ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Paul Éluard

Aşağa gitmek

Paul Éluard Empty Paul Éluard

Mesaj  Admin Cuma Ekim 15, 2010 1:00 pm

Paul Éluard
Paul Éluard, gerçek adıyla Eugène Grindel (d. 14 Aralık, 1895, St. Denis - ö. 18 Kasım, 1952, Paris), dadacı ve gerçeküstücü Fransız şair.

1912'de İsviçre, Davos'taki Clavadel sanatoryumunda verem tedavisi görürken genç bir Rus kızıyla, Helena Dmitrievna Diakonova ile tanıştı, ona Gala adını verdi. 1917 Şubat ayında evlendiler. André Breton ve Louis Aragon ile tanıştı, her ikisiyle de uzun ve siyasi görüş ayrılıklarıyla gölgelenen bir ilişki kurdu.

I. Dünya Savaşı'nda cephede görev aldı ve bu dehşetin anılarını 'Le Devoir' adlı şiir derlemesinde dile getirdi. Savaş sonrasında önce Dada hareketine, sonra da gerçeküstücü akıma aktif olarak katıldı. 1929 yılında Dali'yle tanışan Gala, Éluard'dan ayrıldı. Éluard ise 1930'da, Nusch adını vereceği Maria Benz'le tanışıp 1934 yılında evlendi. Bu arada, 1926 yılında diğer gerçeküstücülerle birlikte üye olduğu Fransa Komünist Partisi'nden 1933 yılında ihrac edildi. II. Dünya Savaşı sırasında direniş hareketinin büyük şairlerinden biri olan Eluard, 1942 yılında, içinde ünlü 'Özgürlük' şiirinin de yer aldığı 'Poésie et Vérite' adlı derlemeyi gizlice yayımladı. Fransa özgürlüğüne kavuştuktan sonra büyük şöhret kazandı. 1952 yılında bir kalp krizi sonucunda öldü.

Éluard, hem aşk hem de devrim şairi olarak 20. yüzyılın en büyük Fransız edebiyatçıları arasında gösterilir. Fransız Komünist Partisi'ne katılması sonucu gerçeküstücü hareketten kopan şair, şiirlerinde Stalin'i yüceltmiştir. Milan Kundera, anılarında, arkadaşı, Prag'lı yazar Zavis Kalandra'nın idamını Élouard'ın ayan beyan savunduğunu duyduğunda hayrete düştüğünü anlatır. 'La Vie immédiate' (1932), 'La Rose publique' (1934), 'Les yeux fertiles' (1936) ve 'Cours naturel' (1938) yapıtlarından birkaçıdır.


****
AŞIKLARA

L'amoureuse -- The Lover
Paul Éluard

I can see her through my eyelids -- there she stands
And her hair is in my hair,
Her shape is the shape of my hands,
Her colour is the colour of my eyes,
She disappears into my shadow
Like a stone does, into the sky.

Her eyes are always open
and she does not let me sleep.
Her dreams, in the full light of day
Are brighter than the sun,
And make me laugh, and cry and laugh,
And talk without having anything to say.

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Paul Éluard Empty .

Mesaj  Admin Cuma Ekim 15, 2010 1:09 pm


Paul Éluard Poetph10

SEVGİLİLER


Diz çökmüş göz kapaklarım üstüne
Saçlarım içindedir saçları
Hali var ellerimin halinden
Rengi var gözlerimin renginden
Düşmüş kuyusuna gölgemin
Fırlatılmış bir taş gibi göğe

Gözleri var açıktır her daim
Uykuyu haram ettirir bana
Ya güneşleri önüne katan
Ya o ışık delisi rüyaları
Bir güldürür bir ağlatır beni
Söyletir bilmeden ne söylediğimi








SENİ SEVİYORUM


Tanımadığım bütün kadınlar adına seviyorum seni
Yaşamadığım bütün çağlar adına seviyorum seni
Enginlerin kokusu sıcak ekmeğin kokusu adına
İlk çiçekler adına eriyen kar adına
İnsanın ürkmediği temiz kalpli hayvanlar adına
Sevmek adına seviyorum seni
Sevmediğim bütün kadınlar adına seviyorum seni

Kim yansıyor bana sen değilsen ben kendimi pek az görüyorum
Sensiz uzayıp giden bir çöl görürüm yalnız
Geçmiş ile bugün arasında
Bütün bu ölüler vardı atlayıp geçtiğim samanın üzerinde
Delemedim aynamın duvarını
Yaşamı sözcük sözcük öğrenmem gerekti bana
Unutur gibi

Benimki olmayan bilgeliğin adına seviyorum seni
Sağlık adına
Yalnız kuruntu olan her şeye karşı seviyorum seni
Zorla tutmadığım bu ölümsüz yürek adına
Sen kuşku sanıyorsun kendini oysa akılsın
Sen başımda yükselen güneşsin
Güvendiğim zaman kendime.


KİMSELER BİLEMEZ


Kimseler bilemez beni
Senin bildiğin kadar

İçinde yan yana uyuduğumuz
Gözlerin
Benim insan parıltılarıma
Dünyanın gecelerinden daha iyi bir gelecek hazırladı

İçinde uçtuğum gözlerin
Yolların gidişine
Dünyanın dışında bir anlam verdi

Bize belirtilenler
Gözlerindeki sonsuz yalnızlığımızı
Artık kendilerini sandıkları gibi değiller

Kimseler bilemez seni
Benim seni bildiğim kadar

ÖLMEMEKTEN ÖLMEK


Gözkapaklarımın üzerinde ayakta duruyor
ve saçları saçlarımın içinde
Biçimi ellerimin biçiminde
Gözlerinin rengi gözlerimin renginde
Gölgemde yitip gidiyor
Tıpkı bir taş gibi gökyüzünde
Gözleri var her zaman açık

Ve bir an olsun uyutmaz beni
Düşleri var apaydınlık
Güneşleri buharlaştıran
Güldürür, ağlatır beni ve güldürür
Konuşturur beni söylemeksizin tek bir söz

SÜREKLİ DEVİNİM


Bir kar karında
birinde bir çocuk
fırlatıp attı ruhunu
ama bilmiyordu
kapatıyor gözlerinin kapaklarını

Bir çift
bir kadın ve bir erkek yani
birinde birinde
yol boyunca yol boyunca
ikili bir çift ikiden

Soğuk ve sıcak birinde
Tam sırasıydı
Ve oldu
Şarkı söylüyordu
yassa çörek yiyor tepsi güneşte

Görüntüsü onun suda
Birinde suda birinde
bir su ırmağıydı
ıslatır su saydam beyaz
ıslak çiçek


KARARTMA


Kapılar tutulmuş neylersin
Neylersin içerde kalmışız
Yollar kesilmiş
Şehir yenilmiş neylersin
Açlıktır başlamış
Elde silah kalmamış neylersin
Neylersin karanlık da bastırmış
Sevişmezsin de neylersin

BİR KARANLIK AYNA İÇİ


Hıncahınç bir kenar mahalle
Üstünde aylar sultanı ağustos günlerinden
Kıvıl kıvıl bir hale

Namus sözümüzden bu çember
Duramaz olmuş yerinde
Öfkemizden döne döne yanar

Burası Bazilika sokağı
Bu bir okulun sokağa bakan yüzü
Kurşunlardan böyle çiçek bozuğu

Kala kala bunlar kaldı çiçekten yana
Açmış duvarları üstünde felaketin
Bulanıp insan teninin beyazlığına

Bazilika sokağının göbeğinde
Duvarlar bizden yana olmuş
Yediveren bir damga üzerlerinde

Hürriyet aşkıyla oyulmuş

ASIL ADALET


insanlarda tek sıcak kanun
üzümden şarap yapmaları
kömürden ateş yapmaları
öpücüklerden insan yapmalarıdır

insanlarda tek zorlu kanun
savaşlarda yoksulluğa karşı
kendilerini ayakta tutmaları
ölüme karşı yaşamalarıdır

insanlarda tek güzel kanun
suyu ışık yapmaları
düşü gerçek yapmaları
düşmanı kardeş yapmalarıdır

hep var olan kanunlardır bunlar
bir çocuğun tâ yüreğinden başlar
yayılır, genişler, uzar gider
tâ akla kadar


CANIMIZDAN


İsteğim yok seni sevmekten başka
Bir fırtına dolduruyor koyağı
Irmağı bir zehir

Seni yalnızlığımın boyunda yarattım
Saklanmaya yarattım bütün dünyayı
Kendimi kavramaya günleri geceleri

Görmek için yalnızca
Senin için
Tıpkı sana benzer bir dünya için düşündüğümü

Gözkapaklarınla düzen verilmiş günler geceler için.

AYDINLIK


Hiçbir vakit tam karanlık değil gece
Kendimde denemişim ben
Kulak ver dinle
Her acının sonunda
Açık bir pencere vardır.
Aydınlık bir pencere
Hayal edilecek bir şey vardır
Yerine getirilecek istek
Doyurulacak açlık
Cömert bir yürek
Uzanmış açık bir el
Canlı canli bakan gözler vardır
Bir yaşam vardır yaşam
Bölüşülmeye hazır

YAŞAYA YAŞAYA


İçine yeşil güneş atılmış uzak bir ırmakta
Oturdum bir dalgaya hiç sıkılmadan
Geceyi yıldızları kutluyordu ağaçlar

Belgin gördüm çırılçıplak gecede
Çırılçıplak gecede ne kadındı
Yüzün gösterdi bana çırılçıplak göründü
Yoksulluğun amansız kurallarından
Geçkin güzelliği daha sıkıydı

Çocukça giyimi kuşamıyla doğa
Ölmez gereçlerini kullanıyor ona karşı
Denizden mermerden tuzdan
Karşısında donuklaşıyordu köreliyordu
Göğün elmas’ı

Güzellik olup da
Kumdan köpükten alacakaranlıktan
Ama bir güzellik ki
Etten dilden yanaktan
Mevsimlerin firesi tomurcuk bir güzellik

Yitiyordu bu güzellik şöyle böyle karşılaşmalarda
Ayrıktan daha kötü birliktekileri
Ayırdım sevişenleri
Yalnızlığın türküsünü tutturdum onları kurtarmak için
Dilim dilim böldüm dudaklarını

İç-erinciyle söylenmiş bir yalanın kuruttum çiçekle
O taptaze yeşil gübreyi de
İyi uyunmamış gecelerin sabahlarını
Kurutmağa vakit buldum
Güldürdüm de ama en acılı oyuncuları

...........
Alay malay yok ortada
Açıkta her şey yanılmağa gelmez
Hiç hesapta yoktu ama öğleyin
Geceleyin iliklerime işledi soğuk
Koyulmuştum ya hani o ırmağın akışına

Yaşıyorum yeryüzü ürünleriyle
Bana düşen payı alıyorum herbirinden
Doğmak varolmak yolumu gösteren ışık
Güneyin kuzeyin kişileri
Bir çizgiye getirir çıplaklık hepinizi

Sarmaş dolaş olmuşuz biz bize
Bir kadından doğmuşuz besbelli
Bu işte çocukluğumuzda biten ot


ACININ BAŞKENTİ


Gözlerinin eğrisi dolanıyor yüreğime
Bir dans, bir dinginlik çemberi
Zamanın aylası, gece beşiği ve güvenli
Ve eğer hiçbir şey kalmadıysa aklımda yaşadığımdan
Gözlerinin her zaman görmediğindendir beni

Yaprakları günün ve pembe şarabın köpüğü
Rüzgarın sazları, kokulu gülücükler
Işık dünyasını saran kanatlar
Gökyüzü ve deniz yüklü gemiler
Gürültü avcıları ve renk kaynakları

Tanların kuluçkaya yattığında doğan kokular
Yıldızların samanı üzerinde yatan
Saflığa bağımlı gün gibi tıpkı
Dünya da bağımlıdır senin tertemiz gözlerine
Ve akar bütün kanım bakışlarında senin

YAR


Diz çökmüş göz kapaklarım üstüne;
Saçlarım içindedir saçları;
Hali var, ellerimin halinden;
Rengi var, gözlerimin renginden;
Kapılmış, koyulmuş gölgeme,
Göğe karşı bir taş gibi.

Gözleri var, açıktır, herdaim,
Uykuyu haram ettiren bana;
Ya güneşleri önüne katan,
Ya o ışık delisi rüyaları,
Güldürür ağlatır da güldürür beni,
Söyletir bilmeden ne söylediğimi.

ÖPÜŞ


Ipılık hala vücudun attığın giysilerinden
Gözlerin kapalı kımıldıyorsun
Bir şarkı gibi doğan
Belirsizce ama her yerden birden beliren

Kokulu ve hoşsun
Aşıyorsun ama kalarak yitmeden
Sınırlarını vücudunun

Geçiyorsun ötesine zamanın
Yepyeni bir kadınsın işte
Sonsuzlukta çıkan


Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz