NAOMI WATTS

Naomi Watts Biyografi
Naomi Ellen Watts 28 Eylül 1968’te İngiltere’de dünyaya gelir. Mullholand Drive, The Ring, Kin kong ve 21 Grams adlı filmdeki Oscar aday olmuş aktristtir.
Watts’ın annesi antika satıcısı, kostüm ve set tasarımcısıdır babası ise Pink Floyd ile çalışmış ses mühendisidir. Pink Floyd’un davulcusu Nick Mason’un Inside Out adlı otobiyografisinde Naomi annesinin kucağında, babası, erkek kardeşi ve diğer Pink Floyd üyeleri ile birlikte çekilmiş resimleri bulunmaktadır. Watts’ın şu aralar fotoğrafçı olan bir erkek kardeşi vardır. Watts’ 4 yaşındayken anne ve babası ayrılırlar, 7 yaşındayken de babası ölür. Babasının ölümünün ardından anneannesinin ve dedesinin yanına Kuzey Galler’e taşınırlar.

Watts annesini pasif-agresif eğilimli ve parasız bir hippie olarak anlatır. Annesinin erkek arkadaşları sebebiyle aile bir İngiltere’ye bir Galler’e gider gelir ve sonunda 1982’de Avustralya’ya yerleşirler. Büyükannelerinin Avustralyalı olması sebebiyle oraya yerleşmeleri de kolay olur.

Sydney’de Naomi bir çok oyunculuk okuluna gider ve ilk okulundaki ilk dersinde Nicole Kidman ile tanışır ve o zamandan bu zamana en yakın arkadaşı olur. 1986 yılında Watts Japonya’ya modellik yapmaya gider. Ancak bu rüya dört ay sürer çünkü Naomi model olmak için yeterli boya sahip olmadığından genellikle reklamlarda boy gösterir bu da Naomi’nin istediği değildir, Avustralya’ya dönmekten başka çaresi kalmaz. Watts sonraları bu dönemi hayatının en kötü dönemlerinden bir olarak nitelendirir. Avustralya’ya dönünce bir dergide moda editörlüğü yapar. Sonraları bir meslektaşının ısrarıyla oyunculuğa geri döner. Watts’ın kariyeri Avustralya televizyonunda başlar. TV reklamları ve Home and Away, Brides of Christ gibi dizilerle başlar. Nicole Kidman ve Thandie Newton’ın başrolünü oynadıkları Flirting adlı filmde de rol alır. Watts A.B.D.’ye geçişi 1995 yapımlı kült film Tank Girl ile olur. Hollywood’da kaliteli filmlerde yer almak Watts için zor olur; Sleepwalkers adlı dizide Children of the Corn IV gibi B sınıfı filmlerde yer alır.

2001 yılında Watts, David Lynch’in hayli tartışılan filmi Mulholland Drive adlı filmde rola alır. 2001 Cannes Film Festivali’nde Watts karışık eleştiriler alır. Yine de o yıl Ulusal Film Eleştirmenleri, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Çıkış Yapan Oyuncu dallarında ödül alır.

Naomi Watts’ın bir sonraki filmi yarı otobiyografik Ellie Parker olur. 2002’de büyük gişe hasılatı getiren Japon korku filmi Ring’in İngilizce versiyonlu yeniden çekimi olur. Ertesi yıl Ned Kelly adlı filmde Heath Ledger, Orlando Bloom, Geoffrey Rush ile başrolü paylaşır. Le Divorce adlı filmde de Kade Hudson ile oynar. Alejandro Gonzalez Iñárritu'nun 21 Grams (Benicio del Toro ve Sean Penn ile oynar)adlı filmindeki performansıyla Oscar’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday olur.

We Don’t Live Here Anymore adlı bağımsız filmin hem yapımcılığına soyunur aynı zamanda da başrolünde yer alır. The Assasination od Richard Nixon adlı filmde yeniden Sean Penn ile başrolü paylaşır. Dustin Hoffman ve Jude Law ile oynayadığı I love Huckabees ve ardından The Ring Two gelir. Watts’ın ticari açıdan en çok başarılı olan filmi 2005 yapımlı, Yüzüklerin Efendisi’nin yönetmeni Peter Jackson’un yönettiği King Kong olur ve dünya çapında 550 milyon dolar hasılat elde eder.

Mayıs 2006’da Watts Birleşmiş Milletler HIV/AIDS için hazırlanan programın özel temsilcisi seçilir. Aralık 2006 yapımlı başka bir filmi ise The Painted Veil (Edward Norton ve Liev Schreiber ile başrolü paylaşır). Diğer filmleri ise; Inland Empire(2006), Eastern Promises, Funny Games, The International, Need, We Are All the Same(2008), Kicked, Bitten and Scratched(2009)

Watts’un özel yaşamına baktığımızda yönetmen Daniel Kirby, Stephen Hopkins ve 2008 yılında hayatını kaybeden oyuncu Heath Ledger (Ned Kelly adlı filmde birlikte rol almışlardır) ile ilişkisi olur.

Naomi Watts 2005 yılından itibaren oyuncu Liev Schreiber ile birliktedir, çiftin 2007 yılında Alexander Pete adını verdikleri bir çocukları olur.

Naomi Watts, The Painted Veil adlı filminin çekiminin ardından kendisini Budizm’e yakın hissettiğini ancak henüz tam olarak bir Budist olmadığını açıklar.

[img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img][img][/img]