PİNTİ HAMİD
1 sayfadaki 1 sayfası
PİNTİ HAMİD
1700′lü yıllarda Osmanlı’da yaşamış zengin biri olan Pinti Hamid, İskoç’lara taş çıkartan cimriliği ile şöhret olmuş. Öyle ki, cimrilik sözkonusu olduğunda, hemen Pinti Hamid’in ismi hatırlanırmış. Şairler bile hicivlerinde Pinti Hamid’den örnekler verirlermiş. O devirde yaşayan Süleyman Faik Efendi’nin yazdığı bir mecmuada, Pinti Hamid’le ilgi şu satırlar kayıtlı:
“Kemâl-i hısset-i denâet (alçak tabiatıyla) ile meşhur olan Pinti Hamid bir gün hasta olup, kendüye muâlece itmek (ilaç yapmak) içün bir tabib getürtmiş. Tabib geldikde, hastanun hastaluğını bildiğinden ‘peşin kendüye kırk guruş virilür ise tababet iderüm.’ deyu cevab virmek ile Pinti-i mezkûr ‘yarın gel sana cevab vireyüm.’ dimiş. Tabib gitdükde mahalle imamını çağırup sual ider ki: ‘ben vefat ider isem kaç guruş ile kaldurursun?’ İmam dahi ‘yirmi guruş ile kaldururum.’ dedikde Pinti Hamid, ‘bu suretde ölmek, tabibe baktırmakdan kârlı oluyor.’ diyerek tabibi tard eylediği menkuldür.”
*****
Latife 134:
Hasisliği ile tanınmış Pinti Hamid bir gün hastalanmış. Bir dostu hatırını sormaya gelince bir tavuk getirmiş. Pinti Hamid’in atasından kalmış ve yaşı yetmişe germiş bir aşçı cariyesi varmış. Onu çağırmış ve bu tavuğu bir çömleğe koyup kaynatmasını ve suyuna çorba yapmasını, ancak tavuğu parçalamamasını tembih etmiş. Bir nice gün böyle devam ettikten sonra cariye tavuğu Pinti Hamid’in önüne getirip, “Efendi tavuğun işi bitti ve kaynamak canına yetti, bir dahi kaynarsa dağılır gider, bari şunu yiyiver” demiş.
Hamid tavuğun bu halini işitince “Eğer bu tavuğu bir dahi kaynatırsan ve dağıtmayıp çorbasını pişirirsen, bu hastalıktan öldüğüm taktirde seni azat etmelerini vasiyet edeceğim” demiş. Cariye de, “Efendi sen sağ ol, sıhhat bul, ben o azatlıktan geçtim, hem benim yerime canın için şu tavuğu yiyip kaynatmaktan azat eyle” diye cevap vermiş. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
Latife 145:
Pinti Hamid merhum bir gün Edirne’ye gidermiş. Küçükçekmece’ye vardıkta evde karısına, mum fitilini sık sık alma, tez tükenir diye tembih etmediğini hatırlar. Acele ile dönüp eve gelir, karısına söyleyeceklerini söyler. Karısı da “Be hey koca, şu kadar şey için dönüp geldin, ayağında yemenilerine acımadın mı” diye çıkışır. Pinti Hamid “Elime aldım, yalın ayak geldim” cevabını verir. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz