ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Beynin şifa gücü

Aşağa gitmek

Beynin şifa gücü Empty Beynin şifa gücü

Mesaj  Admin Cuma Mayıs 16, 2008 1:31 am

Sizin beyin doktorlarınızın ilmi, bizim nazarımızda, deliliği meydana getiren (!) şeytanları kovmak için (!) delileri kamçılayarak kurtarmak isteyen kişiler kadar bile yoktur!

Bir takım dış ışınsal merkezlerin etkisi altında kalarak, size göre anormal davranışlar gösteren kişilere karşı uyguladıkları tedavi şekilleri nedir?.

Uyuşturucu haplar ya da iğneler veya elektro şok dedikleri beyni sarsma işi! Netice?. Çözüm!

Kanser olmuş hastaya, morfin vererek ağrısını duyurtmamaya çalışıp, sonra da “bu hastalığı geçirttik” demeleri gibi!

İdrâkı ayrı, yaşamı ayrı, düzeyi ayrı insanları anlayamadıkları için deli (!) diye niteleyerek gûya meseleye çözüm getirmeleri ve sonra da kendilerine paye vererek bununla öğünmeleri!

Oysa eski bazı bilginlerinizin, deli dediğiniz hastaları müzik ile tedaviye çalışmaları, çok daha müsbet bir yaklaşımdır meseleye! Zira burada ses dalgalarıyla beyni etkileme, uyarma veya uyuşturma mevcuttur. Neyse, zaten esas konumuz da bu değil...

Eğer insan beynine hâkim olabilirse, beynini ayarlayabilirse, programlayabilirse, suda da yürüyebilir, havada da uçar, zehiri de içip tesirsiz hâle getirebilir.

İspatı gene aranızda mevcut ama siz bunu farkedemiyorsunuz!.

-Nasıl aramızda mevcut?

-Karşısındakini hipnotize eden bir kişiyi ele alalım...

Bu hipnotizeden sonra, zehir gibi tuzlu suyu karşısındakine verip, sen limonata içiyorsun dediğinde, o kişi gerçekten limonata içiyormuşçasına o nesneyi içip bundan lezzet de almıyor mu?. Sonra da tuzlu suyu içtiğini hiç hatırlamıyor bile...

Veya daha büyük bir misâl size göre... Hipnotize edilen bir şahsın, hiç bir uyuşturucu verilmeden karnını açıp, mide veya başka bir organını ameliyat yapabiliyorlar mı?.

-Evet bunu gördük televizyonda...

-Peki o şahıs, hiç uyuşturulmadığı halde karnının bıçakla kesilmesini de seyretti ve de hiç acı duymadı değil mi?.

-Evet, öyle!

-Peki bunun nasıl gerçekleştiğini izah edebilen var mı?.

-Hayır! Hipnotize diyorlar ama havada kalan bir kelime, ne oluyor, nasıl oluyor bunu izah edebilen yok!.

-Daha ötesine gidelim istersen! Filipinlerdeki "şifacı"ları duydun herhalde... Biliyorsun neler yaptıklarını?

-Evet, gazetelerde okumuştum... Hastayı, hiç bir alet veya bıçak kullanmadan ameliyat ediyor, kan akıtmıyor, ve sonra da açtığı yeri gene eliyle kapatıyormuş. Hattâ ameliyat izi bile kalmıyormuş! Üstelik ameliyat olan hasta da bu durumu olduğu gibi seyrediyormuş!

-İşte bütün bunlar hep beyinlerin kontroluyla ve programlanmasıyla meydana gelen şeylerdir...

İnsanın madde zindanından çıkabilmesi için tek şansı beyindir!
Kendindeki güç ve kuvvetleri keşfedebilmesi için gene tek yolu, beynini kullanabilmesini öğrenmesidir.
DUA’nın zamanı” denince özellikle iki husus önemlidir;

İç şartlar...

Dış şartlar...

İç şartlar demek, içinde bulunduğumuz hâleti rûhiye demektir. Gerçekten, yürekten gelir bir biçimde; içi yana yana denilen bir şekilde DUA etmek önemlidir. Zirâ ancak böyle bir hâl, tam konsantrasyon sağlar. Beynin güçleri, ancak böylelikle tek bir noktaya, tek bir konuda yoğunlaşarak, isteğe yönelik yayın yapar.

İkinci olarak belirtilen dış şartlar ise tamamiyle ortam şartları ile alâkalıdır.

Bu dış şartların birincisi güneşin parlamaması ve hattâ ışıklarının tamamiyle kaybolmasıdır. Zîra güneş’in yaydığı kozmik ışınım büyük ölçüde beyin gücünü keser.

İkinci olarak önemli bir husus da Jüpiter ve Venüs gibi planetlerin yumuşak ve besleyici radyasyonunun beyni etkilediği saatlerdir.

Bu saatleri bulmak için gerekli hesaplama usullerini İbrahim Hakkı Erzurumî “MÂRİFETNAME” isimli eserinde bütün detayları ile izah etmektedir. Bunun için, piyasadan, içinde bu bölümün de olduğu TAM tercüme seçilmelidir. Zîrâ, bir Mars saatinde, olacak iş, münakaşaya dökülüp olmazken; bir Venüs veya Jüpiter saatinde olmayacak iş, şaşırtıcı biçimde oluşuverir de hayretler içinde kalabiliriz.

Bu sebepten dolayıdır ki, yapacağımız bir takım işleri içinde bulunduğumuz saatlerin tesirlerine göre düzenlemenin çok büyük yararları olacaktır.
Beynin çalışan kapasitesi belli çalışmalar sonunda bazı özelliklere ve kuvvetlere kavuşur!. Bu hassasiyete kavuşma neticesinde de ruhânîyetinde yükselme olur. Ve, beynindeki bu kapasitenin getirdiği özellik ile belli şeyleri görebilir, sezebilir veya belli mânevî çalışmaları yapabilir; mânevî seyahatleri gerçekleştirebilir ve hattâ mânevî bazı görevleri yapabilecek düzeye ulaşabilir.

O zaman bu kişiye belli çalışmalar, görevler yaptırılır. Gerek alıştırma düzeyinde, gerekse ihtiyaç duyulan düzeyde, üsttekiler tarafından ona belli görevler tevdi edilir.

Fakat bu kişi, Nefs terbiyesi aşamasından tam geçmediği için; yani Nefs, bilincini tam arındırıp, kendini beden kabul etme aşamasından geçemediği için, onda keşif ve fetih denen haller kesinlikle olmaz!.

Avam, "keşf"in ne olduğunu bilmediği için, cinlerden aldığı bilgileri satan kişileri, evliyadan ve "keşif" sahibi sanır!. Oysa "keşif", ancak Mutmainne mertebesinde "veli"lerde başlayan bir kemâldir.

İşte, "sen kapalı gidiyorsun, sen kapalı olarak bazı görevler yapıyorsun" denen hâl, Nefsin kendini beden kabul etme hâlinden kurtulamaması dolayısıyle, onun beyin gücünün üst düzeydekiler tarafından kullanılmasıdır.

O, kendindeki bu kuvvetin ve kullanılışın farkında değildir. Ancak, onun bu yeteneğini daha üst mertebedekiler, onun beyni vasıtasıyla kullanırlar. O kişi birtakım şeyler yapar, fakat bundan haberdar değildir.

Bundan haberdar hâle gelebilmesi ancak kendisinin, kendini beden kabul etme hâlinden kurtaracak çalışmalarla bundan kurtarabilmesiyle mümkündür.

Aksi takdirde, o kişinin beyninin devrede olan kapasitesi kuvve olarak "Mutmainne" düzeyininkine ulaşmıştır; ama Nefsi bilinci itibariyle, henüz "Levvame"de veya "Mülhime"dedir!.

Oysa önemli olan, her ikisinde de "Mutmainne"ye ulaşmasıdır. Her iki yönden de "Mutmainne" kemâlâtında bütünleşmedikçe o kişi kendi yaptığı mânevî görevlere, mânevî çalışmalara muttalî olamaz.
Beyinde yeterli analiz gücü yoksa, onu çözüp deşifre edemez!.

Edemediği sürece de o şey kapalı kalır. Kapalı kaldığı sürece de o şeyin icab ettirdiği tatbikat, fiiller görülemez.

Ve bu durumda da onu suçlamak kişinin cehâletindendir. Suçlayanın cehâletidir!

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz