ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TANGO, PAYLAŞILAN BIR ANDIR

Aşağa gitmek

TANGO, PAYLAŞILAN BIR ANDIR Empty TANGO, PAYLAŞILAN BIR ANDIR

Mesaj  Admin C.tesi Ekim 09, 2010 8:04 am

Altan Sari

Tango yapıyorsanız eğer, bakış açısınızı değiştirecek; yapmıyorsanız sizi dans etmeye sevk edecek bir röportaj. Üstad, özellikle Sosyal Tango'nun önemini ve güzelliğini çok güzel anlatmış.

Milongalarda pistlerde gördüğümüz, müzikle uyumsuz, aklı fikri uçuk hareketleri ezberlediği sıra ile yapan sözde "tangocular" özellikle okumalı bu yazıyı.

--------------------------------------------------------------------


Carlos Gavito, 2005 yılı sonunda öldü. Kendi jenerasyonunun en saygın dansçı ve performansçılarından biriydi. Bu röportaj 2005 yılında yapıldı, ve başliği da Gavito'nun derslerinde öğrencilerine sıkça söylediği bir cümleden alıntılandı; "tango, paylaşılan bir an'dır"... Bu şair-dansçi, Buenos Aires'in varoş mahallelerinden biri olan Avellaneda'da doğdu. 1965'de profesyonel dans kariyerine başladı ve "milonguerolar" devrinin son sembollerinden biri olarak kabul edildi. Okuyacağınız röportaj, hayatinin son yıllarını geçirdiği Florida'dan sıkça dersleri için geldiği New York'da yapıldı.

Soru: Tango dans etmeye ne zaman başladınız?

Gavito: Aslında tangoyu "gerçekten" öğrenmedim. Tango Arjantin kültürünün bir parçasıydı, ve ben çocukken çok modaydı. 7 yaşındaydım, yaşadığım yer olan Avallaneda'da bir basketbol sahası vardı. Haftada 3 gün tango praktikaları da yapılırdı orada. O zamanlar tango erkekler arasinda çalışılırdı. Daha büyük yaştakiler, erkek çocuklarını "gel bur da dur" diye çağırırlar, etrafında adımlarını çalışırlardı. "Hey ufaklık, gel surda dur, bu ayağını buraya, simdi de buraya koy" der ve yeni adımlar çıkarmaya çalışırlardı. Yani basta sadece bir bedendim, ama adımlara çok dikkat ederdim. 15 yaşına geldiğimde ben de daha ufak çocuklarla bu şekilde çalismaya başladım, pratik yapma sırası bendeydi. O günlerde dans okulları ve televizyonlar yoktu, o yüzden benim gibi çocukların eglence anlayışı "gündüz futbol, aksam tango"dan ibaretti.

Soru: Yani 15 yaşından önce adim çalışmaya izin yok muydu?

Gavito: Hayır, ne adim çalışmaya ne de milongalara gitmeye izin yoktu.




Soru: Pratiklere gitmeye devam etmenize ne sebep oldu?

Gavito: Müziği hep severdim. Ben 15 yaşındayken herkes rock'n roll dans ediyordu, ama benim kasabamın her yerindeki kulüpler tango çalmaya devam ediyorlardı. Tango hep vardı. Bastan beri hep sevdim tangoyu; müziğine bayılırdım ve dans etmek isterdim. Profesyonel olarak değil, ama sosyal bir aktivite olarak. Bu arada, profesyonel bir dansçı olarak sosyal tango ve sahne üzerindeki tango performansları arasındaki farkı hep vurgularım. Birinin diğeriyle alakası bile yoktur. Sahne tangosu, bilet satmak için yapılır, sosyal tango ise kendi zevkin, keyfin için. Bu yüzden de sosyal dans içinde kullanılan "gancho"ları hiç anlamamışımdır. Ben öğrencilerime "gancho" öğretmeyeceğimi sürekli hatırlatırım. Bunu ancak profesyonel bir tango performansçısı olacaksanız, veya benden özel bir koreografi öğrenmek isterseniz öğretirim. Ama sosyal tangoda değil. Bu konuda çok katıyım.


Soru: Meslek olarak bunu seçmeniz nasil oldu?

Gavito: Bu çok daha sonra oldu. 23-24 yaşlarındaydım. Caz-dans yapıyordum, bale dersleri de almıştım. Önce caz-dansçısı oldum. Sonra bir gün bir dostum, Eduardo Arquimbau; beni aradı. Bir televizyon programı yapmaya hazırlandığını ve tango dansçılarına ihtiyacı olduğunu söyledi. Benim tango da dans ettiğimi biliyordu. Bir cafede oturduk, bana tasarladığı programı anlattı ve "Peki, deneyelim bakalım" dedim. Sonrasında 3,5 yıl boyunca suren 2 program yaptık. Böylece farkında olmadan köklerime dönmüş oldum; yani tangoya. Daha sonra Eduardo ve partneri Gloria ile yıllar suren çeşitli çalışmalarımız ve programlarımız oldu ve ben sonunda Anibal Trolio ile çalışmak üzere onlardan ayrıldım. Şunu da söylemek isterim; benim öğretmenlerim olmadı, tango öğretmenlerim oldu. Biri Julia’nın Centeya'dir; sair ve benim en sevdiğim hocam. "Cafe Dominguez" tangosunu dinlerseniz başında konuşan Julian'dir. En sevdiğim hocamdı çünkü bana tangoyu içten öğretti. Bir başka hocam Miguel Calo'dur, o ve orkestrasıyla 1963 yılında çalıştım. Dans ederken beni orkestrasındaki bir müzisyen gibi yönetirdi; "Müziği dinle, Raul'un (Raul Beron) sesini dinle, bu sese dans et, simdi de piyanoya..." Müziği nasil dinleyeceğimi, ve neyi dinlemem gerektigini öğretti bana...


Soru: Artik böyle hocalar yok mu?

Gavito: Hayır. Bugün insanlar tango dans ederken adıma gitmek için acele ettiklerini görüyorsunuz. Adıma gitmek için acele etmemeli insan, asla. Adımın tadını çıkarmalıyız, sürdürmeli ve üzerinde kalmalıyız. Bunu sıkça soyluyorum; ben dans ederken bir adım attığımda ondan o kadar keyif alıyorum ki sürmesini istiyorum. Ayni çocukken izin verilen tek top dondurmamız gibi. Saatlerce sürerdi onu yememiz, çünkü tek top yememize izin vardı. O yüzden, adımı bitirip bir sonrakine geçmek için acele etmenin mantığını anlamıyorum. Benim için bir adım atıp durmak (tam durmak değil ama bir an donmak), bir sure hiçbir şey yapmadan durup anın keyfini çıkarmak, ve sonra başka bir şeye geçmek çok daha ilgi çekici. Sanırım bir çok insan "hiçbir şey yapmamayı" bilmedikleri için acele ediyorlar, bu da en zoru zaten. En basitini düşünün, temel sekizliyi öğrendiğinizde tamamını yapmak zorundaymış gibi düşünürsünüz. Ama ya pistte önünüze başka bir çift çıkarsa? Gerçekte, adım hiç bitmez. Tango 3 dakikalık "bir adım"dır. Tüm danstır.


Soru: Sahne tangosu ve sosyal tango arasındaki farkı sürekli vurgulamanızın sebebi bu mu?

Gavito: Evet, çünkü sosyal tangoda müzik ve partnerinle hareket edersin. Ve bu da insanların anlamaları gereken bir sey; partnerinizle aranızdaki ilişki kisisel ve özel bir ilişki degildir. İkinizin arasındaki tek özel sey; ikinizin de ayni anda ayaklarınızla müziği kucaklamaya çabalıyor olmanızdır.



Soru: İdeal tango partnerinizi tanımlar misiniz?

Gavito: Su anki partnerim Marcela Duran. İyi bir ikiliyiz, birbirimizi konuşmadan anlıyoruz. Konuşmaya, prova yapmaya ihtiyacımız kalmıyor. Her birimiz kendi rolümüzü başarmaya çabalıyoruz, ben yönetiyorum, o takip ediyor. Bazi genç hanımlar yönetmenin daha eğlenceli olduğunu düşünüp leader çalismaya başlıyorlar. Ama bence hayatta takip öğrenmenin sonu, suresi.yok.

Soru: Sizce, siz ve Marcela arasinda kimyasal birliktelik var mi? Yani, dans ederken müziği ayni duygularla mi dinliyorsunuz yoksa birbirinizden farklı ifade etmek istediginiz seyler oluyor mu?

Gavito: Bu çok güzel bir soru. Biliyor musun, farklı fikirlere, farklı anlayışlara, farklı duygulara sahip olsak da benzer bicimde düşünüyoruz. Biz "ruh hali"ni yakalıyoruz. Birbirimizin düşüncelerini duyamıyoruz tabi ama bir şekilde aynı ruh haline giriyoruz ve oradan iletişim kuruyoruz. Marcela ve benim kişisel bir ilişkimiz yok, arkadaş ve dans partnerleriyiz ama ruhlarımız iletişim kurabiliyor, konuşmamıza gerek kalmıyor. Özetle; şu an ideal partnerimle dans ediyorum ama aslında idealimin bir yüzü yok. Gerçek hayatta çok istediğim bir şeyin hayali o, ama yüzü yok. Aslında, tango dans ederken hayatından bir şeyler mutlaka katmalısın dansına. Hayatını dans edersen, daha iyi dans edersin.

Soru: Nasil iyi bir tango dansçısı olunur?
Gavito: İyi bir tango dansçısı, müziği dinleyen dansçıdır.


Soru: Tek kriter bu mu?

Gavito: Evet. Müziğe dans ederiz, adımlara değil. İyi dans eder görünen biri asla bir sonra yapacağı adımı düşünmüyordur, onun dikkat ettiği; müziği takip edip etmediğidir. Bak aslında hepimiz birer ressamız, ayaklarımızla müziği çiziyoruz. Müzisyenler ellerini ve parmaklarını kullanıyorlar resimlerini yapmak için, biz ayaklarımızi...

Soru: Tango eğitmenliği yapmanın zor anları oldu mu hayatında?

Gavito: Evet, çünkü tango hep böyle moda değildi. Su an bulunduğum noktaya gelmek çok uzun yıllarımı aldı. Simdi biraz daha talepkar biriyim dansımda, keyif de alıyorum çünkü çok uzun zamandır çalıştığım için hakkettiğimi düşünüyorum. Ben popüler olmadan önce de tango dans ediyordum, ve moda olduğu için dansçı olmadım. Bazi folklor veya flamenko dansçıları, tango basarili bir "sektör" olmaya baslayınca tango dans etmeye başladılar. Benim durumum o değil. Ben moda değilken de tango dans ettim, hatta politik olarak tehlikeliyken de. O yüzden kazandım hakkettim, yıllar içinde hakkettim.

Soru: Sizce Amerika'da tango öğretmek, Arjantin'dekinden farklı mi?

Gavito: Su an bence fark yok. Çünkü Arjantin için de artik bu reklam aracı oldu. Her yerde hocalar insanları şaşırtmaya ve etkilemeye çalışıyorlar. Bazen kendileri bile asla yapamayacakları adımları öğretiyorlar. "Basit seyler öğretirsen, öğrenciler sıkılır" diyorlar, ama iyi bir eğitmen bu konuda asla tasalanmaz. Sosyal tangoyu öğretir, insanları etkilemek için olanı değil. Ben sınıflarımda 10 veya 100 öğrenci olmuş hiç düşünmem, nasıl dans ediyorsam onu öğretirim; sadeliği. Bazen bir adim çok kolay ve sade görünür, ama yapılmak istenince başarısız olunur çünkü "sade" olmak her zaman o kadar kolay degildir.

Soru: Hizli dans etmek yavas dans etmekten daha kolay değil mi?

Gavito: Dogru. Ben bazen hizli dans eden birinin, aslında bazı hatalarını saklamak için hızlı dans ettiğini görüyorum. Yavas dans eden biri, yaptığı işin kusursuz olduğundan %100 emin olduğu için yavas dans eder.



Soru: Bir çok insan tangoların sözlerini anlamıyor. Parçanın duygusunu, anlamını kaçırdıklarını düşünüyor musunuz?

Gavito: Bak, bu basit bir şey. Ben çocukken Bill Haley dinlerdim. Hiç ingilizce bilmiyordum ama mutlu bir sarkı mı, hüzünlü mu, romantik mi anlardım. Tango şarkıcılerının sesleri nettir, bu yüzden orada olan duyguyu; romantizmi, özlem ve ya hüznü anlarsın. Sözleri anlamasan bile hissedersin. Bir kez daha; şarkının verdiği duyguyu anlamak için MUZIGI DINLEMEK çok önemli. Örneğin, Miguel Calo ile dans eden biri neden gancho yapar ben hiç anlayamam... Gancho agresyondur, sarki asktan bahsederken bir kadın bu agresyonu nasil kabullenir?



Soru: Sizin dansiniz sizce kime benziyor?

Gavito: Soru "kim" değil de, "ne" olsa, kedilerin hareketlerine benzetirim. Bir kedi hareket ederken ayaklarını görürsün, her kası ayrı ayrı görürsün. Yavas hareket eder ama her an sıçramaya hazırdır, yakalayamazsın. Onlarin bu yavas hareketlerinin bile bir ritim barındırıyor olmasını seviyorum, bence tüm dansçılar düşünmeli ve taklit etmeye çalışmalı...




Soru: En sevdiğin "tango anı"nı tarif edebilir misin?

Gavito: Bu çok zor. Yemin ederim tango dans ettiğim her andan büyük keyif alıyorum. Bir milongaya gittigimde tüm gece dans etmememin sebebi budur. Sadece bir kaç sevdiğim parçada dans ederim. Önemli olan güzel dans etmem. Yorulursam gider otururum çünkü hiç dans etmemek, kötü dans etmekten iyidir. Müziğin verdiği ilhamla dans ederim. Benim ilhama ihtiyacım var. Yani önce dogru müziğe, sonra dogru partnere ihtiyacım var. Dogru partneri bulamazsam, dans etmem. Müziği beğenmiyorsam, dans etmem. İşte bu yüzden en sevdiğim "tango anı"mı tarif etmem imkansız, çünkü benim için her tango en güzel an.


Soru: "Arjantinli değilsen, tango dans edemezsin" diyen insanlarla karşılaştım...

Gavito: Eh, bence bastan hata etmişler. Tango zaten göçmen bir müziktir, yani bir milliyeti yoktur ve tek pasaportu duygulardır. Duygu da herkeste olan seydir. Tutku bir artıdır doğru. Eger tutkulu bir dansçıysan, daha iyi dans edeceksindir. Ama çok adım bilen dansçının iyi dansçı olduğuna dair yaygın bir yanlış fikir var. Bu bir hata. Bu sadece o insanin hafizasının iyi olduğuna işaret eder, başka bir seye değil. Ben "an"ın keyfini çıkararak dans etmeyi tercih ederim, partnerimin gözlerini kapadığını hissetmeyi, ve keyif aldigini bilmeyi...

Soru: Sizce neden bazı insanlar tango konusunda fazla tutkulu, hatta obsesif olabiliyorlar?

Gavito: Hikayenin başlangıcına dönerseniz, tango bir duygu olarak tanımlanır, dans ettiğiniz bir "sentimento" olarak. Yani dans etmeye başladığınızda bir adımla değil, bir duyguyla baslarsınız. Sanırım bu yüzden başka dansçılar gibi değiliz, baska dansçılar adım kombinasyonları çalışırlar, tango doğaçlama yapılır. Baştan sona.. Kombinasyon yoktur. Tango yaparken aklınız adımlarla meşgul olamaz, müziği dinleyerek duygularınızı ifade etmeniz gerekir. Bir sonraki adımını düşünen bir dansçiyi 2 km öteden anlarsınız. Diger yandan, müziği takip eden dansçi partneriyle ayni anda hareket ediyordur. Tek bir beden gibi salınırlar. Amerikalıların dilinde ""it takes two to tango" (tango için iki kisi gerekir) diye bir söz var. Neden "cha-cha icin iki kisi" veya "swing icin iki kisi" değil? Neden tango?




Soru: Bu son sorum. Bir dansçı olarak nasil hatırlanmak istersiniz?

Gavito: Tek bir şekilde; "dansında durusttu" denilerek...

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz