DUMURLUK OLAYLAR

>Bi gün anatomi pratiğindeyiz. İlk defa kadavra diseksiyonu yapıcaz. Hocamız
>nasıl yapıcağımızı anlatıyo, deriden bahsediyor filan. İngilizce tıptayız
>ama herkes Türkçe İngilizce karışık konuşuyor. O sırada arkalarda duran
>yabancı bir arkadaş, "How thick is the skin?" diye sordu. Hoca da "Duyamadım
>çocuklar, arkadaşınız ne sordu?" dedi. Yanındakı arkadaş da gayet sakin
>"Skin`in kalınlığını soruyo." dedi hocaya. O da ne dediğini, hoca dahil,
>herkes kopunca anladı.
>
>Dumuran: tuncay (28/Erkek/Istanbul)
>Kadıköy Kuşdili'ndeki dört yol ağzında trafik çok sıkışık olduğu için
>sürekli polis otosu bekler. Trafik polisleri megafonla bağırarak trafiği
>idare ediyolar işte. Neyse bağırıyo eleman "34 PTS 723 lütfen sağa çek." O
>sırada ordan geçmekte olan öteki trafik polis otosu megafonla espiri yapıyor
>bunlara: "Lütfenini yiyim senin, bu ne kibarlık lan Mıstafaa?"
>
>Dumuran: Junkie (19/Kadin/Istanbul)
>Bilirsiniz, bi ara gençlerde cüzdana zincir takıp sarkıtma modası vardı.
>İstiklal'de yürürken, yanımdan bu model bi tip geçiyodu ki adamın teki
>bombayı patlattı: "Ne o lan? Köpeğin gıçına mı kaçtı?"
>
>
>Dumuran: Kereviz (33/Erkek/Ankara)
>Devlet tiyatrosundan bi arkadaş, bi oyun için mi ne, Akçaabat'a gitmiş. Ekip
>olarak şehir merkezine gelmişler. Kafalarını kaldırınca, koca bir bez afiş
>görmüşler. Şöyle yazıyo: "Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını
>severim. -Akçaabat Belediye Başkanı"
>
>Dumuran: testadam (34/Erkek/Adana)
>Kısa anlatacam; üzerine düşünmeye vaktiniz kalsın. Bi turist kiralık jipini
>park etmeye çalışıyor, bir abimiz de yardım ediyo: "Come with the ball, come
>with the ball." Ne diyim?
>
>Dumuran: Sekerpare (20/Kadin/Istanbul)
>Ya olmaz böyle bir fırlamalık, dinleyin: İstiklal'in oralarda, 9-10
>yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci iki çocukla konuşuyor polis. Birisine
>sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?" Çocuk: "Evim filan yok,
>orada burada uyuyoum." Polis öbürüne döndü: "Peki, sen?". İkinci çocuk:
>"Komşuyuz!"
>
>Dumuran: KepceKulak (18/Erkek/Ankara)
>Hisarüstü-Eminönü otobüsü. Orta yaşli bir adam bindi. Özel halk otobüsü
>değil. Adam, şöföre: "Biletim yok, binebilir miyim?" Şöför: "Yolculara sor."
>Adam bize döndü: "Binebilir miyim?"