bu kelimeleri duydunuz mu ?
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: TOSUN PAŞA +16 :: KOMİK YAZILAR +16
1 sayfadaki 1 sayfası
bu kelimeleri duydunuz mu ?
Depreşyon : Bir kişinin geçmişte yaşayıp atlatmayı başardığı depresyonunun nüksetmesi, depreşmesi.
Anadan Dogma: Doğuştan sahip olduğumuz değişmesi imkânsız fikir, inanç ve felsefeler bütünü. Genlerimize kazınmış güçlü inançlar. Zihinsel iskeletimizin omurgasını oluşturan genetik mirasımız. (Dogma: Doğruluğu sınanmadan benimsenen öğreti, anlayış veya felsefe.)
Bacıgard: Nişanlısı veya sözlüsüyle yalnız dışarıya çıkmasına ancak yanlarında birisi olursa izin verilen genç kıza eşlik eden, aşırı korumacı kız kardeş.
Plajtonik Aşk: Cesareti toplayıp, plajda âşık olduğu kızın yanına gidip konuşamayan gencin yaşadığı derin ve gizli sevgi.
Tüh! bebek: İki yakaları bir araya zor gelen ve çoğu zaman anne ve babalardan destek almak zorunda kalan, yeni evli çalışan çiftin istemeden yaptığı bebek. Doğum kontrol sürçmesi.
Velikopter: Sokağa çıktıklarında, çocuğundan gözünü bir kez bile ayırmayan, hâkim bir noktaya çıkarak yaptığı her şeyi, gittiği her yeri takip eden aşırı korumacı ve vesveseli anne baba tipi. Oyun parklarının demirbaş karakterleri.
İşmanlamak: Profesyonel yaşamın düzensizliği, uzun çalışma saatleri, yaş ilerledikçe yavaşlayan metabolizmaya karşın hızlanan yiyecekler (fast food), kebaplı- içkili iş yemekleri yüzünden dengeli ve sağlıklı beslenemeyen kişinin kısa süre içinde kilo alması, yağlanması.
Açresif: Aç olduğu için normalden daha agresif ve kaba davranan kimse.
Ödenazi: Arkadaşlarıyla gece pahalı bir mekânda eğlenen kimsenin, gece sonunda alkolün etkisi altındayken aşka gelip masanın hesabını tek başına ödemesi. Bir tür bütçesel intihar.
Zaptallaşmak: Neyi, neden seyrettiğini bilmeden, bir programda iki saniye bile durmadan saatlerce bir kanaldan ötekine geçtikten sonra, beynin isyan edip vitesi kendiliğinden boşa alması. Bu arada, elinizde kumanda, bardak veya sigarayla uyuyakalmanız. Bir günde on saat çalışan kişilerin sık yaşadığı bir ev hâli.
Popnografi: Aşırı derecede seks öğeleri içeren popüler müzik.
Dilozor: Dildeki gelişmelere ayak uyduramadığı için hâlâ Nuh Nebi’den kalma kelimelerle konuşup yazan kimse. En favori sözcükleri; binaenaleyh, zira, hâletiruhiye, filhakika, reisicumhur vb.
Kazmapolit: Şehir magandası. Yıllardır büyük şehirde yaşamasına rağmen, karşılaştığı yeni kültürlerden zerre kadar bir medeniyet kapmamış, yontulmamış, hödüklüğünden zırnık kaybetmemiş zararlı şahıs.
Canavaroluşçuluk: İnsan hatasının, yetersizliğinin ve tembelliğinin neden olduğu kötü durumları, uydurulan sembolik canavarlara atfederek özeleştiri yapmaktan, değişmekten ve bireysel gelişimden yırtmayı amaçlayan Şark felsefesi ve düşüncesi.
Irktica: Irk kökenli gericilik.
Aklanbaç: T.C. derin güçleriyle kalantor, hatırlı, ağır ve suçlu abiler veya ensesi yağlı hortumcuların oynadıkları saklan-aklan oyunu.
Kart topu: Gözünüze önce küçük ve sevimli miktarlarda gözüken, ama zaman içinde yuvarlana yuvarlana büyüyen, sonunda da üstünüze çığ olarak düşen kredi kartı borcu.
Donfeksiyon: İç çamaşırı üzerine uzmanlaşmış hazır giyim sektörü.
Malpazan: Bir malın sahtesini üreterek piyasaya süren kişi veya çete.
Azaptasyon: Eziyet çektiren, kişileri/kurumları zorlayan, uzun ve yorucu adaptasyon ve değişim süreci. Örnek mi? Türkiye’nin AB’ye azaptasyonu.
Eurotizm: Bazı Türklerin Avrupa ve AB’ye karşı besledikleri, arzu, şehvet ve ihtirasla yoğrulmuş sahiplenilme istekleri.
Çintifada: Çin’in son yirmi yılda başlattığı ekonomik hareketlenme, silkinme ve dünya devlerine kafa tutma mücadelesi.
Kıroselleşme: Görgüsüzlüğün, hödüklüğün tüm dünyaya yayılması, globalleşmesi.
Riskjokey: Geleceğin mesleklerinden; risk analisti.
Pijama yakalı: Mavi veya beyaz yakalıyken işini kaybedip evde oturmak zorunda kalan kimse.
Geyik fırtınası: Ofis insanlarının bir odaya tıkılıp saatler boyunca akıllarına gelen her şeyi konuştukları, hazırlık yapılmadan gelindiği için de hiçbir sonuç veya karar alınamadan biten, litrelerce çay ve kahvenin tüketildiği plansız, programsız toplantılar. İş hayatının %60’ını oluşturan akla ziyan seanslar.
Bölüm döşeği: Bir çalışanın emekli olmadan veya işten çıkarılmadan önce son günlerini geçirdiği bölüm.
Büroletarya: Ofis emekçilerinden oluşan sosyal sınıf.
Aile şirreti: Amerika’da dandik bir paralı üniversite bitirdikten sonra yurda dönüp, aile şirketinde üst düzey pozisyona geçen patronun şımarık ve huysuz kızı. Küçük hanım kimseyi takmaz. Yıllarca çalışıp kendilerini kanıtlamış yöneticileri azarlar. Ofiste terör estirir.
Spamgetti: En az on kişi birbirine pasladığı için önünüze başı sonu belli olmayan, upuzun bir liste ve karmakarışık bir yumak kıvamında gelen spam mesaj.
D-mail: Dallama mail: “Neyi, kime ve neden yazıyorum?” diye düşünmeden “Bu konu mesajı gönderdiğim herkesi ilgilendiriyor mu?” sorusunu sormadan aklına gelen her şeyi, herkese gönderen kafasız insanlardan gelen mesaj.
Çayyaş : Sabahtan akşama kadar çay içen bağımlı kimse. Türkler kahveden çok çayı severler.
Dekılte: Görgüsüz, kıro erkeğin ipek gömleğinin önünü derin açarak sergilediği kıllı ve altın kolyeli göğsü. Nedense bazı kadınlar erkekte kıllı göğsü seksi bulurlar.
Hiç çamaşırı : Varlığı ile yokluğu belli olmayan kadın iç çamaşırı.
Duşünür :Duş alırken gelen ilhamla ülke sorunları, hayatın anlamı veya benzer derin konulara kafa yoran ve özgün fikirler üreten entelektüel ve temiz kimse.
Cinekolog : "Kızım, senin içine cin girmiş" diyerek kadınların oralarını buralarını elleyen, cinsel tacizde bulunan hoca, üfürükçü, rahatsız karakter.
Kankamatik : Yolsuz kaldığınızda borç para aldığınız yakın arkadaş.
Efemdi : Davranışları ve sözleri kadınsı olacak kadar nazik, yumuşak ve ince erkek.
İçerdöver : Her akşam bir yerde içip, eve zil zurna sarhoş gelip karısını, çocuğunu döven hayırsız koca, kötü baba, zayıf karakter.
Sinirbaz : Nasıl olduğunu anlayamadığınız ve çözemediğiniz bir şekilde, sizi her defasında sinirlendirebilen özel kimse.
Hafızapping : Bir şeyi hatırlamaya çalışırken hafızanızda attığınız hızlı tur.
Lafıza kaybı : Söyleyeceğiniz sözü unutmanız.
Keldiven : Saçı olmayan erkeklerin, kafalarını soğuk hava, yağmur gibi dış etkilerden korumak için kullandıkları şapka, peruk gibi gereçler.
Markalemun : Saç şeklini ve rengini üzerindeki marka giysiye göre değiştiren, dış görünüşüne aşırı önem veren boş ve sığ insan.
Jeloğlan : Saçlarına bir kutu jöle sürmeden asla insan içine çıkmayan, görünüşüne fazlasıyla düşkün genç erkek. Derler ki uzun süreli jel kullananlar sonunda "jeltoş" olurlarmış.
Tö be or not tö be…: Uzun yıllar yasadışı faaliyetlerle uğraşan kulağı kesik şahsın hapisten çıktıktan sonra, aynı pis işlere bulaşmakla sakin ve namuslu bir hayat yaşamak arasında yapması gereken zor seçim.
Keşportacı: Sokağa tezgâh açmış uyuşturucu satıcısı.
Şenformasyon : İyi, müjdeli haber.
Tükürükçe : Konuşurken ağızlarından çok fazla tükürük saçan kişilerin ana lisanı.
Zırvana : Aptallığın en aşmış noktası. Zırvanın zirvesi ve nirvanası. Salaklığın ulaşılabilecek en üst seviyesi.
Tembesil: Çok zeki olmamasının dezavantajını çok çalışarak kapatacağına, bütün gün yan gelip yatan tembel ve akılsız öğrenci, kimse.
Tıntınager: 13-19 yaşlarında boş ve cahil genç.
Sembolig: Kimin şampiyon olacağına veya kimlerin küme düşeceğine karanlık güçlerin karar verdiği, şikenin kol gezdiği, bahis mafyasının sonuçları belirlediği, bu yüzden de maçlardaki mücadelenin, rekabetin göstermelik olmaktan öteye gidemediği futbol ligi.
Tutbolcu: Kaleci. Futbol oyununda topu elle tutma hakkına sahip olan ayrıcalıklı sporcu.
Anadan Dogma: Doğuştan sahip olduğumuz değişmesi imkânsız fikir, inanç ve felsefeler bütünü. Genlerimize kazınmış güçlü inançlar. Zihinsel iskeletimizin omurgasını oluşturan genetik mirasımız. (Dogma: Doğruluğu sınanmadan benimsenen öğreti, anlayış veya felsefe.)
Bacıgard: Nişanlısı veya sözlüsüyle yalnız dışarıya çıkmasına ancak yanlarında birisi olursa izin verilen genç kıza eşlik eden, aşırı korumacı kız kardeş.
Plajtonik Aşk: Cesareti toplayıp, plajda âşık olduğu kızın yanına gidip konuşamayan gencin yaşadığı derin ve gizli sevgi.
Tüh! bebek: İki yakaları bir araya zor gelen ve çoğu zaman anne ve babalardan destek almak zorunda kalan, yeni evli çalışan çiftin istemeden yaptığı bebek. Doğum kontrol sürçmesi.
Velikopter: Sokağa çıktıklarında, çocuğundan gözünü bir kez bile ayırmayan, hâkim bir noktaya çıkarak yaptığı her şeyi, gittiği her yeri takip eden aşırı korumacı ve vesveseli anne baba tipi. Oyun parklarının demirbaş karakterleri.
İşmanlamak: Profesyonel yaşamın düzensizliği, uzun çalışma saatleri, yaş ilerledikçe yavaşlayan metabolizmaya karşın hızlanan yiyecekler (fast food), kebaplı- içkili iş yemekleri yüzünden dengeli ve sağlıklı beslenemeyen kişinin kısa süre içinde kilo alması, yağlanması.
Açresif: Aç olduğu için normalden daha agresif ve kaba davranan kimse.
Ödenazi: Arkadaşlarıyla gece pahalı bir mekânda eğlenen kimsenin, gece sonunda alkolün etkisi altındayken aşka gelip masanın hesabını tek başına ödemesi. Bir tür bütçesel intihar.
Zaptallaşmak: Neyi, neden seyrettiğini bilmeden, bir programda iki saniye bile durmadan saatlerce bir kanaldan ötekine geçtikten sonra, beynin isyan edip vitesi kendiliğinden boşa alması. Bu arada, elinizde kumanda, bardak veya sigarayla uyuyakalmanız. Bir günde on saat çalışan kişilerin sık yaşadığı bir ev hâli.
Popnografi: Aşırı derecede seks öğeleri içeren popüler müzik.
Dilozor: Dildeki gelişmelere ayak uyduramadığı için hâlâ Nuh Nebi’den kalma kelimelerle konuşup yazan kimse. En favori sözcükleri; binaenaleyh, zira, hâletiruhiye, filhakika, reisicumhur vb.
Kazmapolit: Şehir magandası. Yıllardır büyük şehirde yaşamasına rağmen, karşılaştığı yeni kültürlerden zerre kadar bir medeniyet kapmamış, yontulmamış, hödüklüğünden zırnık kaybetmemiş zararlı şahıs.
Canavaroluşçuluk: İnsan hatasının, yetersizliğinin ve tembelliğinin neden olduğu kötü durumları, uydurulan sembolik canavarlara atfederek özeleştiri yapmaktan, değişmekten ve bireysel gelişimden yırtmayı amaçlayan Şark felsefesi ve düşüncesi.
Irktica: Irk kökenli gericilik.
Aklanbaç: T.C. derin güçleriyle kalantor, hatırlı, ağır ve suçlu abiler veya ensesi yağlı hortumcuların oynadıkları saklan-aklan oyunu.
Kart topu: Gözünüze önce küçük ve sevimli miktarlarda gözüken, ama zaman içinde yuvarlana yuvarlana büyüyen, sonunda da üstünüze çığ olarak düşen kredi kartı borcu.
Donfeksiyon: İç çamaşırı üzerine uzmanlaşmış hazır giyim sektörü.
Malpazan: Bir malın sahtesini üreterek piyasaya süren kişi veya çete.
Azaptasyon: Eziyet çektiren, kişileri/kurumları zorlayan, uzun ve yorucu adaptasyon ve değişim süreci. Örnek mi? Türkiye’nin AB’ye azaptasyonu.
Eurotizm: Bazı Türklerin Avrupa ve AB’ye karşı besledikleri, arzu, şehvet ve ihtirasla yoğrulmuş sahiplenilme istekleri.
Çintifada: Çin’in son yirmi yılda başlattığı ekonomik hareketlenme, silkinme ve dünya devlerine kafa tutma mücadelesi.
Kıroselleşme: Görgüsüzlüğün, hödüklüğün tüm dünyaya yayılması, globalleşmesi.
Riskjokey: Geleceğin mesleklerinden; risk analisti.
Pijama yakalı: Mavi veya beyaz yakalıyken işini kaybedip evde oturmak zorunda kalan kimse.
Geyik fırtınası: Ofis insanlarının bir odaya tıkılıp saatler boyunca akıllarına gelen her şeyi konuştukları, hazırlık yapılmadan gelindiği için de hiçbir sonuç veya karar alınamadan biten, litrelerce çay ve kahvenin tüketildiği plansız, programsız toplantılar. İş hayatının %60’ını oluşturan akla ziyan seanslar.
Bölüm döşeği: Bir çalışanın emekli olmadan veya işten çıkarılmadan önce son günlerini geçirdiği bölüm.
Büroletarya: Ofis emekçilerinden oluşan sosyal sınıf.
Aile şirreti: Amerika’da dandik bir paralı üniversite bitirdikten sonra yurda dönüp, aile şirketinde üst düzey pozisyona geçen patronun şımarık ve huysuz kızı. Küçük hanım kimseyi takmaz. Yıllarca çalışıp kendilerini kanıtlamış yöneticileri azarlar. Ofiste terör estirir.
Spamgetti: En az on kişi birbirine pasladığı için önünüze başı sonu belli olmayan, upuzun bir liste ve karmakarışık bir yumak kıvamında gelen spam mesaj.
D-mail: Dallama mail: “Neyi, kime ve neden yazıyorum?” diye düşünmeden “Bu konu mesajı gönderdiğim herkesi ilgilendiriyor mu?” sorusunu sormadan aklına gelen her şeyi, herkese gönderen kafasız insanlardan gelen mesaj.
Çayyaş : Sabahtan akşama kadar çay içen bağımlı kimse. Türkler kahveden çok çayı severler.
Dekılte: Görgüsüz, kıro erkeğin ipek gömleğinin önünü derin açarak sergilediği kıllı ve altın kolyeli göğsü. Nedense bazı kadınlar erkekte kıllı göğsü seksi bulurlar.
Hiç çamaşırı : Varlığı ile yokluğu belli olmayan kadın iç çamaşırı.
Duşünür :Duş alırken gelen ilhamla ülke sorunları, hayatın anlamı veya benzer derin konulara kafa yoran ve özgün fikirler üreten entelektüel ve temiz kimse.
Cinekolog : "Kızım, senin içine cin girmiş" diyerek kadınların oralarını buralarını elleyen, cinsel tacizde bulunan hoca, üfürükçü, rahatsız karakter.
Kankamatik : Yolsuz kaldığınızda borç para aldığınız yakın arkadaş.
Efemdi : Davranışları ve sözleri kadınsı olacak kadar nazik, yumuşak ve ince erkek.
İçerdöver : Her akşam bir yerde içip, eve zil zurna sarhoş gelip karısını, çocuğunu döven hayırsız koca, kötü baba, zayıf karakter.
Sinirbaz : Nasıl olduğunu anlayamadığınız ve çözemediğiniz bir şekilde, sizi her defasında sinirlendirebilen özel kimse.
Hafızapping : Bir şeyi hatırlamaya çalışırken hafızanızda attığınız hızlı tur.
Lafıza kaybı : Söyleyeceğiniz sözü unutmanız.
Keldiven : Saçı olmayan erkeklerin, kafalarını soğuk hava, yağmur gibi dış etkilerden korumak için kullandıkları şapka, peruk gibi gereçler.
Markalemun : Saç şeklini ve rengini üzerindeki marka giysiye göre değiştiren, dış görünüşüne aşırı önem veren boş ve sığ insan.
Jeloğlan : Saçlarına bir kutu jöle sürmeden asla insan içine çıkmayan, görünüşüne fazlasıyla düşkün genç erkek. Derler ki uzun süreli jel kullananlar sonunda "jeltoş" olurlarmış.
Tö be or not tö be…: Uzun yıllar yasadışı faaliyetlerle uğraşan kulağı kesik şahsın hapisten çıktıktan sonra, aynı pis işlere bulaşmakla sakin ve namuslu bir hayat yaşamak arasında yapması gereken zor seçim.
Keşportacı: Sokağa tezgâh açmış uyuşturucu satıcısı.
Şenformasyon : İyi, müjdeli haber.
Tükürükçe : Konuşurken ağızlarından çok fazla tükürük saçan kişilerin ana lisanı.
Zırvana : Aptallığın en aşmış noktası. Zırvanın zirvesi ve nirvanası. Salaklığın ulaşılabilecek en üst seviyesi.
Tembesil: Çok zeki olmamasının dezavantajını çok çalışarak kapatacağına, bütün gün yan gelip yatan tembel ve akılsız öğrenci, kimse.
Tıntınager: 13-19 yaşlarında boş ve cahil genç.
Sembolig: Kimin şampiyon olacağına veya kimlerin küme düşeceğine karanlık güçlerin karar verdiği, şikenin kol gezdiği, bahis mafyasının sonuçları belirlediği, bu yüzden de maçlardaki mücadelenin, rekabetin göstermelik olmaktan öteye gidemediği futbol ligi.
Tutbolcu: Kaleci. Futbol oyununda topu elle tutma hakkına sahip olan ayrıcalıklı sporcu.
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: TOSUN PAŞA +16 :: KOMİK YAZILAR +16
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz