK
Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan,hayvanların kemik,kıkırdak,vb dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam,renksiz,kokusuz bir madde.:JELATİN
Genellikle Hindistan’da dokunan,özel motifleri olan değerli bir yün kumaş.:ŞAL
Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli maddeler.:ELYAF
Genellikle kadınların denize girerken saçları ıslanmasın diye kullandıkları başlık.: BONE
Genellikle kahveyle birlikte yenilen bir tür çikolata. : TRÜF
Genellikle kıldan dokunan büyük çuval.:HARAR
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma.:ÇUL
Genellikle kısa kollu,pamuklu spor gömlek.:TİŞÖRT
Genellikle kışın akan,yazın kuruyan küçük çay : DERE
Genellikle kibrit çöpleriyle oynanan bir oyun.:NİM
Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı bir ya da birkaç yanı açık sofa. : HAYAT
Genellikle kuşak arasında taşınılan ve kalemliği ile hokkası bir arada olan yazı takımı. DİVİT
Genellikle kürkten yapılmış omuz atkısı : ETOL
Genellikle mantardan yapılan tıpaları çekmeye yarayan burgu. :TİRBUŞON
Genellikle mısır unundan yapılan bir tür pide.:KİRDE
Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. : PAS
Genellikle Museviler için,İslam dinine dönmüş olan.:AVDETİ
Genellikle operalarda bazen da senfonik şiirlerde sık sık yinelenen küçük melodi parçası.:LAYTMOTİF
Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi.:SKALA
Genellikle polyester yada fiberglastan yapılan gazete satış kabini.:MOBO
Genellikle posta vapurlarında üst güvertenin altında bulunan güverteye verilen ad.:PALAVRA
Genellikle resmi yerlerde,resmi işlerde uyulması gereken kural,yol ve yöntemlerin tümü.:SEREMONİ
Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir.:ELEJİ
Genellikle sığırların kanını emen,onları sokarak ve vızıltılarıyla çok rahatsız eden iri bir sinek.:BÜVELEK
Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen,yük taşımaya yarayan,kaba ve dayanıklı sepet.:KÜFE
Genellikle şeker hastalarının kullandığı tatlandırıcı : SAKARİN
Genellikle tahıl ölçmekte kullanılan bir ölçek.:KİLE
Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer,depo.:ARDİYE
Genellikle tiyatro ve sinemada konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.:FİGÜRAN
Genellikle topla yapılan yaylım ateş. : SALVO
Genellikle tütsü için yakılan,hekimlikte kullanılan bir ağaç sakızı.:GÜNLÜK
Genellikle uluslar arası bir serginin yapımcılığını üstlenen kişi. : KÜRATER
Genellikle Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini eksikliğinden doğan bir hastalık. : BERİBERİ
Genellikle üstü mermer,tek ayaklı yuvarlak masa.:GERİDON
Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez. : BULAMA
Genellikle Venedik’te kullanılan yassı ve iki başı yukarıya kıvrık kayık.:GONDOL
Gelin çiçeği.:KALA
Gelin duvağı da denilen ve güzel renkli çiçekler açan dikenli ve tırmanıcı bir bitki.: BEGONVİL
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:46 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
.
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman.:KES
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe. : HURÇ
Genellikle yeşilken yenen sert sulu bir tür erik.:CANERİĞİ
Genellikle yumuşak,ince kumaştan yapılan ev içi kadın giysisi.:NEGLİJE
Genellikle yüzük yapımında kullanılan değerli bir taş.:AKİK
General veya amiral aşamasındaki askerler.:ERKAN
Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.:KLON
Geniş açılı manzara. : PANORAMA
Geniş ağızlı büyük testi.:ENEZ
Geniş bir görüş sağlamak için yüksek bir yere yapılan küçük kule.:GAZEBO
Geniş bir sahnenin 55 mm lik film üzerindeki görüntüye sığdırılmasından sonra göstericiye takılan,ikinci bir merceğe sıkıştırılmış görüntüyü,asıl büyüklüğüne çevirmesi temeline dayanan geniş perde ve 3 boyutlu sinema tekniği.:SİNEMASKOP
Geniş bir yüzeyin sulandırılmış mürekkep,kurum boyası yada suluboyayla hiç fırça izi kalmayacak biçimde boyanarak örtülmesi. : LAVİ
Geniş cadde. : BULVAR
Geniş gagalı böcekçil çobanaldatanlara verilen genel ad. : KECİSAĞAN
Geniş kenarlı silindir şapka. : BOLİVAR
Geniş kollu sabahlık.:KİMONO
Geniş kulplu kap. : LENGER
Geniş ölçüde kahve,kakao,kauçuk gibi ürünler yetiştirilen işletme.:PLANTASYON
Geniş sofa.: DİVANHANE
Geniş şal. Uzun omuz atkısı. : ETOL
Geniş ve derin ağızlı mağara.:KUYLUÇ
Geniş ve derin bilgisi olan. : MÜTEBAHHİR
Geniş yapraklı bir süs bitkisi.:DEVE TABANI
Geniş yapraklı,çiçekleri kokulu bir ağaç ve bu ağacın kestaneye benzeyen yemişi.:ATKESTANESİ
Geniş,engin : VASİ
Geniş,enli.:ARİZ
Geniş,etli ve tüylü yaprakları olan,kırda yada su kıyılarında yetişen bir bitki.:KABALAK
Genişlik. : VÜSAT
Genizden konuşan,hımhım.:GENZEK
Genizsi,genzel.:NAZAL
Genleşme ölçer.: DİLATOMETRE
Geometri.:HENDESE
Geometrik biçimlerde kesilmiş küçük ahşap parçaların büyük bir yüzey oluşturmak üzere birbirleriyle geçmeli olarak birleştirilmesi tekniği.:KÜNDEKARİ
Geometrik cisimlerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını,biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı.:TOPOLOJİ
George William Russell (takma adı). : AE
Geothe’nin Faust’undaki entelektüel iblis.:MEFİSTO
Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş.:İRFAN
Gerçeğin doğaya uygun biçimde yansıtılmasını amaçlayan sanat akımı.:NATÜRALİZM
Gerçek anlamının dışında kullanılan kalıplaşmış söz grubu. : DEYİM
Gerçek hak sahibinin haklarını kullanamaması gibi sebeplerin varlığı halinde onun yerine (kanuni temsilci olarak) bir malı yönetmek veya bir işi görmek üzere atanan kimse.: KAYYUM:KAYYIM
Gerçek olan,gerçeğe yada aslına dayanan.:OTANTİK:ORİJİNAL
Gerçek olmayan,hayali.:FANTASTİK
Gerçek öznesi olmayan eylemlere verilen ad. : EDİLGEN
Gerçekleşme.: TAHAKKUK
Gerçekleşmiş olan eylem yada iş.:OLUT
Gerçekleştirilmesi olanaksız tasar yada düşünce.:ÜTOPYA
Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi,eytişim.: DİYALEKTİK
Gerçekte herhangi bir ülkede ilk olarak yaşayan insanlara, günümüzde ise Avustralya yerlilerine verilen ad. : ABORİJİN
Gerçekte var olmayıp var sanılan,var diye düşünülen,kuruntuya dayanan.:MEVHUM
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan. : SANAL
Gerçekten öyle olmadığı halde öyle sanılan. : İTİBARİ
Gerçekten,doğrusu,hakikaten.:FİLHAKİKA
Gerçekten.:ELHAK
Gerçeküstücü.:SÜRREALİST
Gerçeküstücülük.:SÜRREALİZM
Gereç.:MATERYAL
Gerede ve Kızılcahamam arasında E-5 karayolunun Köroğlu Dağlarını aştığı yüksek geçit.:AKYARMA
Gereğinde kullanmak için saklanan tahıl.:ZAHİRE
Gerek çözgüde,gerek atkıda,almaşık olarak bir açık bir koyu renk iplik kullanılarak dokunan,yünlü yada pamuklu dokuma.:FİLAFİL
Gerek Müslümanlar gerek Hindular tarafından büyük saygı gösterilen ve adına Şadi denilen düğün günü şenlikleri düzenlenen Hintli Veli.:GAZİMİYAN
Gerekçe. : ESBABI MUCİBE
Gereken, yiyecek, içecek şeyler. : NEVALE
Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter,ajanda.:ANDAÇ
Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kimse.:ALAYLI
Gerekli.:MUKTEZA: MUKTAZİ.: BECİT
Gerekme. : İKTİZA
Gerekmezcilik.:PERİPATEİZM
Gereksiz, anlamsız, boş söz. : LAKLAKA
Gereksiz,fazla.:ZAİT
Gerektiği zaman kullanılmak için saklanan tahıl. : ZAHİRE
Gerektiğinde tüfeğin namlusuna da takılabilen bir süngü türü.:KASATURA
Geri alma.:İSTİRDAT
Geri çevirme. : İRCA
Geri dönen.:RACİ
Geri kalan,kalan.:MÜTEBAKİ
Geri ödeme. : RAMBURSMAN
Geri zekalıların egemen olduğu toplum düzeni.:İDİOKRASİ
Gerileme,geri çekilme.:RİCAT
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık. : KULAÇ
Gerileyiş,çöküş içinde olan.:DEKADAN
Gerilim yokluğu. : ATONİ
Gerilmiş halatla taşıma. : VARAGELE
Geriye doğru uçabilen küçük bir kuş. : KOLİBRİ
Germanyum ve silisyum elementlerinin iletkenliklerinden yararlanmayı sağlayarak elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan alet.:TRANSİSTOR
Germanyum’un simgesi.:GE
Getirim.:RANT
Geven cinsinden sarı çiçekli ve dikenli çok yıllık bodur çalı. Bu bitkinin saplarından elde edilen zamk.:ANZAROT
Gevenden çıkarılan bir tür zamk.:KİTRE.:KESTERE
Geveze,sözünü bilmez anlamında yerel bir sözcük.:VAZALAK
Geveze. : RAAT : LAFAZAN.:ÇALÇENE
Geviş getiren hayvanlarda,dört bölümlü midenin dördüncü bölümü.: ŞİRDEN
Geviş getiren hayvanların ayaklarının arkasındaki körelmiş tırnak,kemik çıkıntısı.:BAKANAK
Geviş getiren hayvanların dört gözlü olan midelerinin üçüncü gözü.:KIRKBAYIR
Gevrek ve lezzetli bir elma cinsi.:FERİK
Gevşek bükümlü olarak hafif katranlı kendirden yapılmış ince halat.:MÜRNEL
Gevşek,iş bilmez,tembel.:SALPA
Gevşemek,ek yerlerinden ayrılmak,oynamak.:KAĞŞAMAK
Geyik derisinden yapılmış yumuşat ve mat meşin.:GÜDERİ
Geyik dikeni.:ALIÇ
Gezegen.:PLANET
Gezen ada,saz ada,Sazak gibi adlar da verilen ve sazlardan oluşarak bir göl içinde yüzen ada.:HOPAL
Gezgin derviş.:ABDAL
Gezgin samuray. : RONİN
Gezici köy satıcısı.:ÇERÇİ
Gezinti,seyahat.:TURİNG
Gezme, gezinti. Göz gezdirme, seyretme. : SEYRAN
Gırtlağın ön ve alt bölümlerinde bulunan,salgısını kana veren,çok damarlı önemli bir bez.:TİROİT
Gırtlak çıkıntısı.:ADEM ELMASI
Gırtlak.:HANÇERE
Gırtlaktaki aşırı ve süreğen iltihap.:LARENJİT
Gidiş. : AZİMET
Gine’nin para birimi.:SİLY
Girecek yer,kapı,girinti.:MEDHAL
Giresun yakınlarında bir burun. : YOROZ
Giresun-Şebinkarahisar karayolunda bir dağ geçidi. : ŞEHİTLER
Girida da denilen,eti lezzetli bir balık.:LAHOS
Giriş bölümünde kış mevsimini konu edinen kaside. : ŞİTAİYE
Giriş müziği. : PRELÜD
Giriş ücreti.:DUHULİYE
Giriş,önsöz.: DİBACE
Girişik bezeme.:ARABESK
Girit ablukasında ve 1877 Rus savaşında yararlılıklar göstermiş,Osmanlı devletinin son kaptanı deryası.:VESİMPAŞA
Girit’in efsanevi kralı. : MİNOS
Git,defol anlamında argo sözcük.:OKSO
Gitar eşliğinde seslendirilen Portekiz halk şarkısı. : FADO
Gitar ve kastanyet eşliğinde çiftler tarafından oynanan ünlü bir İspanyol dansı.:FANDANGO
Giyeceklerin karşılıklı iki yanını birleştirmekte kullanılan,bir halka ve çengelden oluşan araç,agraf.:KOPÇA
Giyim eşyası alanında uzmanlaşmış moda desinatörü.:STİLİST
Giyim gösterisi.:DEFİLE
Giyim süslemede,çanta,şapka,sepet örmede kullanılan parlak,renkli ve dayanıklı bir şerit.:RAFYA
Giyiminde,tavır ve davranışlarında,beğenilerinde aşırı bir özenti içinde olan erkek.:DANDİ
Giysi altına giyilen etek.:JÜPON
Giysi dolabı.:GARDROP
Giysi kesimi, kesimle verilen biçim. : KUP
Giysi vs işlemek için kullanılan küçük,pırıltılı pul.:PAYET
Giysi yada başka bir şeyin kenarını kıvırıp yapılan dikiş.:SIÇANDİŞİ
Giysi,perde gibi şeylerin kenarlarına dikilen kırmalı yada büzgülü süs,farba,fırfır.:FARBALA
Giysi. : LİBAS: ESVAP: FİSTAN.:RUBA
Giyside bir kol kesimi türü.:JAPONE
Giysilerde bazı yerlerden,içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm.:PENS
Giysilerde dikişli kıvrım.:PASTA
Giysilerde omuzları kaplayan ve yakaya doğru uzanan kol. : REGLAN
Giysilerde omuzların dik durması için konulan parça.:VATKA
Giysilerde sırtı örten büyük ve devrik yaka.:EĞİNDİRİK
Giysileri güveden korumak için kullanılan antiseptik bir madde.:NAFTALİN
Giysilerin etek,kol,yaka parçalarına,perdelerin ucuna geçirilen seyrek dokunmuş keten bezi.:EKSTRAFOR
Giysilerin kol,yaka,etek kenarlarına dikilen şerit yada kaytan.:ZIH
Giysilerin üstüne giyilen,önü açık bir tür üstlük.:DOLAMA
Giysinin kenarına paralel olarak yapılan kendi kumaşından süs. : BİYE
Giysinin omuzla göğüs arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA
Gizemcilik.:MİSTİSİZM
Gizemli eski yazı.:RUNİK
Gizemli zatürree de denilen akut solunum yetersizliği sendromunun kısa yazılışı.:SARS
Gizleme,örtme.: SETR
Gizli bilimler ve kimya üzerine yazdığı yapıtlarıyla tanınmış XIV. Yüzyıl Türk bilim adamı.: CİLDEKİ
Gizli bir anlamı olan, bir şeyi ima eden. : MANALI
Gizli düzen. : TOZAK
Gizli görevli. : AJAN
Gizli oyun.:DALAVERE
Gizli öğreticilik. : EZOTERİK
Gizli veya ince alay,saraka.:İSTİHZA
Gizli yazılar,şifreli belgeler bilimi yada incelemesi.:KRİPTOLOJİ
Gizli yer,köşe bucak.:TUN
Gizli,saklı,gizlenmiş.: PİNHAN:MAHFİ.:MEKNİ.:HAFİ
Gizlice söyleyip haber vermek. : AKOZLAMAK
Gizlilik taşıyan belge.:KRİPTO
Gizlilik.:MAHREMİYET
Gizliyi arayan.:MÜTECESSİS
Gobene’de denilen bir balık. : TORBİL
Gol pası. : ASİte topu çukura sokmak amacıyla yapılan uzun vuruş.:DRİVE
Gomalak da denilen ve cilacılıkta kullanılan hayvansal kökenli reçine.:ŞELLAK
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe. : HURÇ
Genellikle yeşilken yenen sert sulu bir tür erik.:CANERİĞİ
Genellikle yumuşak,ince kumaştan yapılan ev içi kadın giysisi.:NEGLİJE
Genellikle yüzük yapımında kullanılan değerli bir taş.:AKİK
General veya amiral aşamasındaki askerler.:ERKAN
Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.:KLON
Geniş açılı manzara. : PANORAMA
Geniş ağızlı büyük testi.:ENEZ
Geniş bir görüş sağlamak için yüksek bir yere yapılan küçük kule.:GAZEBO
Geniş bir sahnenin 55 mm lik film üzerindeki görüntüye sığdırılmasından sonra göstericiye takılan,ikinci bir merceğe sıkıştırılmış görüntüyü,asıl büyüklüğüne çevirmesi temeline dayanan geniş perde ve 3 boyutlu sinema tekniği.:SİNEMASKOP
Geniş bir yüzeyin sulandırılmış mürekkep,kurum boyası yada suluboyayla hiç fırça izi kalmayacak biçimde boyanarak örtülmesi. : LAVİ
Geniş cadde. : BULVAR
Geniş gagalı böcekçil çobanaldatanlara verilen genel ad. : KECİSAĞAN
Geniş kenarlı silindir şapka. : BOLİVAR
Geniş kollu sabahlık.:KİMONO
Geniş kulplu kap. : LENGER
Geniş ölçüde kahve,kakao,kauçuk gibi ürünler yetiştirilen işletme.:PLANTASYON
Geniş sofa.: DİVANHANE
Geniş şal. Uzun omuz atkısı. : ETOL
Geniş ve derin ağızlı mağara.:KUYLUÇ
Geniş ve derin bilgisi olan. : MÜTEBAHHİR
Geniş yapraklı bir süs bitkisi.:DEVE TABANI
Geniş yapraklı,çiçekleri kokulu bir ağaç ve bu ağacın kestaneye benzeyen yemişi.:ATKESTANESİ
Geniş,engin : VASİ
Geniş,enli.:ARİZ
Geniş,etli ve tüylü yaprakları olan,kırda yada su kıyılarında yetişen bir bitki.:KABALAK
Genişlik. : VÜSAT
Genizden konuşan,hımhım.:GENZEK
Genizsi,genzel.:NAZAL
Genleşme ölçer.: DİLATOMETRE
Geometri.:HENDESE
Geometrik biçimlerde kesilmiş küçük ahşap parçaların büyük bir yüzey oluşturmak üzere birbirleriyle geçmeli olarak birleştirilmesi tekniği.:KÜNDEKARİ
Geometrik cisimlerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını,biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı.:TOPOLOJİ
George William Russell (takma adı). : AE
Geothe’nin Faust’undaki entelektüel iblis.:MEFİSTO
Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş.:İRFAN
Gerçeğin doğaya uygun biçimde yansıtılmasını amaçlayan sanat akımı.:NATÜRALİZM
Gerçek anlamının dışında kullanılan kalıplaşmış söz grubu. : DEYİM
Gerçek hak sahibinin haklarını kullanamaması gibi sebeplerin varlığı halinde onun yerine (kanuni temsilci olarak) bir malı yönetmek veya bir işi görmek üzere atanan kimse.: KAYYUM:KAYYIM
Gerçek olan,gerçeğe yada aslına dayanan.:OTANTİK:ORİJİNAL
Gerçek olmayan,hayali.:FANTASTİK
Gerçek öznesi olmayan eylemlere verilen ad. : EDİLGEN
Gerçekleşme.: TAHAKKUK
Gerçekleşmiş olan eylem yada iş.:OLUT
Gerçekleştirilmesi olanaksız tasar yada düşünce.:ÜTOPYA
Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi,eytişim.: DİYALEKTİK
Gerçekte herhangi bir ülkede ilk olarak yaşayan insanlara, günümüzde ise Avustralya yerlilerine verilen ad. : ABORİJİN
Gerçekte var olmayıp var sanılan,var diye düşünülen,kuruntuya dayanan.:MEVHUM
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan. : SANAL
Gerçekten öyle olmadığı halde öyle sanılan. : İTİBARİ
Gerçekten,doğrusu,hakikaten.:FİLHAKİKA
Gerçekten.:ELHAK
Gerçeküstücü.:SÜRREALİST
Gerçeküstücülük.:SÜRREALİZM
Gereç.:MATERYAL
Gerede ve Kızılcahamam arasında E-5 karayolunun Köroğlu Dağlarını aştığı yüksek geçit.:AKYARMA
Gereğinde kullanmak için saklanan tahıl.:ZAHİRE
Gerek çözgüde,gerek atkıda,almaşık olarak bir açık bir koyu renk iplik kullanılarak dokunan,yünlü yada pamuklu dokuma.:FİLAFİL
Gerek Müslümanlar gerek Hindular tarafından büyük saygı gösterilen ve adına Şadi denilen düğün günü şenlikleri düzenlenen Hintli Veli.:GAZİMİYAN
Gerekçe. : ESBABI MUCİBE
Gereken, yiyecek, içecek şeyler. : NEVALE
Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter,ajanda.:ANDAÇ
Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kimse.:ALAYLI
Gerekli.:MUKTEZA: MUKTAZİ.: BECİT
Gerekme. : İKTİZA
Gerekmezcilik.:PERİPATEİZM
Gereksiz, anlamsız, boş söz. : LAKLAKA
Gereksiz,fazla.:ZAİT
Gerektiği zaman kullanılmak için saklanan tahıl. : ZAHİRE
Gerektiğinde tüfeğin namlusuna da takılabilen bir süngü türü.:KASATURA
Geri alma.:İSTİRDAT
Geri çevirme. : İRCA
Geri dönen.:RACİ
Geri kalan,kalan.:MÜTEBAKİ
Geri ödeme. : RAMBURSMAN
Geri zekalıların egemen olduğu toplum düzeni.:İDİOKRASİ
Gerileme,geri çekilme.:RİCAT
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık. : KULAÇ
Gerileyiş,çöküş içinde olan.:DEKADAN
Gerilim yokluğu. : ATONİ
Gerilmiş halatla taşıma. : VARAGELE
Geriye doğru uçabilen küçük bir kuş. : KOLİBRİ
Germanyum ve silisyum elementlerinin iletkenliklerinden yararlanmayı sağlayarak elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan alet.:TRANSİSTOR
Germanyum’un simgesi.:GE
Getirim.:RANT
Geven cinsinden sarı çiçekli ve dikenli çok yıllık bodur çalı. Bu bitkinin saplarından elde edilen zamk.:ANZAROT
Gevenden çıkarılan bir tür zamk.:KİTRE.:KESTERE
Geveze,sözünü bilmez anlamında yerel bir sözcük.:VAZALAK
Geveze. : RAAT : LAFAZAN.:ÇALÇENE
Geviş getiren hayvanlarda,dört bölümlü midenin dördüncü bölümü.: ŞİRDEN
Geviş getiren hayvanların ayaklarının arkasındaki körelmiş tırnak,kemik çıkıntısı.:BAKANAK
Geviş getiren hayvanların dört gözlü olan midelerinin üçüncü gözü.:KIRKBAYIR
Gevrek ve lezzetli bir elma cinsi.:FERİK
Gevşek bükümlü olarak hafif katranlı kendirden yapılmış ince halat.:MÜRNEL
Gevşek,iş bilmez,tembel.:SALPA
Gevşemek,ek yerlerinden ayrılmak,oynamak.:KAĞŞAMAK
Geyik derisinden yapılmış yumuşat ve mat meşin.:GÜDERİ
Geyik dikeni.:ALIÇ
Gezegen.:PLANET
Gezen ada,saz ada,Sazak gibi adlar da verilen ve sazlardan oluşarak bir göl içinde yüzen ada.:HOPAL
Gezgin derviş.:ABDAL
Gezgin samuray. : RONİN
Gezici köy satıcısı.:ÇERÇİ
Gezinti,seyahat.:TURİNG
Gezme, gezinti. Göz gezdirme, seyretme. : SEYRAN
Gırtlağın ön ve alt bölümlerinde bulunan,salgısını kana veren,çok damarlı önemli bir bez.:TİROİT
Gırtlak çıkıntısı.:ADEM ELMASI
Gırtlak.:HANÇERE
Gırtlaktaki aşırı ve süreğen iltihap.:LARENJİT
Gidiş. : AZİMET
Gine’nin para birimi.:SİLY
Girecek yer,kapı,girinti.:MEDHAL
Giresun yakınlarında bir burun. : YOROZ
Giresun-Şebinkarahisar karayolunda bir dağ geçidi. : ŞEHİTLER
Girida da denilen,eti lezzetli bir balık.:LAHOS
Giriş bölümünde kış mevsimini konu edinen kaside. : ŞİTAİYE
Giriş müziği. : PRELÜD
Giriş ücreti.:DUHULİYE
Giriş,önsöz.: DİBACE
Girişik bezeme.:ARABESK
Girit ablukasında ve 1877 Rus savaşında yararlılıklar göstermiş,Osmanlı devletinin son kaptanı deryası.:VESİMPAŞA
Girit’in efsanevi kralı. : MİNOS
Git,defol anlamında argo sözcük.:OKSO
Gitar eşliğinde seslendirilen Portekiz halk şarkısı. : FADO
Gitar ve kastanyet eşliğinde çiftler tarafından oynanan ünlü bir İspanyol dansı.:FANDANGO
Giyeceklerin karşılıklı iki yanını birleştirmekte kullanılan,bir halka ve çengelden oluşan araç,agraf.:KOPÇA
Giyim eşyası alanında uzmanlaşmış moda desinatörü.:STİLİST
Giyim gösterisi.:DEFİLE
Giyim süslemede,çanta,şapka,sepet örmede kullanılan parlak,renkli ve dayanıklı bir şerit.:RAFYA
Giyiminde,tavır ve davranışlarında,beğenilerinde aşırı bir özenti içinde olan erkek.:DANDİ
Giysi altına giyilen etek.:JÜPON
Giysi dolabı.:GARDROP
Giysi kesimi, kesimle verilen biçim. : KUP
Giysi vs işlemek için kullanılan küçük,pırıltılı pul.:PAYET
Giysi yada başka bir şeyin kenarını kıvırıp yapılan dikiş.:SIÇANDİŞİ
Giysi,perde gibi şeylerin kenarlarına dikilen kırmalı yada büzgülü süs,farba,fırfır.:FARBALA
Giysi. : LİBAS: ESVAP: FİSTAN.:RUBA
Giyside bir kol kesimi türü.:JAPONE
Giysilerde bazı yerlerden,içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm.:PENS
Giysilerde dikişli kıvrım.:PASTA
Giysilerde omuzları kaplayan ve yakaya doğru uzanan kol. : REGLAN
Giysilerde omuzların dik durması için konulan parça.:VATKA
Giysilerde sırtı örten büyük ve devrik yaka.:EĞİNDİRİK
Giysileri güveden korumak için kullanılan antiseptik bir madde.:NAFTALİN
Giysilerin etek,kol,yaka parçalarına,perdelerin ucuna geçirilen seyrek dokunmuş keten bezi.:EKSTRAFOR
Giysilerin kol,yaka,etek kenarlarına dikilen şerit yada kaytan.:ZIH
Giysilerin üstüne giyilen,önü açık bir tür üstlük.:DOLAMA
Giysinin kenarına paralel olarak yapılan kendi kumaşından süs. : BİYE
Giysinin omuzla göğüs arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA
Gizemcilik.:MİSTİSİZM
Gizemli eski yazı.:RUNİK
Gizemli zatürree de denilen akut solunum yetersizliği sendromunun kısa yazılışı.:SARS
Gizleme,örtme.: SETR
Gizli bilimler ve kimya üzerine yazdığı yapıtlarıyla tanınmış XIV. Yüzyıl Türk bilim adamı.: CİLDEKİ
Gizli bir anlamı olan, bir şeyi ima eden. : MANALI
Gizli düzen. : TOZAK
Gizli görevli. : AJAN
Gizli oyun.:DALAVERE
Gizli öğreticilik. : EZOTERİK
Gizli veya ince alay,saraka.:İSTİHZA
Gizli yazılar,şifreli belgeler bilimi yada incelemesi.:KRİPTOLOJİ
Gizli yer,köşe bucak.:TUN
Gizli,saklı,gizlenmiş.: PİNHAN:MAHFİ.:MEKNİ.:HAFİ
Gizlice söyleyip haber vermek. : AKOZLAMAK
Gizlilik taşıyan belge.:KRİPTO
Gizlilik.:MAHREMİYET
Gizliyi arayan.:MÜTECESSİS
Gobene’de denilen bir balık. : TORBİL
Gol pası. : ASİte topu çukura sokmak amacıyla yapılan uzun vuruş.:DRİVE
Gomalak da denilen ve cilacılıkta kullanılan hayvansal kökenli reçine.:ŞELLAK
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:47 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Gonçarov’un, uyuşuk ve iradesiz bir toprak sahibinin portresini çizdiği ünlü romanı. : OBLOMOV
Gondola benzer kayık. : PEREME
Gondolcu şarkısı.:BARKAROL
Gotik mimarlıkta görülen ve bir çatının üstünde yer alan küçük kule. : PİNAKOLO
Göbek,kuşak.:BATIN
Göç,göçme.:MUHACERET
Göçebe bir kuş. : TURNA
Göçebe çadırı,oba anlamında eski sözcük.:HİBA
Göçebe çadırı.:ÇERGE
Göçebe ve ilkel olarak yaşayan yağmacı topluluk.:HORDA
Göçebe ve yarı göçebe Türkmenler arasında, genellikle ölülerin ardından söylenen ağıt ve bozlağa benzer türkü. : YAKIM
Göçebe ve yolcuların yolculuk yada göç sırasında konakladıkları yer.:KONALGA
Göçebe, eti için avlanan bir kuş. : ÇULLUK
Göçebelik:. BETAET
Göçerlerin el tezgahlarında dokudukları,çoğunlukla giysilerde kullanılan şeritlere verilen ad.:ÇARPANA
Göçmen. :MUHACİR
Göçücü balıkların Akdeniz’den Karadeniz’e çıkması. : ANAVASYA
Göçücü balıkların Karadeniz’den Akdeniz’e geçmesi. : KATAVASYA
Göçüşme,yer değiştirme.:METATEZ
Göğe bakmaktan korkma.:URANOFOBİ
Göğe çıkma.:MİRAÇ
Göğse veya akciğer hastalıklarına ait,göğüs hastalıklarına ilişkin.:PEKTORAL
Göğün en yüksek katı.: ARŞ
Göğün en yüksek yeri.:AYYUR
Göğüs boşluğunun iç yüzünü ve akciğerleri saran zar,göğüs zarı.:PLEVRA
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi.: TİMÜS
Göğüs, bağır.: DÖŞ : TORAKS
Gök bilim.:ASTRONOMİ:FELEKİYAT
Gök biliminin,matematik ve fiziğin yalnız temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olayları ele alan dalı.:KOZMOGRAFYA
Gök boşluğu.:CEVV
Gök cisimlerinin doğması.:MATLA
Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.:USTURLAP
Gök gürültüsü ve yıldırım çarpması korkusu.:KERANOFOBİ
Gök gürültüsü ve yıldırımdan aşırı derecede korkma. : ASTRAFOBİ
Gök küreyi gösteren alet.:NAVİSFER
Gök mavisi.:FİRUZE
Gök yakut da denilen süs taşı. : SAFİR
Gökada.:GALAKSİ
Gökbilimde güney açısına verilen ad.:AZİMUT
Gökbiliminin,matematik ve fiziğin temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olaylarını ele alan dalı. : KOZMOGRAFYA
Gökçe adanın eski adı.:İMROZ
Gökçeada’da yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. : AVLAKA
Gökkuşağı ,eleğimsağma. : ALAİMİSEMA:ALKIM .:TİRAJE
Gökküresinde üzerinde on iki burcun eşit olarak dağıldığı kuşak. : ZODYAK
Gökküreyi gösteren alet. : NAVİSFER
Gökler.:EFLAK
Göklerin en yüksek katı. : ARŞ
Gökova körfezi kıyısında turistik bir belde. : AKYAKA
Gökova Körfezi’nin en güzel koylarından biri. : OKLUK
Gökova körfezinin güney kıyısında doğal güzelliğiyle ünlü bir koy.:BÖRDÜBET
Göksu’nun eski adı.:ARETAS
Göktaşı. Taş meteorit. : AEROLİT
Gökteki ay. : MAH
Göktürk devletinin batı bölümünün başkanına verilen unvan.:ŞAD
Gökyüzü. : ASUMAN
Göl bilim.:LİMNOLOJİ
Göl kenarlarından çıkarılan ve çiçekçilikte kullanılan değerli bir toprak.:TORF
Gölge oyununda (karagöz) göstermeliğin kaldırılması sırasında çalınan tiz sesli kamış düdük.:NAREKE
Gölge. : SAYE
Gölgede kalan taraf.: KUZ
Gölgede kuruması için tütün yapraklarının asıldığı üstü kapalı yer.:ARAN
Gölgeler. : ZILAL
Gölgelik. : SAYEBAN : TENTE
Gölleri inceleyen bilim dalı. : LİMNOLOJİ
Gömlek. : KAMİS
Gömülmüş olan,gömülü.:MEFTUN
Gönderilmiş.:MÜRSEL
Gönderme , yollama. : İRSAL
Gönderme kağıdı. : İRSALİYE
Gönlü rahat. Sessiz,sakin. : ASUDE
Gönül alıcı davranış, kompliman.:CEMİLE
Gönül alma.: TALTİF
Gönül ayartıcı,cilveli.:FETTAN
Gönül okşayıcı söz,ilgi gösterici söz.:KOMPLİMAN
Gönül temizliği,içtenlik.:HULUS
Gönüllü ve karşılıksız yapılan.:HASBİ
Gördek balığına verilen bir başka ad.:İLİK
Gördek.:ACIBALIK
Göreceli. : İZAFİ:BAĞIL
Gören,görücü.:RAİ
Görevden alma, işten uzaklaştırma. : AZİL
Görevden almak.:AZLETMEK
Görevi sadece şarap dağıtmak olan garson.:SOMELİYE
Görgülü,terbiyeli,olgun kimse.:ÇELEBİ
Görgüsüz, kaba saba kimse” anlamında argo sözcük. : ZONTA
Görgüsüz,kaba,anlayışı kıt kimse.:HÖDÜK
Görgüsüz,sonradan görme.:GÖKGÖRMEDİK
Görgüsüz.:CUDAM
Görkem, ihtişam, şatafat, tantana. :DEBDEBE. :ŞAŞAA :HAŞMET :MUTANTAN
Görme.:RÜYET
Görmede hiçbir bozukluk olmadığı halde okuma yetisinin yok olması. : ALEKSİ
Görsel bir sunumu içeren özel dosya.:PORTFOLYO
Görsel olarak hazırlanmış bulmacalara verilen ad.:REBUS
Görsel sanatlar ve müzik alanlarında,1960’ların sonlarında NewYork kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım.:MİNİMALİZM
Görsel sanatlarda figürlerin çarpıtılmış gibi gösterildiği perspektif tekniği. : ANAMORFOZ
Görsel-işitsel.:ODYOVİZÜEL
Görülen alemin ötesi.: MAVERA
Görülen bir şeyi ya da nesneyi edinme isteği; gıpta. : İMREN
Görülmüş,tanık olunmuş.:MEŞHUT
Görüngü bilimi. : FENOMENOLOJİ
Görünmez alem.:GAİP
Görüntüleme.: KLİP
Görüntüleri çekmeye yarayan aygıt. : KAMERA
Görünürdeki gemilerle haberleşmek için bir kıyı üzerine kurulmuş işaretleşme merkezi.:SEMAFOR
Görünüşe göre,görünüşte.:SURETA
Görünüşte zararsız gibi duran ve küçük bir dokunuşta patlayan bir tür tuzak. : BUBİ
Görünüşü korku ile karışık saygı uyandıran.:HEYBETLİ
Görünüşü ve davranışıyla korku veren iriyarı adam.:IZBANDUT
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif ses.:PUS
Gösterge bilim.:SEMİYOTİK
Gösterge bilimi. : SEMİYOLOJİ
Gondola benzer kayık. : PEREME
Gondolcu şarkısı.:BARKAROL
Gotik mimarlıkta görülen ve bir çatının üstünde yer alan küçük kule. : PİNAKOLO
Göbek,kuşak.:BATIN
Göç,göçme.:MUHACERET
Göçebe bir kuş. : TURNA
Göçebe çadırı,oba anlamında eski sözcük.:HİBA
Göçebe çadırı.:ÇERGE
Göçebe ve ilkel olarak yaşayan yağmacı topluluk.:HORDA
Göçebe ve yarı göçebe Türkmenler arasında, genellikle ölülerin ardından söylenen ağıt ve bozlağa benzer türkü. : YAKIM
Göçebe ve yolcuların yolculuk yada göç sırasında konakladıkları yer.:KONALGA
Göçebe, eti için avlanan bir kuş. : ÇULLUK
Göçebelik:. BETAET
Göçerlerin el tezgahlarında dokudukları,çoğunlukla giysilerde kullanılan şeritlere verilen ad.:ÇARPANA
Göçmen. :MUHACİR
Göçücü balıkların Akdeniz’den Karadeniz’e çıkması. : ANAVASYA
Göçücü balıkların Karadeniz’den Akdeniz’e geçmesi. : KATAVASYA
Göçüşme,yer değiştirme.:METATEZ
Göğe bakmaktan korkma.:URANOFOBİ
Göğe çıkma.:MİRAÇ
Göğse veya akciğer hastalıklarına ait,göğüs hastalıklarına ilişkin.:PEKTORAL
Göğün en yüksek katı.: ARŞ
Göğün en yüksek yeri.:AYYUR
Göğüs boşluğunun iç yüzünü ve akciğerleri saran zar,göğüs zarı.:PLEVRA
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi.: TİMÜS
Göğüs, bağır.: DÖŞ : TORAKS
Gök bilim.:ASTRONOMİ:FELEKİYAT
Gök biliminin,matematik ve fiziğin yalnız temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olayları ele alan dalı.:KOZMOGRAFYA
Gök boşluğu.:CEVV
Gök cisimlerinin doğması.:MATLA
Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.:USTURLAP
Gök gürültüsü ve yıldırım çarpması korkusu.:KERANOFOBİ
Gök gürültüsü ve yıldırımdan aşırı derecede korkma. : ASTRAFOBİ
Gök küreyi gösteren alet.:NAVİSFER
Gök mavisi.:FİRUZE
Gök yakut da denilen süs taşı. : SAFİR
Gökada.:GALAKSİ
Gökbilimde güney açısına verilen ad.:AZİMUT
Gökbiliminin,matematik ve fiziğin temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olaylarını ele alan dalı. : KOZMOGRAFYA
Gökçe adanın eski adı.:İMROZ
Gökçeada’da yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. : AVLAKA
Gökkuşağı ,eleğimsağma. : ALAİMİSEMA:ALKIM .:TİRAJE
Gökküresinde üzerinde on iki burcun eşit olarak dağıldığı kuşak. : ZODYAK
Gökküreyi gösteren alet. : NAVİSFER
Gökler.:EFLAK
Göklerin en yüksek katı. : ARŞ
Gökova körfezi kıyısında turistik bir belde. : AKYAKA
Gökova Körfezi’nin en güzel koylarından biri. : OKLUK
Gökova körfezinin güney kıyısında doğal güzelliğiyle ünlü bir koy.:BÖRDÜBET
Göksu’nun eski adı.:ARETAS
Göktaşı. Taş meteorit. : AEROLİT
Gökteki ay. : MAH
Göktürk devletinin batı bölümünün başkanına verilen unvan.:ŞAD
Gökyüzü. : ASUMAN
Göl bilim.:LİMNOLOJİ
Göl kenarlarından çıkarılan ve çiçekçilikte kullanılan değerli bir toprak.:TORF
Gölge oyununda (karagöz) göstermeliğin kaldırılması sırasında çalınan tiz sesli kamış düdük.:NAREKE
Gölge. : SAYE
Gölgede kalan taraf.: KUZ
Gölgede kuruması için tütün yapraklarının asıldığı üstü kapalı yer.:ARAN
Gölgeler. : ZILAL
Gölgelik. : SAYEBAN : TENTE
Gölleri inceleyen bilim dalı. : LİMNOLOJİ
Gömlek. : KAMİS
Gömülmüş olan,gömülü.:MEFTUN
Gönderilmiş.:MÜRSEL
Gönderme , yollama. : İRSAL
Gönderme kağıdı. : İRSALİYE
Gönlü rahat. Sessiz,sakin. : ASUDE
Gönül alıcı davranış, kompliman.:CEMİLE
Gönül alma.: TALTİF
Gönül ayartıcı,cilveli.:FETTAN
Gönül okşayıcı söz,ilgi gösterici söz.:KOMPLİMAN
Gönül temizliği,içtenlik.:HULUS
Gönüllü ve karşılıksız yapılan.:HASBİ
Gördek balığına verilen bir başka ad.:İLİK
Gördek.:ACIBALIK
Göreceli. : İZAFİ:BAĞIL
Gören,görücü.:RAİ
Görevden alma, işten uzaklaştırma. : AZİL
Görevden almak.:AZLETMEK
Görevi sadece şarap dağıtmak olan garson.:SOMELİYE
Görgülü,terbiyeli,olgun kimse.:ÇELEBİ
Görgüsüz, kaba saba kimse” anlamında argo sözcük. : ZONTA
Görgüsüz,kaba,anlayışı kıt kimse.:HÖDÜK
Görgüsüz,sonradan görme.:GÖKGÖRMEDİK
Görgüsüz.:CUDAM
Görkem, ihtişam, şatafat, tantana. :DEBDEBE. :ŞAŞAA :HAŞMET :MUTANTAN
Görme.:RÜYET
Görmede hiçbir bozukluk olmadığı halde okuma yetisinin yok olması. : ALEKSİ
Görsel bir sunumu içeren özel dosya.:PORTFOLYO
Görsel olarak hazırlanmış bulmacalara verilen ad.:REBUS
Görsel sanatlar ve müzik alanlarında,1960’ların sonlarında NewYork kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım.:MİNİMALİZM
Görsel sanatlarda figürlerin çarpıtılmış gibi gösterildiği perspektif tekniği. : ANAMORFOZ
Görsel-işitsel.:ODYOVİZÜEL
Görülen alemin ötesi.: MAVERA
Görülen bir şeyi ya da nesneyi edinme isteği; gıpta. : İMREN
Görülmüş,tanık olunmuş.:MEŞHUT
Görüngü bilimi. : FENOMENOLOJİ
Görünmez alem.:GAİP
Görüntüleme.: KLİP
Görüntüleri çekmeye yarayan aygıt. : KAMERA
Görünürdeki gemilerle haberleşmek için bir kıyı üzerine kurulmuş işaretleşme merkezi.:SEMAFOR
Görünüşe göre,görünüşte.:SURETA
Görünüşte zararsız gibi duran ve küçük bir dokunuşta patlayan bir tür tuzak. : BUBİ
Görünüşü korku ile karışık saygı uyandıran.:HEYBETLİ
Görünüşü ve davranışıyla korku veren iriyarı adam.:IZBANDUT
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif ses.:PUS
Gösterge bilim.:SEMİYOTİK
Gösterge bilimi. : SEMİYOLOJİ
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:47 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Göstergebilim.:SEMİYOTİK
Gösteri sanatlarında oyunculardan oluşan topluluk.:CAST
Gösteri.:NÜMAYİŞ
Gösteri.:TEZAHÜRAT
Gösterildikçe ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve “görünce” anlamına gelen terim. : AVİSTO
Gösterim.:VİZYON
Gösteriş,göz kamaştırma.:ALAYİŞ
Gösteriş,ihtişam.:GÖRKEM
Gösteriş,kabadayılık.:LOLO
Gösteriş,şatafat.:CAFCAF
Gösterişi seven, varlıklı kimse.: KALANTOR
Gösterişi ve özentisi olmayan.:BABAYANİ
Gösterişli,görkemli,şatafatlı.:MUTANTAN
Gösterişli,haşmetli.:HAŞİM
Gösterişli,şatafatlı.:CAFCAFLI
Gösterişli,yakışıklı.:ALENGİRLİ
Gösterişsiz,sade yaşamaktan yana olan.:KALENDER
Gösterme, ortaya çıkarma. : İZHAR
Gösterme,tayin etme.:İRAE
Göstermelik.:MOSTRA
Götürü iş yapan.: TAŞERON
Götürü, toptan. : KABALA:KESENE
Götürü;belli miktarda.:MAKTU
Gövde heykeli.:TORS
Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki. : GİMİ
Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz.:REBAP
Gövdesi kızıl,ayakları ve yelesi kara olan at.:DORU
Gövdesi kızıl,ayakları ve yelesi siyah renkli olan at.:DORU
Gövdesi üç köşeli ve üç telli Rus halk sazı.:BALALAYKA
Gövdesinin çevresi 30 metreyi aşabilen bir sıcak ülke ağacı. : BAOBAP
Gövdesinin ortası kum saati biçiminde boğumlu,iki yüzlü Japon davullarının genel adı.:TSUZUMİ
Göz alıcı parlak renkleri olan,iri gövdeli bir papağan.:ARA
Göz alıcı ve gösterişli olma,debdebe,ihtişam,tantana,haşmet,şatafat.:GÖRKEM
Göz alıcı, göze çarpıcı,alımlı. : FRAPAN
Göz alıcılık,parlaklık.:REVNAK
Göz bebeği.:HADEKA
Göz bilimci.:OFTALMOLOG
Göz çukuru. :ÇANAK
Göz hastalığı sonucu ışıktan duyulan aşırı korku. : FOTOFOBİ
Göz hekimliği.:OFTALMOLOJİ
Göz kapaklarının altında bir takım kabarcıkların belirmesiyle başlayan,körlükle sonuçlanabilen bulaşıcı bir hastalık.:TRAHOM
Göz küresi.:GLOP
Göz perdesi, aksu. : KATARAKT
Göz tansiyonu.:GLOKOM
Göz yuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı.:UVEA
Göz.: DİDE
Gözbağcı, büyücü. : RAİB
Gözbebeğinin doğuştan yokluğu.:AKORİ
Gözde ağ tabakada yer alan,sarı renkli küçük çukur.:MAKULA
Gözde iris ile billur cisim arasında bulunan boşluk. : ARTODA
Gözde oluşan ince tabaka.:KONAK
Gözde sarıya çalan kestane rengi. : ELA
Gözdeki ağ tabaka. : RETİNA
Gözdeki arpacık.:İT DİRSEĞİ
Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük,aksu,göz perdesi.:KATARAKT
Gözdeki iris tabakasının iltihaplanması. : İRİTİS
Göze çarpan,alımlı. : FRAPAN
Göze çekilen sürmeyi yapma ya da sürme çekme sanatı.:KİHALET
Göze takılan mercek. : LENS
Gözenek,küçük delik.:POR
Gözenek.:MESAME
Gözenekli bir peynir türü.:GRAVYER
Gözetmen,gözetici.:SÜRVEYAN
Gözle görülmeyen,mor ışının ötesinde yer alan,yapay olar da elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,mor ötesi.:ULTRAVİYOLE
Gözle görülmeyen,yapay olarak elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,ultraviyole.:MORÖTESİ
Gözlem evi.:RASATHANE
Gözlem.:MÜŞAHEDE
Gözleme dayalı tıbbi teşhis yönteminin babası olan Yunanlı doktor.:HİPOKRAT
Gözleme.:TARASSUT
Gözlemevi. : OBSERVATUAR
Gözlenebilen,duyularla algılanabilen her şey.:FENOMEN
Gözler, pınarlar, kaynaklar. : UYUN
Gözleri ağrılı ve kirpikleri dökülmüş kimse.:CİPİ
Gözleri görmeyen. : AMA
Gözpınarları. : AMAK
Gözü kapalı inanılan düşünce, doğma. : İNAK : NAS
Gözü yaşarmak,ağlayacak duruma gelmek.:DOLUKMAK
Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan aynaya verilen ad. : OFTALMOSKOP
Gösteri sanatlarında oyunculardan oluşan topluluk.:CAST
Gösteri.:NÜMAYİŞ
Gösteri.:TEZAHÜRAT
Gösterildikçe ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve “görünce” anlamına gelen terim. : AVİSTO
Gösterim.:VİZYON
Gösteriş,göz kamaştırma.:ALAYİŞ
Gösteriş,ihtişam.:GÖRKEM
Gösteriş,kabadayılık.:LOLO
Gösteriş,şatafat.:CAFCAF
Gösterişi seven, varlıklı kimse.: KALANTOR
Gösterişi ve özentisi olmayan.:BABAYANİ
Gösterişli,görkemli,şatafatlı.:MUTANTAN
Gösterişli,haşmetli.:HAŞİM
Gösterişli,şatafatlı.:CAFCAFLI
Gösterişli,yakışıklı.:ALENGİRLİ
Gösterişsiz,sade yaşamaktan yana olan.:KALENDER
Gösterme, ortaya çıkarma. : İZHAR
Gösterme,tayin etme.:İRAE
Göstermelik.:MOSTRA
Götürü iş yapan.: TAŞERON
Götürü, toptan. : KABALA:KESENE
Götürü;belli miktarda.:MAKTU
Gövde heykeli.:TORS
Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki. : GİMİ
Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz.:REBAP
Gövdesi kızıl,ayakları ve yelesi kara olan at.:DORU
Gövdesi kızıl,ayakları ve yelesi siyah renkli olan at.:DORU
Gövdesi üç köşeli ve üç telli Rus halk sazı.:BALALAYKA
Gövdesinin çevresi 30 metreyi aşabilen bir sıcak ülke ağacı. : BAOBAP
Gövdesinin ortası kum saati biçiminde boğumlu,iki yüzlü Japon davullarının genel adı.:TSUZUMİ
Göz alıcı parlak renkleri olan,iri gövdeli bir papağan.:ARA
Göz alıcı ve gösterişli olma,debdebe,ihtişam,tantana,haşmet,şatafat.:GÖRKEM
Göz alıcı, göze çarpıcı,alımlı. : FRAPAN
Göz alıcılık,parlaklık.:REVNAK
Göz bebeği.:HADEKA
Göz bilimci.:OFTALMOLOG
Göz çukuru. :ÇANAK
Göz hastalığı sonucu ışıktan duyulan aşırı korku. : FOTOFOBİ
Göz hekimliği.:OFTALMOLOJİ
Göz kapaklarının altında bir takım kabarcıkların belirmesiyle başlayan,körlükle sonuçlanabilen bulaşıcı bir hastalık.:TRAHOM
Göz küresi.:GLOP
Göz perdesi, aksu. : KATARAKT
Göz tansiyonu.:GLOKOM
Göz yuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı.:UVEA
Göz.: DİDE
Gözbağcı, büyücü. : RAİB
Gözbebeğinin doğuştan yokluğu.:AKORİ
Gözde ağ tabakada yer alan,sarı renkli küçük çukur.:MAKULA
Gözde iris ile billur cisim arasında bulunan boşluk. : ARTODA
Gözde oluşan ince tabaka.:KONAK
Gözde sarıya çalan kestane rengi. : ELA
Gözdeki ağ tabaka. : RETİNA
Gözdeki arpacık.:İT DİRSEĞİ
Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük,aksu,göz perdesi.:KATARAKT
Gözdeki iris tabakasının iltihaplanması. : İRİTİS
Göze çarpan,alımlı. : FRAPAN
Göze çekilen sürmeyi yapma ya da sürme çekme sanatı.:KİHALET
Göze takılan mercek. : LENS
Gözenek,küçük delik.:POR
Gözenek.:MESAME
Gözenekli bir peynir türü.:GRAVYER
Gözetmen,gözetici.:SÜRVEYAN
Gözle görülmeyen,mor ışının ötesinde yer alan,yapay olar da elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,mor ötesi.:ULTRAVİYOLE
Gözle görülmeyen,yapay olarak elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,ultraviyole.:MORÖTESİ
Gözlem evi.:RASATHANE
Gözlem.:MÜŞAHEDE
Gözleme dayalı tıbbi teşhis yönteminin babası olan Yunanlı doktor.:HİPOKRAT
Gözleme.:TARASSUT
Gözlemevi. : OBSERVATUAR
Gözlenebilen,duyularla algılanabilen her şey.:FENOMEN
Gözler, pınarlar, kaynaklar. : UYUN
Gözleri ağrılı ve kirpikleri dökülmüş kimse.:CİPİ
Gözleri görmeyen. : AMA
Gözpınarları. : AMAK
Gözü kapalı inanılan düşünce, doğma. : İNAK : NAS
Gözü yaşarmak,ağlayacak duruma gelmek.:DOLUKMAK
Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan aynaya verilen ad. : OFTALMOSKOP
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: BULMACA SÖZLÜĞÜ 'G'
Gözün ön odasına kan dolması.: HİFEMA
Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden net görememe durumu.:ASTİGMATİZM
Gözüpek. : ACAR
Gözyaşı ile ilgili. : LAKRİMAL
Gözyaşı kanalcığı içinde oluşan taş.:DAKRİYOLİT
Gözyaşı.: EŞK
Gözyaşı.:ABIÇEŞM
Gözyuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı.:UVEA
Gramerde biçim bilgisi,yapı bilgisi.:MORFOLOJİ
Gramerde çıkma durumu.:ABLATİF
Gramerde örnekseme.:ANALOJİ
Gramerde özne.: SÜJE
Gramerde,yükleme durumu.:AKUZATİF
Grandi ve bocurum direkleriyle donatılmış iki direkli yelkenli tekne.:YOVL
Granitle aynı kimyasal yapıda,içinde mikrolitler olan kayaç.:LİPARİT:RİYOLİT
Gravür,desen yada fotoğrafın yerleştirildiği çerçeve.:PASPARTU
Greyfurt.:ALTINTOP
Gri rengin çeşitli tonlarını kullanarak yapılan ve oyulmuş kabartma izlenimi uyandıran resim.:GRİZAY
Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası,katmanbulut.:STRATUS
Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası.:STRATUS
Gri veya sarı renkte,etçil bir sinek cinsi.Çulluk sineği.:YEPTİS
Grip,paçavra hastalığı.:ENFÜANZA
Grönland adasının başkenti.:NUUK
Grup, kategori. : ULAM
Guatemala’daki en büyük Maya kenti ve tören merkezi.:TİKAL
Guatemala’nın para birimi. : KETZALİ
Guatr.:GUPA.:GUŞA
Gurbete gitme.:CELA
Gurbette yaşayan,yabancı,garip.:ELGİN
Gurur. : AZAMET
Gübre ve ilaç olarak kullanıldığı gibi, barut yapımında da yararlanılan beyaz kristalize bir madde, potasyum nitrat.:GÜHERÇİLE
Gübre,tezek.:KEMRE
Gübreyi dışarıya atmak için ahırların duvarına açılan delik.: PÖNEK
Gücenme,kırılma.:İĞBİRAR
Gücenmiş,dargın,küskün.:MUĞBER
Gücü de denilen ve bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak.:NİRE
Gücü tükenmiş,yorgun,bitkin.: ARGIN
Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar. : İSLİM
Güç durumlarda,davranışlarını ahlak kuralları yada düzenli bir düşünceden çok,çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum.:OPORTÜNİZM
Güç vermek,güçlendirmek.:PEKİTMEK
Güç,kuvvet,takat.:HAVİL
Güç,kuvvet.:ÇELİM
Güçlü korku,yılgı.:FOBİ
Güçlü ve gösterişli,iri yarı kadın.:BABAÇKO
Güçlü, şiddetli etki. : ZARP
Güçlü,kuvvetli,sağlam,dayanıklı,sert.: BEKEN
Güçlü,yürekli,bahadır.:NERİMAN
Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren.:FERHAT
Güçlük,korkulacak tehlikeli durum.:VAHAMET
Güçlük,zorluk,sıkıntı.:MEŞAKKAT
Güçlük. : VUADET
Güçsüz bırakma,zayıf hale getirme.:İHAN
Güçsüz düşmek,yorulmak.:FARIMAK
Güçsüz,zayıf,aciz.:ZEBUN
Güdülenme. :MOTİVASYON
Gül ağızlı.:GÜLFEM
Gül bahçesi.:GÜLZAR:GÜLİSTAN:GÜLŞEN
Gül renkli, pembe.:GÜLGÜN
Gül toplayan.:GÜLÇİN
Gül yağı yapılırken yan ürün olarak elde edilen kokulu ve renksiz bir sıvı,gül suyu.:GÜLAB
Gül yanaklı.:GÜLİZAR
Gülarya da denilen bir balık.:CİRAN
Gülden yapılmış içki.:BADEGÜL
Güldeste. : ANTOLOJİ
Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden net görememe durumu.:ASTİGMATİZM
Gözüpek. : ACAR
Gözyaşı ile ilgili. : LAKRİMAL
Gözyaşı kanalcığı içinde oluşan taş.:DAKRİYOLİT
Gözyaşı.: EŞK
Gözyaşı.:ABIÇEŞM
Gözyuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı.:UVEA
Gramerde biçim bilgisi,yapı bilgisi.:MORFOLOJİ
Gramerde çıkma durumu.:ABLATİF
Gramerde örnekseme.:ANALOJİ
Gramerde özne.: SÜJE
Gramerde,yükleme durumu.:AKUZATİF
Grandi ve bocurum direkleriyle donatılmış iki direkli yelkenli tekne.:YOVL
Granitle aynı kimyasal yapıda,içinde mikrolitler olan kayaç.:LİPARİT:RİYOLİT
Gravür,desen yada fotoğrafın yerleştirildiği çerçeve.:PASPARTU
Greyfurt.:ALTINTOP
Gri rengin çeşitli tonlarını kullanarak yapılan ve oyulmuş kabartma izlenimi uyandıran resim.:GRİZAY
Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası,katmanbulut.:STRATUS
Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası.:STRATUS
Gri veya sarı renkte,etçil bir sinek cinsi.Çulluk sineği.:YEPTİS
Grip,paçavra hastalığı.:ENFÜANZA
Grönland adasının başkenti.:NUUK
Grup, kategori. : ULAM
Guatemala’daki en büyük Maya kenti ve tören merkezi.:TİKAL
Guatemala’nın para birimi. : KETZALİ
Guatr.:GUPA.:GUŞA
Gurbete gitme.:CELA
Gurbette yaşayan,yabancı,garip.:ELGİN
Gurur. : AZAMET
Gübre ve ilaç olarak kullanıldığı gibi, barut yapımında da yararlanılan beyaz kristalize bir madde, potasyum nitrat.:GÜHERÇİLE
Gübre,tezek.:KEMRE
Gübreyi dışarıya atmak için ahırların duvarına açılan delik.: PÖNEK
Gücenme,kırılma.:İĞBİRAR
Gücenmiş,dargın,küskün.:MUĞBER
Gücü de denilen ve bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak.:NİRE
Gücü tükenmiş,yorgun,bitkin.: ARGIN
Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar. : İSLİM
Güç durumlarda,davranışlarını ahlak kuralları yada düzenli bir düşünceden çok,çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum.:OPORTÜNİZM
Güç vermek,güçlendirmek.:PEKİTMEK
Güç,kuvvet,takat.:HAVİL
Güç,kuvvet.:ÇELİM
Güçlü korku,yılgı.:FOBİ
Güçlü ve gösterişli,iri yarı kadın.:BABAÇKO
Güçlü, şiddetli etki. : ZARP
Güçlü,kuvvetli,sağlam,dayanıklı,sert.: BEKEN
Güçlü,yürekli,bahadır.:NERİMAN
Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren.:FERHAT
Güçlük,korkulacak tehlikeli durum.:VAHAMET
Güçlük,zorluk,sıkıntı.:MEŞAKKAT
Güçlük. : VUADET
Güçsüz bırakma,zayıf hale getirme.:İHAN
Güçsüz düşmek,yorulmak.:FARIMAK
Güçsüz,zayıf,aciz.:ZEBUN
Güdülenme. :MOTİVASYON
Gül ağızlı.:GÜLFEM
Gül bahçesi.:GÜLZAR:GÜLİSTAN:GÜLŞEN
Gül renkli, pembe.:GÜLGÜN
Gül toplayan.:GÜLÇİN
Gül yağı yapılırken yan ürün olarak elde edilen kokulu ve renksiz bir sıvı,gül suyu.:GÜLAB
Gül yanaklı.:GÜLİZAR
Gülarya da denilen bir balık.:CİRAN
Gülden yapılmış içki.:BADEGÜL
Güldeste. : ANTOLOJİ
.
Güldürü türünde kısa oyun.:SKEÇ
Güldürücü öyküler, fıkralar anlatıp hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyerek halkı eğlendiren kimse.:NEKRE
Güler yüzlü,güleç.:BESİM.:BEŞUŞ
Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın bahar olarak kullanılan nohut büyüklüğünde yemişi,kokulu kiraz.:MAHLEP
Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi. : ÜVEZ
Gülgillerden bir ağaç,kuş kirazı,ılgıncar.:GELİN FENERİ
Gülgillerden bir ağaç.:ÜVEZ
Gülgillerden bir bitki ve bu bitkinin duta benzeyen kokulu yemişi.:AHUDUDU
Gülgillerden yabani bir ağaç ve bu ağacın mayhoş yemişi.:ALIÇ
Gülgillerden,bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık,erkeç sakalı,keçi sakalı.:ÇAYIRMELİKESİ
Gülgillerden,kaplamacılıkta kullanılan yabani bir ağaç,kuş kirazı.:ILGINCAR
Güllük körfezi kıyısında, Milas ilçesine bağlı turistik bir köy.: KIYIKIŞLACIK
Güllük körfezindeki Güllük koyunda güneye doğru çıkıntı yapan küçük bir yarım adada,Kıyıkışlacık kasabasının yanındaki Kayra kenti.:İASOS
Gülme,gülüş.:HANDE
Gülsuyu.:GÜLAB
Gülşeni tarikatında ilahiye verilen ad.:TAPUĞ
Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın. : RÜKÜŞ
Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın.:RÜKÜŞ
Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan. : ZİBİDİ
Gülünç,garip,şaşırtıcı davranışları olan kimse.:MANYAK
Gülüt.:GAG
Gümrük idarelerinden mal çekmek isteyen kişilerin ellerinde bulunan konşimento veya yük senetlerini gemini kaptan veya acentesine ibraz ederek kapları için tanzim ettirdikleri teslim belgesi.:ORDİNO
Gümrüklerde mallara değer biçen görevli.:İSTİMATOR
Gümrüklere gelmiş ticari eşyanın konulduğu,korunduğu yer,ardiye.:ANTREPO
Gümüş balığı. : ATERİNA
Gümüş balığına benzer bir küçük balık. : ÇAMUKA
Gümüş beyazlığında bir element. : KADMİYUM
Gümüş parlaklığında,bilinen en hafif element.: LİTYUM
Gümüş parlaklığında,demir sertliğinde,kolay işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element.:NİKEL
Gümüş renginde bir element. : CIVA
Gümüş renginde bir element.:KOBALT
Gümüş renkli bir balık.:ÇAÇA
Gümüş sepet de denilen,pembe yada beyaz çiçekli bir saksı bitkisi.:ARABİS
Güldürücü öyküler, fıkralar anlatıp hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyerek halkı eğlendiren kimse.:NEKRE
Güler yüzlü,güleç.:BESİM.:BEŞUŞ
Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın bahar olarak kullanılan nohut büyüklüğünde yemişi,kokulu kiraz.:MAHLEP
Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi. : ÜVEZ
Gülgillerden bir ağaç,kuş kirazı,ılgıncar.:GELİN FENERİ
Gülgillerden bir ağaç.:ÜVEZ
Gülgillerden bir bitki ve bu bitkinin duta benzeyen kokulu yemişi.:AHUDUDU
Gülgillerden yabani bir ağaç ve bu ağacın mayhoş yemişi.:ALIÇ
Gülgillerden,bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık,erkeç sakalı,keçi sakalı.:ÇAYIRMELİKESİ
Gülgillerden,kaplamacılıkta kullanılan yabani bir ağaç,kuş kirazı.:ILGINCAR
Güllük körfezi kıyısında, Milas ilçesine bağlı turistik bir köy.: KIYIKIŞLACIK
Güllük körfezindeki Güllük koyunda güneye doğru çıkıntı yapan küçük bir yarım adada,Kıyıkışlacık kasabasının yanındaki Kayra kenti.:İASOS
Gülme,gülüş.:HANDE
Gülsuyu.:GÜLAB
Gülşeni tarikatında ilahiye verilen ad.:TAPUĞ
Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın. : RÜKÜŞ
Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın.:RÜKÜŞ
Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan. : ZİBİDİ
Gülünç,garip,şaşırtıcı davranışları olan kimse.:MANYAK
Gülüt.:GAG
Gümrük idarelerinden mal çekmek isteyen kişilerin ellerinde bulunan konşimento veya yük senetlerini gemini kaptan veya acentesine ibraz ederek kapları için tanzim ettirdikleri teslim belgesi.:ORDİNO
Gümrüklerde mallara değer biçen görevli.:İSTİMATOR
Gümrüklere gelmiş ticari eşyanın konulduğu,korunduğu yer,ardiye.:ANTREPO
Gümüş balığı. : ATERİNA
Gümüş balığına benzer bir küçük balık. : ÇAMUKA
Gümüş beyazlığında bir element. : KADMİYUM
Gümüş parlaklığında,bilinen en hafif element.: LİTYUM
Gümüş parlaklığında,demir sertliğinde,kolay işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element.:NİKEL
Gümüş renginde bir element. : CIVA
Gümüş renginde bir element.:KOBALT
Gümüş renkli bir balık.:ÇAÇA
Gümüş sepet de denilen,pembe yada beyaz çiçekli bir saksı bitkisi.:ARABİS
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış.:SAVAT
Gümüş ve altın sırma tellerle karışık dokunmuş ipekli bir kumaş türü.: DİBA
Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü.:TELKARİ
Gümüş yada başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse.:SIRMAKEŞ
Gümüş’ün simgesi.:AG
Gümüşbalığının küçüğü. : AFİS : İLARYA
Gümüşe benzeyen,gümüş gibi olan.:SİMİN
Gümüşhane ilinde, dikit ve sarkıtlarıyla ünlü bir mağara . : KARACA
Gümüşhane ilinde,kayak merkezi olan bir dağ. : ZİGANA
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ile Erzincan sınırında,içinde yüzen adası da olan bir göl.:AHMEDİYE
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde antik bir kent.:SATALA
Gümüşhane’nin on km uzağında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış bir mağara.:AKÇAKALE
Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde bir şelale.:TOMARA
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde bir yayla.:ALAZ
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl. : LİMNİ
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde,tabiatı koruma parkı kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı.:ARTABEL
Gün çiçeği,günebakan,gündöndü.:AYÇİÇEĞİ
Gün doğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. : SABA
Gün. : RUZ
Gün.:YEVM
Günah.:VEBAL
Günahtan dönme.: TÖVBE
Günahtan sakınma,züht. : TAKVA
Güncel. : AKTÜEL
Güncellik.:AKTÜALİTE
Gündüz sefası. : KAHKAHA ÇİÇEĞİ
Gündüzlü.:NEHARİ
Güneş biçiminde yapılmış olan mücevher.:AFTABE
Güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum. : ALAGÜN
Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde. : KLOROFİL
Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.:AKTİNOLOJİ
Güneş ışınlarıyla bazı hastalıkların tedavisi.:HELİOTERAPİ
Güneş ışınlarıyla tedavi.:HELYOTERAPİ
Güneş odası.:SOLARYUM
Güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTE:BASİTA
Güneş sistemindeki bilinen küçük gezegenlerin büyüklük sırasına göre ikincisi. : PALLAS
Güneş sisteminin 1993’de keşfedilen onuncu gezegeni. : KARLA
Güneş sisteminin 20 km/sn’lik hızla yöneldiği sanılan ve Herkül takımyıldızında yer alan uzay noktası.:GÜNEREK
Güneş topu.:ACEM LALESİ
Güneş tutulması.:KÜSUF
Güneş.: AFİTAP
Gümüş ve altın sırma tellerle karışık dokunmuş ipekli bir kumaş türü.: DİBA
Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü.:TELKARİ
Gümüş yada başka madenleri haddeden çekip sırma yapan kimse.:SIRMAKEŞ
Gümüş’ün simgesi.:AG
Gümüşbalığının küçüğü. : AFİS : İLARYA
Gümüşe benzeyen,gümüş gibi olan.:SİMİN
Gümüşhane ilinde, dikit ve sarkıtlarıyla ünlü bir mağara . : KARACA
Gümüşhane ilinde,kayak merkezi olan bir dağ. : ZİGANA
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ile Erzincan sınırında,içinde yüzen adası da olan bir göl.:AHMEDİYE
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde antik bir kent.:SATALA
Gümüşhane’nin on km uzağında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış bir mağara.:AKÇAKALE
Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde bir şelale.:TOMARA
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde bir yayla.:ALAZ
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl. : LİMNİ
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde,tabiatı koruma parkı kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı.:ARTABEL
Gün çiçeği,günebakan,gündöndü.:AYÇİÇEĞİ
Gün doğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. : SABA
Gün. : RUZ
Gün.:YEVM
Günah.:VEBAL
Günahtan dönme.: TÖVBE
Günahtan sakınma,züht. : TAKVA
Güncel. : AKTÜEL
Güncellik.:AKTÜALİTE
Gündüz sefası. : KAHKAHA ÇİÇEĞİ
Gündüzlü.:NEHARİ
Güneş biçiminde yapılmış olan mücevher.:AFTABE
Güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum. : ALAGÜN
Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde. : KLOROFİL
Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.:AKTİNOLOJİ
Güneş ışınlarıyla bazı hastalıkların tedavisi.:HELİOTERAPİ
Güneş ışınlarıyla tedavi.:HELYOTERAPİ
Güneş odası.:SOLARYUM
Güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTE:BASİTA
Güneş sistemindeki bilinen küçük gezegenlerin büyüklük sırasına göre ikincisi. : PALLAS
Güneş sisteminin 1993’de keşfedilen onuncu gezegeni. : KARLA
Güneş sisteminin 20 km/sn’lik hızla yöneldiği sanılan ve Herkül takımyıldızında yer alan uzay noktası.:GÜNEREK
Güneş topu.:ACEM LALESİ
Güneş tutulması.:KÜSUF
Güneş.: AFİTAP
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Güneş.: AFİTAP.: ŞEMS.:HURŞİT.:HURŞİT
Güneşe en yakın olan gezegen,Merkür.:UTARİT
Güneşe uzaklık sırasında yedinci olan ve güneş çevresindeki dolaşımını 84 yılda tamamlayan gezegen.:URANÜS
Güneşin battığı yer, batı. : MAĞRİP
Güneşin doğduğu yer,doğu. : MAŞRIK
Güneşin doğduğu yerler,doğu tarafları.:MATALİ
Güneşin doğması. : TULU
Güneşin doğmasından az önceki zaman, tan, sabahın erken vakti. Tan yerinde güneş doğmadan önce beliren kızıllık. : FECİR
Güneşin her iki yanında parlak noktalar halinde beliren atmosfer ışık olayı.:PARHELİ
Güneşin yedi rengini ayrıştıran spektroskop.: TAYFBİN
Güneşin,yıldızların açısal yüksekliğini ölçmeye yarayan bir alet.:SEKSTANT
Güneşte yada hafif alevde kurutulmuş et.:KADİT
Güneşten yada yağmurdan korunmak için bir şeyin üzerine çekilen örtü.:SAYVAN
Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet.: HELYOGRAF
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi. :RAND
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yönetsel başkenti.:PRETORİA
Güney Afrika Cumhuriyetinde doğmuş veya uzun süredir orada yaşayan ve Afrikaans dili konuşan beyaz ırktan kişiler.:AFRİKANER
Güney Afrika Cumhuriyetinin plakası. : ZA
Güney Afrika ve Zimbabve’de yaşayan bir halk. : NDEBELELER
Güney Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi.:İMPAKA
Güney Afrika’da yetişen ve bazı türleri bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kömeç halinde sarı, turuncu ya da beyaz çiçekler açan çok yıllık bitki. : GAZANİA : GAZANYA
Güney Afrika’ya ilk yerleşen Hollanda asıllı kimselere verilen ad. : BOERLER
Güney Amerika ırmaklarında yaşayan tatlı su balığı. : DORADO
Güney Amerika kemiricisi: AGUTİ
Güney Amerika kıtasında bir ülke.:SURİNAM
Güney Amerika ormanlarında yaşayan bir kuş.:İBİJO
Güney Amerika ormanlarında yaşayan bir kuş.Borazan kuşu. : AGAMİ
Güney Amerika ve Asya’nın tropikal bölgelerinde yaşayan,kısa hortumlu bir hayvan.:TAPİR
Güney Amerika yerlileri arasında en yaygın dil öbeği. : ARAVAK
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kaval.:KENA
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kement.:BOLA
Güney Amerika yerlilerinin manyok bitkisinin zehrini almak için kullandıkları araç.:TİPİTİ
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : KÜRAR
Güney Amerika’da bozkırlara verilen ad.:PAMPA
Güney Amerika’da kanun yararına işler için Kızılderililerin tabi tutuldukları zorunlu çalışma.:MİTA
Güney Amerika’da Kızılderili halkın ülkelerinde toplumsal ve siyasal yaşamda belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket.:İNDİGENİSMO
Güney Amerika’da özellikle de pampalarda büyük sığır sürülerini güden çoban.:GOŞO
Güney Amerika’da sığır çobanlarına verilen ad.:GOŞO
Güney Amerika’da topraktan yapılan nefesli bir çalgı.:OKARİNA
Güney Amerika’da üretilen kaliteli bir kahve cinsi. : ARABİKA
Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement.:LASO
Güney Amerika’da yapılan bir dans.:LAMBADA
Güney Amerika’da yaşayan bir maymun cinsi.:ATELES
Güney Amerika’da yaşayan devekuşuna benzeyen bir kuş. : REA
Güney Amerika’da yaşayan bir cins papağan.:ARA
Güney Amerika’da yaşayan çok iri ve zehirsiz bir yılan. : ANAKONDA
Güney Amerika’da yaşayan iri kemirici bir hayvan.:PAKARANA
Güney Amerika’da yaşayan mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş.:AGAMİ
Güney Amerika’da yaşayan uzun kuyruklu bir tukan türü. : ARAKARİ
Güney Amerika’da yaşayan ve keseliler üst takımının bir familyasını oluşturan 66 memeli türünün ortak adı.:OPOSSUM
Güney Amerika’da yaşayan ve Patagonya Tavşanı da denilen kemirgen hayvan.:MARA
Güney Amerika’da yaşayan ve tepeli tavuk da denilen bir kuş.: HOAZİN
Güneşe en yakın olan gezegen,Merkür.:UTARİT
Güneşe uzaklık sırasında yedinci olan ve güneş çevresindeki dolaşımını 84 yılda tamamlayan gezegen.:URANÜS
Güneşin battığı yer, batı. : MAĞRİP
Güneşin doğduğu yer,doğu. : MAŞRIK
Güneşin doğduğu yerler,doğu tarafları.:MATALİ
Güneşin doğması. : TULU
Güneşin doğmasından az önceki zaman, tan, sabahın erken vakti. Tan yerinde güneş doğmadan önce beliren kızıllık. : FECİR
Güneşin her iki yanında parlak noktalar halinde beliren atmosfer ışık olayı.:PARHELİ
Güneşin yedi rengini ayrıştıran spektroskop.: TAYFBİN
Güneşin,yıldızların açısal yüksekliğini ölçmeye yarayan bir alet.:SEKSTANT
Güneşte yada hafif alevde kurutulmuş et.:KADİT
Güneşten yada yağmurdan korunmak için bir şeyin üzerine çekilen örtü.:SAYVAN
Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet.: HELYOGRAF
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi. :RAND
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yönetsel başkenti.:PRETORİA
Güney Afrika Cumhuriyetinde doğmuş veya uzun süredir orada yaşayan ve Afrikaans dili konuşan beyaz ırktan kişiler.:AFRİKANER
Güney Afrika Cumhuriyetinin plakası. : ZA
Güney Afrika ve Zimbabve’de yaşayan bir halk. : NDEBELELER
Güney Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi.:İMPAKA
Güney Afrika’da yetişen ve bazı türleri bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kömeç halinde sarı, turuncu ya da beyaz çiçekler açan çok yıllık bitki. : GAZANİA : GAZANYA
Güney Afrika’ya ilk yerleşen Hollanda asıllı kimselere verilen ad. : BOERLER
Güney Amerika ırmaklarında yaşayan tatlı su balığı. : DORADO
Güney Amerika kemiricisi: AGUTİ
Güney Amerika kıtasında bir ülke.:SURİNAM
Güney Amerika ormanlarında yaşayan bir kuş.:İBİJO
Güney Amerika ormanlarında yaşayan bir kuş.Borazan kuşu. : AGAMİ
Güney Amerika ve Asya’nın tropikal bölgelerinde yaşayan,kısa hortumlu bir hayvan.:TAPİR
Güney Amerika yerlileri arasında en yaygın dil öbeği. : ARAVAK
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kaval.:KENA
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kement.:BOLA
Güney Amerika yerlilerinin manyok bitkisinin zehrini almak için kullandıkları araç.:TİPİTİ
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : KÜRAR
Güney Amerika’da bozkırlara verilen ad.:PAMPA
Güney Amerika’da kanun yararına işler için Kızılderililerin tabi tutuldukları zorunlu çalışma.:MİTA
Güney Amerika’da Kızılderili halkın ülkelerinde toplumsal ve siyasal yaşamda belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket.:İNDİGENİSMO
Güney Amerika’da özellikle de pampalarda büyük sığır sürülerini güden çoban.:GOŞO
Güney Amerika’da sığır çobanlarına verilen ad.:GOŞO
Güney Amerika’da topraktan yapılan nefesli bir çalgı.:OKARİNA
Güney Amerika’da üretilen kaliteli bir kahve cinsi. : ARABİKA
Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement.:LASO
Güney Amerika’da yapılan bir dans.:LAMBADA
Güney Amerika’da yaşayan bir maymun cinsi.:ATELES
Güney Amerika’da yaşayan devekuşuna benzeyen bir kuş. : REA
Güney Amerika’da yaşayan bir cins papağan.:ARA
Güney Amerika’da yaşayan çok iri ve zehirsiz bir yılan. : ANAKONDA
Güney Amerika’da yaşayan iri kemirici bir hayvan.:PAKARANA
Güney Amerika’da yaşayan mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş.:AGAMİ
Güney Amerika’da yaşayan uzun kuyruklu bir tukan türü. : ARAKARİ
Güney Amerika’da yaşayan ve keseliler üst takımının bir familyasını oluşturan 66 memeli türünün ortak adı.:OPOSSUM
Güney Amerika’da yaşayan ve Patagonya Tavşanı da denilen kemirgen hayvan.:MARA
Güney Amerika’da yaşayan ve tepeli tavuk da denilen bir kuş.: HOAZİN
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Güney Amerika’da yaşayan ve zehirli yılanları yiyerek beslenen zehirsiz büyük su yılanı.:MUSURANA
Güney Amerika’da yaşayan yırtıcı bir kuş.:KARAKARA
Güney Amerika’da yaşayan,dünyanın en büyük tatlı su balıklarından biri.:ARAPAYMA
Güney Amerika’da yaşayan,tukan ailesinden,rengarenk tüylü bir kuş.:ARASARİ
Güney Amerika’da yetişen bir kaktüsten elde edilen ve ejder meyvesi de denilen bir meyve.: PİTAHAYA
Güney Amerika’da yetişen kusturucu bir bitki.:İPEKA
Güney Amerika’da yetişen ve bu kıtadaki bir ülkeye adını veren ağaç. : BREZİL
Güney Amerika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç.:KUALİ
Güney Amerika’da yünü için yetiştirilen evcil alpaka türü. : PAKO
Güney Amerika’daki bozkırlara verilen ad.:PAMPA
Güney Amerika’daki dağ sırası. : AND
Güney Amerika’daki Titicaca gölünde yaşayan yerli bir halk.:URULAR
Güney Amerika’nın ikinci büyük gölü. : TİTİCACA : TİTİKAKA
Güney Amerika’nın nemli ormanlarında yaşayan kemirici bir hayvan. : AGUTİ
Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş. : HOAZİN:TEPELİ TAVUK
Güney Amerika’nın tatlı sularında yaşayan arapayma balığına verilen bir başka ad.:BİRARUCO
Güney Amerika’nın tropikal bölgelerinde yetişen,armut büyüklüğünde ve lezzetli bir meyve.:ÇERİMOYA
Güney Amerika’ya özgü,tavşanı andıran iki memeli türünün ortak adı.:MARA
Güney Anadolu’da bir dağ. : AMANOS
Güney Anadolu’da yabani olarak yetişen,kırmızı çiçekli otsu bir bitki.:NAKIL
Güney Anadolu’da yaşayan Türkmenler arsında yaygın telli bir çalgı. : IRIZVA:KARADÜZEN
Güney Anadolu’da yaşayan ve halk edebiyatı şiir türlerinden birine adını vermiş olan Türkmen boyu. :VARSAKLAR
Güney Anadolu’da yetişen ve patatese benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan bir bitki.:GÖLEVEZ
Güney Anadolu’da yetişen,patatese ve yer elmasına benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan otsu bir bitki.:KOLAKAS
Güney Anadolu’daki konar göçer Türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. : ALADORLAR:ALADORLAK
Güney Anadolu’ya özgü,cevizli bir hamur tatlısı.:KEREBİÇ
Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizinde yaz ve kış mevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgar.:MUSON
Güney Asya’da Hindu erkeklerinin geleneksel giysisi.:DHOTİ
Güney Ege ve Akdeniz kıyısı bölgelerimizde Çipura balığına verilen ad. :ALYANAK
Güney kutbunda yaşayan bir kuş.:PENGUEN
Güney ve Güneydoğu Anadolu da halk arasında domatese verilen ad. : BANADURA
Güney ve Orta Amerika’da yaşayan,postu benekli ve iri gövdeli bir hayvan.:JAGUAR
Güney yarımkürede bulunan parlak yıldız,Yıldırak.: SÜHEYL
Güney, güney rüzgarı, kaba yel. : LODOS
Güneydoğu Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org. : HEN
Güneydoğu Anadolu,Kerkük gibi bölgelerde ezgiyle söylenen cinaslı manilere verilen ad.:HOYRAT
Güneydoğu Anadolu’da antik kent.:ZEUGMA
Güneydoğu Anadolu’da bir akarsu.:SACUR
Güneydoğu Anadolu’da çitlembik ağacına ve bu ağaçtan elde edilerek sabun yapımında kullanılan yağa verilen ad.:BITTIM
Güneydoğu Anadolu’da daha çok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkları bir tür dövme. : DAK
Güneydoğu Anadolu’da konar göçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. : ZOMA
Güney Amerika’da yaşayan yırtıcı bir kuş.:KARAKARA
Güney Amerika’da yaşayan,dünyanın en büyük tatlı su balıklarından biri.:ARAPAYMA
Güney Amerika’da yaşayan,tukan ailesinden,rengarenk tüylü bir kuş.:ARASARİ
Güney Amerika’da yetişen bir kaktüsten elde edilen ve ejder meyvesi de denilen bir meyve.: PİTAHAYA
Güney Amerika’da yetişen kusturucu bir bitki.:İPEKA
Güney Amerika’da yetişen ve bu kıtadaki bir ülkeye adını veren ağaç. : BREZİL
Güney Amerika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç.:KUALİ
Güney Amerika’da yünü için yetiştirilen evcil alpaka türü. : PAKO
Güney Amerika’daki bozkırlara verilen ad.:PAMPA
Güney Amerika’daki dağ sırası. : AND
Güney Amerika’daki Titicaca gölünde yaşayan yerli bir halk.:URULAR
Güney Amerika’nın ikinci büyük gölü. : TİTİCACA : TİTİKAKA
Güney Amerika’nın nemli ormanlarında yaşayan kemirici bir hayvan. : AGUTİ
Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş. : HOAZİN:TEPELİ TAVUK
Güney Amerika’nın tatlı sularında yaşayan arapayma balığına verilen bir başka ad.:BİRARUCO
Güney Amerika’nın tropikal bölgelerinde yetişen,armut büyüklüğünde ve lezzetli bir meyve.:ÇERİMOYA
Güney Amerika’ya özgü,tavşanı andıran iki memeli türünün ortak adı.:MARA
Güney Anadolu’da bir dağ. : AMANOS
Güney Anadolu’da yabani olarak yetişen,kırmızı çiçekli otsu bir bitki.:NAKIL
Güney Anadolu’da yaşayan Türkmenler arsında yaygın telli bir çalgı. : IRIZVA:KARADÜZEN
Güney Anadolu’da yaşayan ve halk edebiyatı şiir türlerinden birine adını vermiş olan Türkmen boyu. :VARSAKLAR
Güney Anadolu’da yetişen ve patatese benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan bir bitki.:GÖLEVEZ
Güney Anadolu’da yetişen,patatese ve yer elmasına benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan otsu bir bitki.:KOLAKAS
Güney Anadolu’daki konar göçer Türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. : ALADORLAR:ALADORLAK
Güney Anadolu’ya özgü,cevizli bir hamur tatlısı.:KEREBİÇ
Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizinde yaz ve kış mevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgar.:MUSON
Güney Asya’da Hindu erkeklerinin geleneksel giysisi.:DHOTİ
Güney Ege ve Akdeniz kıyısı bölgelerimizde Çipura balığına verilen ad. :ALYANAK
Güney kutbunda yaşayan bir kuş.:PENGUEN
Güney ve Güneydoğu Anadolu da halk arasında domatese verilen ad. : BANADURA
Güney ve Orta Amerika’da yaşayan,postu benekli ve iri gövdeli bir hayvan.:JAGUAR
Güney yarımkürede bulunan parlak yıldız,Yıldırak.: SÜHEYL
Güney, güney rüzgarı, kaba yel. : LODOS
Güneydoğu Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org. : HEN
Güneydoğu Anadolu,Kerkük gibi bölgelerde ezgiyle söylenen cinaslı manilere verilen ad.:HOYRAT
Güneydoğu Anadolu’da antik kent.:ZEUGMA
Güneydoğu Anadolu’da bir akarsu.:SACUR
Güneydoğu Anadolu’da çitlembik ağacına ve bu ağaçtan elde edilerek sabun yapımında kullanılan yağa verilen ad.:BITTIM
Güneydoğu Anadolu’da daha çok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkları bir tür dövme. : DAK
Güneydoğu Anadolu’da konar göçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. : ZOMA
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:51 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Güneydoğu Anadolu’da tahtadan yapılan ve rahle de denilen alçak oturak.:KÜRSÜ
Güneydoğu Anadolu’da ve Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani. : HOYRAT
Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen yerli koyun ırkı. : İVESİ
Güneydoğu Anadolu’da zikir ayinlerinde kullanılan büyük tef.:DARABANA
Güneydoğu Anadolu’nun bazı yörelerinde yetiştirilen bir koyun cinsi.:KARAKAS
Güneydoğu Anadolu’ya özgü acı kahve. : MIRRA
Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tür yoğurt çorbası.:LEBENİ
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,çekilmiş mercimek,bulgur ve soğanla yapılan bir yemek.:KÖLÜKAŞI
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,et ve bulgurla hazırlanan bir tür köfte.:KİTEL
Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin simgesi. : ASEAN
Güneydoğu Asya ülkelerinde tapınılan kutsal ruh.:NAT
Güneydoğu Asya ve Endonezya’da yaşayan zehirli bir yılan türü.:PAMA
Güneydoğu Asya’da bir ırmak. : İRAVADİ
Güneydoğu Asya’da kullanılan bir tür org.:HEN
Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun.:MAKAK
Güneydoğu Asya’da yaşayan yabani öküz. : BANTENG
Güneydoğu Asya’da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir cins kamış.:RATAN
Güneydoğu Asya’da yetişen ve zeytine benzer meyveleri olan bir palmiye.:AREKA
Güneydoğu Asya’da yetişen,meşeye benzer bir ağaç.:KAOY
Güneydoğu Asya’da,Assam’dan Vietnam’a kadar,bataklıklarda sürüler halinde yaşayan geyik.:TAMENG
Güneydoğu Asya’nın bataklık ormanlarında yaşayan bir kedi cinsi.:TARAY
Güneydoğudan esen yel,akça yel.:KEŞİŞLEME
Güneydoğudan esen yel.:AKÇAYEL
Gün-gece eşitliği : EKİNOKS
Günlük ihtiyacını karşılamak üzere bir hayvana verilen yem miktarı.:RASYON
Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk.:EFEMERA
Günübirlik yaşayan.:BOHEM
Günümüz donanmalarında personel ve yük taşımada kullanılan büyük filika.:İŞKAMPAVİYA
Günümüzde Hatay ve Gaziantep yörelerinde görülen,geleneksel Türk güreşlerinden biri.:ABA
Günümüzde internet bağlantısı için en çok kullanılan bağlantı tekniği.:ADSL
Günümüzde kullanılmakta olan takvim türünün adı.:GREGORYEN
Günümüzde yaklaşık olarak Konya ve Karaman illerinin güneybatı,Antalya’nın ise kuzeydoğu kesimlerini kapsayan bölgenin antik dönemlerdeki adı.:İSAURYA
Gür erkek sesi.:DAVUDİ
Gürcistan müziğine özgü bir tür kaval.:SALAMURİ
Gürcistan’da bir kent. : GORİ
Gürcistan’da bulunan dünyanın en derin mağarası.:KRUBERA
Gürcistan’ın başkenti. : TİFLİS
Gürcistan’ın güneybatı ucunda özerk bir cumhuriyet. : ACARİSTAN
Gürcistan’ın güneybatısında özerk bir cumhuriyet.:ACARİSTAN
Güneydoğu Anadolu’da ve Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani. : HOYRAT
Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen yerli koyun ırkı. : İVESİ
Güneydoğu Anadolu’da zikir ayinlerinde kullanılan büyük tef.:DARABANA
Güneydoğu Anadolu’nun bazı yörelerinde yetiştirilen bir koyun cinsi.:KARAKAS
Güneydoğu Anadolu’ya özgü acı kahve. : MIRRA
Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tür yoğurt çorbası.:LEBENİ
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,çekilmiş mercimek,bulgur ve soğanla yapılan bir yemek.:KÖLÜKAŞI
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,et ve bulgurla hazırlanan bir tür köfte.:KİTEL
Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin simgesi. : ASEAN
Güneydoğu Asya ülkelerinde tapınılan kutsal ruh.:NAT
Güneydoğu Asya ve Endonezya’da yaşayan zehirli bir yılan türü.:PAMA
Güneydoğu Asya’da bir ırmak. : İRAVADİ
Güneydoğu Asya’da kullanılan bir tür org.:HEN
Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun.:MAKAK
Güneydoğu Asya’da yaşayan yabani öküz. : BANTENG
Güneydoğu Asya’da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir cins kamış.:RATAN
Güneydoğu Asya’da yetişen ve zeytine benzer meyveleri olan bir palmiye.:AREKA
Güneydoğu Asya’da yetişen,meşeye benzer bir ağaç.:KAOY
Güneydoğu Asya’da,Assam’dan Vietnam’a kadar,bataklıklarda sürüler halinde yaşayan geyik.:TAMENG
Güneydoğu Asya’nın bataklık ormanlarında yaşayan bir kedi cinsi.:TARAY
Güneydoğudan esen yel,akça yel.:KEŞİŞLEME
Güneydoğudan esen yel.:AKÇAYEL
Gün-gece eşitliği : EKİNOKS
Günlük ihtiyacını karşılamak üzere bir hayvana verilen yem miktarı.:RASYON
Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk.:EFEMERA
Günübirlik yaşayan.:BOHEM
Günümüz donanmalarında personel ve yük taşımada kullanılan büyük filika.:İŞKAMPAVİYA
Günümüzde Hatay ve Gaziantep yörelerinde görülen,geleneksel Türk güreşlerinden biri.:ABA
Günümüzde internet bağlantısı için en çok kullanılan bağlantı tekniği.:ADSL
Günümüzde kullanılmakta olan takvim türünün adı.:GREGORYEN
Günümüzde yaklaşık olarak Konya ve Karaman illerinin güneybatı,Antalya’nın ise kuzeydoğu kesimlerini kapsayan bölgenin antik dönemlerdeki adı.:İSAURYA
Gür erkek sesi.:DAVUDİ
Gürcistan müziğine özgü bir tür kaval.:SALAMURİ
Gürcistan’da bir kent. : GORİ
Gürcistan’da bulunan dünyanın en derin mağarası.:KRUBERA
Gürcistan’ın başkenti. : TİFLİS
Gürcistan’ın güneybatı ucunda özerk bir cumhuriyet. : ACARİSTAN
Gürcistan’ın güneybatısında özerk bir cumhuriyet.:ACARİSTAN
En son Admin tarafından Paz Şub. 28, 2010 12:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
.
Gürcistan’ın para birimi.:LARİ
Gürcistan’ın plaka imi.:GE
Gürcü kökenli bir halk.:İMER
Gürcü müziğine özgü bir tür kaval.:SALAMURİ
Güreş boğası yetiştiren kimse.:GANADERO
Güreş için yetiştirilmiş erkek deve.:TÜLÜ
Güreş meydanı,karşılaşma yapılacak yer.:MASRA
Güreşçinin,hasmını altına alıp bir elini önden ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi.:KÜNDE
Güreşler için boğa yetiştiren kimse.:GANADERO
Güreşte bir oyun. : KLE – KRAVAT – KAFAKOL - KELEBEK – KÜNDE:SALTO
Güreşte bir oyun.: KURTKAPANI.:DALMA:ÇİPE:ELENSE
Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu.:KEPÇE
Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu.:BOYUNDURUK
Güreşte pehlivanları tanıtan kimse. : CAZGIR
Gürgengillerden kerestelik bir ağaç. : HUŞ
Gürgengillerden,kerestelik bir ağaç cinsi.:HUŞ
Gürgengillerin,kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü.:AKAĞAÇ
Gürültü patırtı.:TARRAKA
Gürültü, patırtı, telaş, karmakarışık durum.: DAĞDAĞA
Gürültü,bağrışma.:VELVELE
Gürültü,kavga.:ARBEDE
Gürültü,patırtı,kavga.:HENGAME
Güven mektubu.:İTİMATNAME
Güven mektubunu sunduğu devlet tarafından memnuniyetle karşılanan diplomasi temsilcisi için kullanılan terim.:PERSONAGRATA
Güvence. : İNANCA
Güvenilir bir yere sığınma. İLTİCA
Güvenliği sağlamakla görevli kişilerin içinde bulunduğu konut. : KARAKOL
Güvenlik içinde olma. : AMAN
Güvercin büyüklüğünde bir kuş.:KEKLİK
Güvercin büyüklüğünde eti için avlanan kırmızı gagalı bir kuş türü.:KEKLİK
Güvercin cinsinden bir av kuşu.:FALAK
Güvercin kanadı. : CENAHI KEBUTER
Güvercin. : KEBUTER
Güvercinle yollanan mektup.:BİTAKA
Güvercinler takımından,güvercinden küçük,boz,gri renkli bir kuş türü.:KUMRU
Güvercinlerden,korularda yaşayan,eti için avlanan bir kuş.:ÜVEYİK
Güverte döşemesinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık.:SOKRA
Güverte korkuluğu.:PARAPET
Güverte locasının altındaki demir kol. : KASTANYOLA
Güvez renkte,dayanıklı bir üzüm cinsi.:ALGEMRE
Güzel avrat otu.:BELLADONNA
Güzel avrat otundan çıkarılıp hekimlikte kullanılan zehirli bir ilaç.:ATROPİN
Güzel avrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde. : ATROPİN
Güzel bir manzara görmesi için yerden yükseltilerek inşa edilen yapı.:BELVEDERE
Güzel çiçekler açan bir süs bitkisi. : ŞAKAYIK
Güzel çiçekli bir süs bitkisi. : KANA
Güzel çiçekli vanilya,orkide,Venüs çarığı gibi bitkileri kapsayan bir familya.:SALEPGİLLER
Güzel el yazısı yazan sanatçı.:HATTAT
Güzel huy.:HASLET
Güzel kadın.:HASNA:ECE
Güzel kadınlardan korkma.:VENÜSTRAFOBİ
Güzel koku. : RAYİHA : ITIR.:ARF.:NÜKHET
Güzel kokular ve baharat gibi şeyler satan kimse.:AKTAR
Güzel kokular.:ITRİYAT
Güzel kokulu bazı maddelere verilen ortak ad.:AMBER
Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık.:FUL
Güzel kokulu bir tür küçük kavun.:ŞAMAMA
Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki.:HANIMELİ
Güzel kokulu yaprakları yemeklere konulan nane ve yaban kekiğinin ortak adı.:BARSAMA
Güzel kokulu,değişik renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi.: ŞEBBOY
Güzel kokulu,sarı renkte,uzunca bir kavun türü.:TOPATAN
Güzel kokulu,yaprakları yemeklere konulan,nane ve yaban kekiğinin ortak adı. : BARSAMA
Güzel kokulu.:ITRİ
Güzel konuşma yeteneği. : NATIKA
Güzel ötüşlü bir kuş.Flurcun.:YELVE
Güzel renkli bir akvaryum balığı.:TETRA
Güzel sanatlar evi.:DARÜLBEDAYİ
Güzel sanatlarda bir resim,bir desen yada alçak kabartmada,bazı nesne ve figür boyutlarının,perspektif etkisiyle kısalması.:RAKURSİ
Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan. : ARKAİK
Güzel sanatlarda,çıplak çocuk yada küçük aşk tanrısı figürü.:PUTTO
Güzel sanatlarda,Hazreti İsa çarmıha gerildiği sırada Meryem’in üzüntüsünü işleyen yapıtlara verilen ad.:MATERDOLOROSA
Güzel ses çıkaran güvercin. : DEMKEŞ
Güzel sesli ötücü bir kuş. : İSKETE
Güzel sevgili.:NİGAR
Güzel söz söyleme,hitabet sanatı.: RETORİK
Güzel söz söyleyen,konuşkan.: DİLBAZ
Güzel ve faydalı şeyler.:BEDAYİ
Güzel ve inandırıcı konuşma.:CERBEZE
Güzel yazma yada söyleme yeteneği.:SELİKA
Güzel yüz.: DİDAR
Güzel,hoş (kadın). : RANA
Güzel,hoş,nefis.: OFLAZ
Güzel,ince,zarif kadın.Ceylan.: AHU
Güzel,iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük : HASNA
Güzel,sevimli insan.:GÖKÇEK
Güzel,şirin.:MELİH:NİK
Güzel.:VESİM
Güzelavratotundan çıkarılan zehirli bir ilaç.:ATROPİN
Güzeli en üstün tutan ve en yüce değer sayan kişi. : ESTET
Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. Güzelduyu. : ESTETİK
Güzellik ya da sağlık amacıyla kullanılan esnek iç giysisi. : KORSE Gama ışınları yayan radyoaktif bir izotopun organizma içindeki yolunu izlemek temeline dayanan teşhis yöntemi.:SİNTİGRAFİ
Güzellik,cazibe.:AN
Güzellik.: BEHÇET.:HÜSN
Güzellikle ilgili.:HÜSNİ
Güzün ekilen kılçıksız buğday cinsi.:ZERİN
Gürcistan’ın plaka imi.:GE
Gürcü kökenli bir halk.:İMER
Gürcü müziğine özgü bir tür kaval.:SALAMURİ
Güreş boğası yetiştiren kimse.:GANADERO
Güreş için yetiştirilmiş erkek deve.:TÜLÜ
Güreş meydanı,karşılaşma yapılacak yer.:MASRA
Güreşçinin,hasmını altına alıp bir elini önden ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi.:KÜNDE
Güreşler için boğa yetiştiren kimse.:GANADERO
Güreşte bir oyun. : KLE – KRAVAT – KAFAKOL - KELEBEK – KÜNDE:SALTO
Güreşte bir oyun.: KURTKAPANI.:DALMA:ÇİPE:ELENSE
Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu.:KEPÇE
Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu.:BOYUNDURUK
Güreşte pehlivanları tanıtan kimse. : CAZGIR
Gürgengillerden kerestelik bir ağaç. : HUŞ
Gürgengillerden,kerestelik bir ağaç cinsi.:HUŞ
Gürgengillerin,kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü.:AKAĞAÇ
Gürültü patırtı.:TARRAKA
Gürültü, patırtı, telaş, karmakarışık durum.: DAĞDAĞA
Gürültü,bağrışma.:VELVELE
Gürültü,kavga.:ARBEDE
Gürültü,patırtı,kavga.:HENGAME
Güven mektubu.:İTİMATNAME
Güven mektubunu sunduğu devlet tarafından memnuniyetle karşılanan diplomasi temsilcisi için kullanılan terim.:PERSONAGRATA
Güvence. : İNANCA
Güvenilir bir yere sığınma. İLTİCA
Güvenliği sağlamakla görevli kişilerin içinde bulunduğu konut. : KARAKOL
Güvenlik içinde olma. : AMAN
Güvercin büyüklüğünde bir kuş.:KEKLİK
Güvercin büyüklüğünde eti için avlanan kırmızı gagalı bir kuş türü.:KEKLİK
Güvercin cinsinden bir av kuşu.:FALAK
Güvercin kanadı. : CENAHI KEBUTER
Güvercin. : KEBUTER
Güvercinle yollanan mektup.:BİTAKA
Güvercinler takımından,güvercinden küçük,boz,gri renkli bir kuş türü.:KUMRU
Güvercinlerden,korularda yaşayan,eti için avlanan bir kuş.:ÜVEYİK
Güverte döşemesinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık.:SOKRA
Güverte korkuluğu.:PARAPET
Güverte locasının altındaki demir kol. : KASTANYOLA
Güvez renkte,dayanıklı bir üzüm cinsi.:ALGEMRE
Güzel avrat otu.:BELLADONNA
Güzel avrat otundan çıkarılıp hekimlikte kullanılan zehirli bir ilaç.:ATROPİN
Güzel avrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde. : ATROPİN
Güzel bir manzara görmesi için yerden yükseltilerek inşa edilen yapı.:BELVEDERE
Güzel çiçekler açan bir süs bitkisi. : ŞAKAYIK
Güzel çiçekli bir süs bitkisi. : KANA
Güzel çiçekli vanilya,orkide,Venüs çarığı gibi bitkileri kapsayan bir familya.:SALEPGİLLER
Güzel el yazısı yazan sanatçı.:HATTAT
Güzel huy.:HASLET
Güzel kadın.:HASNA:ECE
Güzel kadınlardan korkma.:VENÜSTRAFOBİ
Güzel koku. : RAYİHA : ITIR.:ARF.:NÜKHET
Güzel kokular ve baharat gibi şeyler satan kimse.:AKTAR
Güzel kokular.:ITRİYAT
Güzel kokulu bazı maddelere verilen ortak ad.:AMBER
Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık.:FUL
Güzel kokulu bir tür küçük kavun.:ŞAMAMA
Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki.:HANIMELİ
Güzel kokulu yaprakları yemeklere konulan nane ve yaban kekiğinin ortak adı.:BARSAMA
Güzel kokulu,değişik renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi.: ŞEBBOY
Güzel kokulu,sarı renkte,uzunca bir kavun türü.:TOPATAN
Güzel kokulu,yaprakları yemeklere konulan,nane ve yaban kekiğinin ortak adı. : BARSAMA
Güzel kokulu.:ITRİ
Güzel konuşma yeteneği. : NATIKA
Güzel ötüşlü bir kuş.Flurcun.:YELVE
Güzel renkli bir akvaryum balığı.:TETRA
Güzel sanatlar evi.:DARÜLBEDAYİ
Güzel sanatlarda bir resim,bir desen yada alçak kabartmada,bazı nesne ve figür boyutlarının,perspektif etkisiyle kısalması.:RAKURSİ
Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan. : ARKAİK
Güzel sanatlarda,çıplak çocuk yada küçük aşk tanrısı figürü.:PUTTO
Güzel sanatlarda,Hazreti İsa çarmıha gerildiği sırada Meryem’in üzüntüsünü işleyen yapıtlara verilen ad.:MATERDOLOROSA
Güzel ses çıkaran güvercin. : DEMKEŞ
Güzel sesli ötücü bir kuş. : İSKETE
Güzel sevgili.:NİGAR
Güzel söz söyleme,hitabet sanatı.: RETORİK
Güzel söz söyleyen,konuşkan.: DİLBAZ
Güzel ve faydalı şeyler.:BEDAYİ
Güzel ve inandırıcı konuşma.:CERBEZE
Güzel yazma yada söyleme yeteneği.:SELİKA
Güzel yüz.: DİDAR
Güzel,hoş (kadın). : RANA
Güzel,hoş,nefis.: OFLAZ
Güzel,ince,zarif kadın.Ceylan.: AHU
Güzel,iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük : HASNA
Güzel,sevimli insan.:GÖKÇEK
Güzel,şirin.:MELİH:NİK
Güzel.:VESİM
Güzelavratotundan çıkarılan zehirli bir ilaç.:ATROPİN
Güzeli en üstün tutan ve en yüce değer sayan kişi. : ESTET
Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. Güzelduyu. : ESTETİK
Güzellik ya da sağlık amacıyla kullanılan esnek iç giysisi. : KORSE Gama ışınları yayan radyoaktif bir izotopun organizma içindeki yolunu izlemek temeline dayanan teşhis yöntemi.:SİNTİGRAFİ
Güzellik,cazibe.:AN
Güzellik.: BEHÇET.:HÜSN
Güzellikle ilgili.:HÜSNİ
Güzün ekilen kılçıksız buğday cinsi.:ZERİN
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: BİR YUDUM İNSAN :: TÜRK DİLİ :: GÜZEL TÜRKÇEMİZ
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz