ABRAKADABRA

Ülkenin iki ünlü siyasetçisi , karıları ile lüks bir oteldeki davette karşılıklı olarak bir masada oturmaktalar. Bir ara birisi , masadaki tatlı kaşığını cebine atar. Diğerini karısın gözünden kaçar mı ?
-Bak der, bak o kaşığı yürütü ! Sen de atsana cebine !
- Yahu hanım, iste alayım paramız mı yok ?
- Ama bunlar bak ne güzel, bana ne, bundan istiyorum!
-Git Allasen, e fotoğrafımızı bir gazeteci falan, ayıkla pirincin taşını sona!
- Koskoca siyasetçisin bunu mu halledemiyorsun be ? Altı üstü bir kaşık !
Astı mı suratını karısı ? La havle ve la kuvvet!
Uzatıyor çaktırmadan elini siyasetçi , ama eli titriyor, ve kaşık bardağa çarpınca garson hemen geliveriyor yanlarına.
-Buyurun efendim ?
-Soğuk su getir evladım, diyor.
Karısının suratı ısrarla sirke satmakta … Bizimki bir teşebbüs daha yapıyor, gene bardağa vuruyor kaşık. Hiç öyle aleni yürütmemişti ki kardeşim ! Heyecan basıyor elbet ! Hay bin kunduz!
Garson gene tepesinde !!
- Evladım suya buz getir, deyip savuşturuyor ama ter içinde de kalmış. Karısı hala sen evde görürsün gibi bir ifadede ! Birden yanıyor ampulü! Uyanıyor kafasındaki tilki!
“-Oğlum baksana ! diye sesleniyor gene çocuğa.
-“Buyurun efendim!
Biz politikacılar öyle havaya gelmedik buralara ! Bin türlü marifetimiz vardır. Bir abrakadabra numaramız var mesela, görmek ister misin?
-Aman beyefendi, teveccühünüz …
-Şu kaşığı mesela, al oradan, at cebime ! Hah! Attın mı? Git, karşıdakinin cebinden geri al şimdi !!