ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Küreselleşme 'Ulusun Babasını' Dahi Siliyor'

Aşağa gitmek

Küreselleşme 'Ulusun Babasını' Dahi Siliyor' Empty Küreselleşme 'Ulusun Babasını' Dahi Siliyor'

Mesaj  Eray ÖNELÇİN Cuma Ocak 08, 2010 1:30 pm

Nilgün Cerrahoğlu
nilgun@cumhuriyet.com.tr

Küreselleşmenin Hindistan'da, her şeyden önce "rakamlar" olduğunu öğrendim.
Hindistan malum, devasa bir ülke. Nüfusu 1 milyar 200 milyon civarında.
Bu bir milyar küsur insandan, 700milyonununtuvaleti yok ...
300 milyonun ise Hindistan'ın "yeni orta sınıfı "olduğu söyleniyor.
300 milyon ... ABD nüfusuna eşit, inanılmaz büyük bir rakam .....
Hindistan'da tsunami gibi yaşanan , küreselleşme"; "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!"hesabına, işte sadece bu "300 milyon" üzerine kurulu.
"300 milyonluk" kesim gerçekte homojen bir kitle değil.
İçinde "büyük tüketiciler", "merdiveni tırmanan yeni tüketiciler", "tüketim arzusuyla yamp tutuşan,'
merdiveni tırmanmaya hevesli öykünen alt kademeler" var ...
Sistem, her halukarda yanlız "merdivende sürekli yukanya doğru tırmanan bu 300 milyona" kilitli. ..
Sistemin çarklarını yağlayan -aslı olsun olmasırtl- bir "umut" ve "iyimserlik" deposu sayılan bu "yeni orta sınıf" oluyor.
"Ötekiler" ... "700 milyon", kimsenin umrunda değiL.
"300 milyonun lokomotif olduğu, 'büyüyen' bir ekonomide; lokomotif, hasbelkader arka vagonlan da çektiği kadar çeker ...
Her halükarda yağ halkalanyla genişleyen, büyüyen o 300 milyon bize yeter" diye düşünülüyor ...
Komşuda pişer ... "ötekilere" de bir şeyler düşer babında ...
En alttakiler hakkında, tasavvur edilen tek proje bu!

Sihirli Retorik: 'En Hızlı Büyüyen Ülkeyizl'

Hindistan'da, böyle bu acayip büyük olan rakamlar dolayısıyla; insanın gözüne sokulan ikinci gerçek, "küreselleşmenin" tabu hallee getirdiği "kaıkınma" sözcüğü ....

Hindistan'da kaldığım bir ay boyunca bu sözcüğü hiç duymadım.
"En son kendi ülkende ne zaman duydun?" 'diyecekseniz .. : .

Doğru. Türkiye'de de bu sözü nicedir duyduğumu hatırlamıyorurn. Varsa yoksa yalnız "büyüme"den söz ediliyor:
"Türkiye,dünyanın 11. büyük ekonomisi!" gibi. ..

Hindistan Türkiye'den çok daha büyük.

Dünyanın 12. büyük ekonomisi. .. oluyor.

Amma velakin ...

Kişi başına düşen GSMH'si 950 dolar ...

Nüfusun yarıya yakını hala okuma yazma bilmiyor.

Üçte ikisi günde 2 doların altında gelirle yaşıyor.

Gelir dağılımındaki devasa uçurumlar kapanacağına, büsbütün derinleşiyor ve açılıyor.

Böyle bir ülkenin gerçekleri ile yüz yüze gelince, insan, haliyle, ister istemez belleğin kuytu köşelerinde kalan "kaıkmma" sözcüğünü hatırlıyor.

Oyle ya! Ekonomiye giriş derslerinin temel düsturlarından biriydi: "Büyüme ile (okuma-yazma, hayat beklentisi...
gibi sosyal endeksler içeren) kalkmmayı birbirine kanştırmayın.

Ekonomik büyüme, kalkmma değildir!"

Fakltede bu uyarıyı hocalarımdan kaç kez duyduğumu hatırlamıyorum ...

Bu yaşamsal tespitile tekrar yüzleşmem için Hindistan'a gitmem gerekiyormuş.

Hindistan gibi bir ülkede bu can alıcı saptama hepten hasır altı edilmiş durumda.

Sihirli söylem, tılsımlı retorik şu: "Hindistan, dunyanm en büyük demokrasisidir. Ve Çin'den sonra, en hızlı büyüyen ekonomisidir"

Kulağa müzik gibi gelen bu "iyimserlik dopingi"; "umut" isteyen, "umut"a dayanan, "umut"tan beslenen, "küreselleşme ideolojisinin" darbımeseline dönüşmüş durumda.

Üretim planlanru sadece "pozitif beklentiler" üzerine kuran sistemin, çatlak seslere hiç tahammülü yok... .

Sistemin ilerigelen aktörleri, siyasi parti liderleri, yazar-çizer, entelektüeller; bu nedenle "sihirli retoriği" içselleştirmiş Hindistan'da. ,

Uluorta kimse, küreselleşme ve küreselleşmenin temel dayanaklarını artık sorgulamıyor.

Arundhati Roy gibi; dış dünyada çok bilinen, güçlü "muhaliflerin" sesi, başlı başına bir "kıta" büyüklüğündeki Hindistan'ın içlerinde duyulmuyor.

Duyulsa da kayboluyor.

Hinditstan'ın gözüme soktuğu üçüncü gerçek de bu oldu:

Böylesine köklü ve vahşi bir paradigma değişikliğinin ancak; sil baştan beyaz sayfa açmakla mümkün olabildiğini gördüm

Hindistan'da. "Asya tipi küreselleşmenin" olmazsa olmaz ön şartı demek ki, geçmişin referanslarını tümüyle
silen bir "tabula rasa" oluyor.
"Tabula rasa", öylesine geniş boyutlu ve kapsamlı ki, "Hindistan'ın önderi", "ulusun babası", "bağımsızlığın kurucusu" Gandhi'yi dahi siliyor.

Devamı hafta sonunda.
Eray ÖNELÇİN
Eray ÖNELÇİN

Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 02/11/09
Yaş : 70
Nerden : Osiris Gezegni

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz