Bilinmesi Gereken 550 Akademik Kelime
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: BİR YUDUM İNSAN :: TÜRK DİLİ :: GÜZEL TÜRKÇEMİZ :: DİLİMİZİ DOĞRU YAZIP DOĞRU KONUŞALIM :: ÖNEMLİ YAZIM KURALLARI :: YABANCI DİLLER :: İNGİLİZCE
1 sayfadaki 1 sayfası
Bilinmesi Gereken 550 Akademik Kelime
Guideline: ilke, kurallar, kılavuz, ana hatlar
notion: kavram fikir
perceive: algılamak, kavramak
amendment: düzeltme, yasa değişikliği
variable: değişken
contradiction: çelişki, aykırılık
displacement: deplasman, yerinden etme
indicate: göstermek, belirtmek
classical: klasik
estate: arazi, mülk, miras
philosophy: felsefe, dünya görüşü
instance: örnek
presumption: tahmin, beklenen, küstah
register: kaydetmek
enable: etkinleştirmek, olanak vermek
version: versiyon, model
revolution: devrim
adjacent: bitişik
utility: fayda, faydalı
portion: kısım, parça, porsiyon
revision: revizyon, gözden geçirme
estimate: tahmin
definition: tanım
abandon: bırakmak, terk etmek
volume: hacim, miktar, yoğunluk, ses
paradigm: örnek, bir kelimenin bütün farklı şekilleri
available: mevcut, geçerli
termination: bitiş, son verme
journal: dergi, gazete
challenge: yeni ve zor bir görev, meydan okumak
corporate: toplu, tüzel, şirkete ait
concept: kavram, fikir, görüş
institute: enstitü
dominant: baskın, hakim
commodity: mal, eşya, hammadde
procedure: prosedür, usul
adaptation: adaptasyon
differentiation: türev, fark
revenue: gelir
incorporate: birleştirmek
convert: dönüştürmek
traditional: geleneksel
framework: yapı, sistem
perspective: perspektif, görünüm
status: durum, statü
immigration: göç
relax: dinlenmek, rahatlamak
phenomenon: fenomen, olgu, olay
adjustment: ayar, ayarlama
physical: fiziksel
emphasis: vurgu
image: görüntü, resim
radical: radikal, köklü
media: medya
consent: izin vermek, razı olmak
reaction: tepki
alternative: alternatif, başka
subsidiary: yardımcı
illustrate: resimlemek, örneklemek
schedule: program, plan
aggregate: toplam
highlight: vurgulamak, parlak
obvious: açık, apaçık
aspect: görünüm, görünüş
cultural: kültürel
commision: komisyon
location: konum, yer
fund: fon, sermaye
normal: normal, olağan
assume: üstlenmek, varsaymak, farzetmek
legal: yasal
confine: sınırlamak, hapsetmek
ambiguous: belirsiz, müphem
sum: toplam
enormous: büyük, muazzam
voluntary: gönüllü
brief: kısa, özet
decade: on yıl
design: dizayn, tasarlamak
discrimination: ayırt etme
mature: olgun, olgunlaşmak
supplementary: ek
sphere: küre
hypothesis: hipotez
impact: etki, darbe
disposal: yok etme
community: topluluk
found: temelini atmak, kurmak
submit: sunmak
symbolic: sembolic
facilitate: kolaylaştırmak
visual: görsel
individual: bireysel
via: üzerinden, yolu ile
achieve: ulaşmak, başarmak, elde etmek
structure: yapı
anticipate: tahmin etmek
preceding: önceki
consistent: tutarlı, istikararlı
inhibition: engelleme, çekingenlik
nsight: kavrama, anlama
ethnic: etnik, ırksal
medical: tıbbi, tedavi edici
uniform: üniforma, resmi elbise
income: gelir
recovery: kurtarma, iyileşme
federal: federal
ongoing: devam eden
fluctuation: dalgalanma, oynama
resource: kaynak
unify: birleştirmek
attach: eklemek
insert: eklemek, takmak
survive: hayatta kalmak
attitude: tutum, tavır, davranış
negative: negatif, olumsuz
gender: cinsiyet
edition: baskı
percent: yüzde
conceive: anlamak, düşünmek, kavramak
transport: taşıma, nakliye
overseas: denizaşırı
parameter: parametre
scheme: plan, düzen
labour: iş gücü, emek, işçi sınıfı
conformity: uygunluk, uyum
forthcoming: önümüzdeki
team: ekip, takım
infrastructure: alt yapı
compensation: tazminat
job: iş, görev, meslek
vehicle: araç, vasıta
conduct: davranış, idare
approach: yaklaşım
refine: arıtmak
assurance: güvence, güven
comment: yorum, açıklama
nevertheless: yine de, buna rağmen
overlap: aşma, kaplama
partnership: ortaklık, hissedarlık
dramatic: dramatik, çarpıcı, etkileyici
exploitation: istismar
finite: sınırlı, ölçülebilir
focus: odak, odaklamak, odak noktası
authority: yetki, otorite
deny: reddetmek, yadsımak
decline: düşüş, azalma
ratio: oran
visible: görünür
cease: durdurmak
error: hata, yanlışlık
grade: sınıf, derece
injury: hasar, zarar
definite: kesin, belirli, açık
civil: sivil
specific: özel, belirli
subsequent: sonraki
series: dizi, seri
qualitative: nitelik
cite: anmak, bahsetmek
phase: aşama, evre
component: bileşen, parça
odd: garip, tuhaf
subordinate: alt, bağlı
clause: cümle, madde
flexibility: esneklik
similar: benzer
create: oluşturmak, yaratmak
protocol: protokol, tutanak
interval: aralık, ara
undergo: geçirmek, tecrübe etmek, başına gelmek
issue: konu, sorun, mesele
hence: bundan dolayı
transition: geçiş
appreciation: takdir
comprise: içermek
network: ağ, şebeke
aware: farkında, haberdar
corresponding: uyan, eş, yerini tutan
fundamental: temel
sufficient: yeterli
legislation: mevzuat, yasama
conflict: çatışma, savaş, anlaşmazlık
implementation: uygulama
site: yer
relevant: uygun, alakalı
task: görev, iş
reinforce: güçlendirmek
aid: yardım
paragraph: paragraf
target: hedef
impose: uygulamaya koymak, zorlamak, yüklemek
publish: yayınlamak
alter: değiştirmek
affect: etkilemek
purchase: satın alma
pursue: sürdürmek, izlemek, takip etmek
predominantly: ağırlıklı olarak
concurrent: eş zamanlı
diversity: çeşitlilik
entity: varlık
investigation: soruşturma, araştırma, inceleme
implicit: üstü kapalı, kesin
denote: göstermek, ifade etmek
accumulation: birikim
albeit: gerçi, her ne kadar
input: giriş, girdi
environment: çevre
sustainable: sürdürülebilir
enforcement: uygulama, zorlama
demonstrate: göstermek, kanıtlamak
virtually: esas itibariyle, aslında
equipment: ekipman, teçhizat
reveal: açığa vurmak, meydana çıkarmak
mediation: arabuluculuk
distort: çarpıtmak
ignore: aldırmamak, görmezlikten gelmek
regime: rejim, düzen
suspend: askıya almak, durdurmak
licence: lisans, ruhsat, ehliyet
goal: gol, hedef, amaç
thereby: böylece, dolayısıyla
investment: yatırım
display: ekran, görüntü, göstermek
infer: sonuç çıkarmak, anlamına gelmek
adult: yetişkin
assessment: değerlendirme
deduction: kesinti, indirim, sonuç çıkarma, tümdengelim
incidence: oran
implication: içerme, ima etme, etki
pose: poz
trend: eğilim
function: fonksiyon, işlev
guarantee: garanti, güvence
inevitably: kaçınılmaz
technology: teknoloji
accurate: doğru, kesin, tam
sex: seks, cinsel ilişki, cinsiyet
eventually: sonunda, nihayet
couple: iki, çift, karı koca
substitution: yer değiştirme, yerine koyma
release: serbest bırakmak, salıvermek
context: bağlam
convince: ikna etmek
professional: profesyonel, mesleki
predict: tahmin
mental: zihinsel
bias: önyargı
constitutional: anayasal
format: biçim, boyut
currency: para, para birimi, döviz
maintenance: makım, onarım
maximum: maksimum, azami, en fazla
major: büyük, önemli, başlıca
circumstance: durum, koşul
empirical: deneysel
attain: ulaşmak, elde etmek
outcome: sonuç, son
identical: aynı
draft: taslak
seek: aramak
likewise: aynı şekilde, ayrıca
chapter: bölüm, kısım
convention: kongre, toplantı
priority: öncelik
acquisition: edinme
invoke: çağırmak, yardım istemek
require: gerektirmek, istemek
interpretation: yorumlama
induce: ikna etmek, teşvik etmek, uyarmak, neden olmak
encounter: karşılaşma, rastlama
consequence: netice, sonuç, önem
cycle: bisiklet, seri, devir yaptırmak
clarity: açıklık, berraklık, duruluk
imply: ima etmek, kastetmek
section: bölüm
chemical: kimyasal
duration: süreç, süre
construction: yapı, inşaat
reverse: ters, geri, zıt
consumer: tüketici
research: araştırma, inceleme
intrinsic: gerçek, esas, asıl
minimises: minimize etmek, en aza indirmek
security: güvenlik, emniyet
collapse: çöküş
constraint: sınırlama
approximate: yaklaşık
inherent: doğuştan olan
device: cihaz, alet
controversy: tartışma, ihtilaf
arbitrary: keyfi, isteğe bağlı
intelligence: zeka, istihbarat
method: yöntem
foundation: temel, kuruluş, vakıf
policy: politika
automatically: otomatik olarak, kendiliğinden
criteria: kriterler
intervention: müdahale, araya girme, engelleme
dimension: boyut, ölçü
project: proje
vision: vizyon
so-called: sözde, sözüm ona
identify: belirlemek, kimliğini saptamak
label: etiket, yafta
internal: iç, dahili
detect: ortaya çıkarmak, keşfetmek
generation: nesil
complex: karmaşık, kompleks, site
psychology: psikoloji
exceed: aşmak
validity: geçerlilik
technique: teknik, yöntem
initial: ilk, baştaki
orientation: yönlendirme, oryantasyon
manipulation: manipülasyon, hile
restraint: kısıtlama
proportion: oran
considerable: önemli, dikkate değer
furthermore: ayrıca, üstelik
summary: özet
domain: alan
occupational: iş, meslekle ilgili
somewhat: biraz, bir miktar
simulation: simülasyon
compound: bileşik, bileşim
chart: grafik, tablo, çizelge ile göstermek
domestic: iç, yerli
emerge: çıkmak, su yüzüne çıkmak
contact: temas, temasa geçmek, irtibat kurmak
contrast: zıtlık, çelişki, kontrast
persistent: kalıcı, sürekli
stability: sabitlik, istikrar
evaluation: değerlendirme
modify: değiştirmek
temporary: geçici
process: süreç, işlem
remove: kaldırmak
source: kaynak, menşe
period: dönem, süre
sector: sektör
capable: yetenekli
stress: stres
intermediate: ara, orta
resident: yerleşik, oturan, sakin
evidence: kanıt
extract: seçerek almak, özünü çıkarmak
norm: norm, standart
deviation: sapma
colleague: iş arkadaşı, meslektaş
undertake: üstlenmek
mode: tarz, moda
underlie: altında yatmak
diminish: azaltmak, küçültmek
overall: tüm
evolution: evrim, gelişim
concentration: konsantrasyon, yoğunlaşma
final: son, nihai
crucial: çok önemli, kritik
notwithstanding: -dığı halde, -mesına rağmen
rigid: sert, katı
survey: anket, inceleme, araştırma
straightforward: basit, kolay
accommodation: konaklama
appropriate: uygun, yerinde
innovation: yenilik
apparent: açık, belli
lecture: ders, konferans
contemporary: çağdaş, modern, günümüze ait, aynı zamanda yaşamış olan kimse
prime: ana, en önemli, temel, en kaliteli, mükemmel, birincil
reluctant: isteksiz, gönülsüz
prior: önce, öncelikli
equivalent: eşdeğer
widespread: yaygın
feature: özellik, asıl şey, yüzün bir bölümü
layer: katman, tabaka
scenario: senaryo
file: dosya
fee: ücret
integrity: bütünlük, dürüstlük
commence: başlamak
transfer: transfer, aktarmak
hierarchical: hiyerarşik
potential: potansiyel
marginal: marjinal
conference: konferans
occur: oluşmak, meydana gelmek
involve: dahil
assistance: yardım
document: belge, döküman
eliminate: elemek
response: yanıt, tepki
coordination: koordinasyon, eşgüdüm
monitoring: izleme
analogous: benzer
neutral: nötr, tarafsız
export: ihracat
offset: dengelemek, denkleştirmek
exhibit: sergi, sergilemek
topic: konu
thesis: tez
debate: tartışma, müzakere
area: alan, bölge
exposure: maruz kalma
data: veri, bilgi
tension: gerilim, tansiyon
specify: belirtmek
devote: adamak, ayırmak, tahsis etmek
derive: türetmek
parallel: paralel
nonetheless: yine de, her şeye rağmen, bununla beraber
trigger: tetik
dynamic: dinamik
obtain: elde etmek, edinmek
expert: uzman, bilirkişi
transmission: transmisyon, aktarma, iletme
external: dış, harici
preliminary: ön hazırlık, ön
conclusion: sonuç
logic: mantık
discretion: ihtiyat, ağzı sıkılık
financial: finansal, mali
participation: katılım, iştirak
assembly: montaj
prospect: olasılık, ihtimal
grant: kabul etmek, vermek
interaction: etkileşim
accompany: eşlik etmek
adequate: yeterli
annual: yıllık
panel: pano
contribution: katkı, destek
contrary: ters, aksi, farklı
theme: tema, tanıtım müziği
generate: oluşturmak, üretmek
precise: kesin, tam
contract: kontrat, sözleşme
incompatible: uyumsuz, uyuşmayan
depression: depresyon, bunalım
abstract: soyut, özet
manual: manuel, elle yapılan
bulk: çoğunluk, hacim, miktar, boy, şekil
access: giriş, erişme, ulaşma
violation: ihlal etme, karşı gelme, itaat etmeme
coherence: uyum, tutarlılık
cooperative: kooperatif, iş birliği
exclude: dışlamak, hariç tutmak
administration: yönetim
benefit: fayda, yarar
previous: önceki
minimal: en az, asgari
random: rastgele
code: kod, şifre
shift: değiştirmek
behalf: adına
nuclear: nükleer
integration: bütünleşme, entegrasyon
minority: azınlık
distinction: ayrım, fark
communication: iletişim, haberleşme
successive: ardışık, peş peşe
credit: kredi, itibar
energy: enerji, güç
military: askeri
route: rota, yol
equation: denklem, eşitlik
conversely: tersine, aksine
expansion: genişleme
distribution: dağıtım
isolate: izole etmek, soyutlamak
erosion: erozyon, aşınma
explicit: açık, belirgin
regulation: düzenleme
establish: kurmak
select: seçmek, ayırmak
comprehensive: kapsamlı
instruction: eğitim, talimat, yönerge
principle: ilke, prensip
output: üretim, verim, çıktı, çıkış gücü
liberal: özgür düşünceli, serbest, özgürlükçü
motivation: motivasyon
ethical: etik, ahlaki
restore: onarmak, eski haline getirmek
confirm: onaylamak, doğrulamak
trace: iz, işaret
global: global, dünya çapında, küresel
whereas: oysa, halbuki
whereby: yolu ile
promote: desteklemek
bond: bağ, tahvil, bono
compile: derlemek
range: çeşitlilik, limit, dizi
incentive: teşvik edici, isteklendirme, harekete geçirici
region: bölge
option: seçenek, opsiyon
practitioner: pratik yapan, uygulayan
integral: inregral, tamamlayıcı, tümlev
intensity: yoğunluk
primary: birincil
migration: göç
author: yazar
mutual: karşılıklı
constant: sabit
inclination: eğim, eğilim, eğim açısı
item: madde
despite: rağmen, karşın
plus: artı
publication: yayın, yayınlama
appendix: ek, apandisit
levy: haciz, zorla toplama
inspection: teftiş, denetleme
medium: orta
unique: benzersiz, yegane
reliance: güven, itimat
allocation: tahsis, ödenek
scope: kapsam
core: çekirdek, merkez
assign: atamak
ideology: ideoloji
commitment: taahhüt
ultimately: en sonunda
ensure: sağlamak, garantiye almak
consultation: danışma
quotation: alıntı
advocate: desteklemek, korumak
enhance: arttırmak, yükseltmek
prohibit: yasaklamak, engel olmak
transformation: transformasyon, dönüşüm
ministry: bakanlık
rational: rasyonel, akılcı
sequence: sıra, seri, art arda
attribute: bağlamak, -e yormak, özellik
welfare: refah
solely: sadece
resolution: çözüm, karar
principal: temel, en önemli
text: metin
restrict: kısıtlamak
initiative: ön ayak olma
justification: gerekçe, mazeret
mechanism: mekanizma
reject: reddetmek
channel: kanal
retain: tutmak, kaybetmemek
coincide: rastlamak, aynı veya benzer
significant: önemli
complement: tamamlayıcı
objective: objektif, nesnel
acknowledge: kabul etmek, onaylamak
tape: teyp, ses kayıt cihazı, bant
notion: kavram fikir
perceive: algılamak, kavramak
amendment: düzeltme, yasa değişikliği
variable: değişken
contradiction: çelişki, aykırılık
displacement: deplasman, yerinden etme
indicate: göstermek, belirtmek
classical: klasik
estate: arazi, mülk, miras
philosophy: felsefe, dünya görüşü
instance: örnek
presumption: tahmin, beklenen, küstah
register: kaydetmek
enable: etkinleştirmek, olanak vermek
version: versiyon, model
revolution: devrim
adjacent: bitişik
utility: fayda, faydalı
portion: kısım, parça, porsiyon
revision: revizyon, gözden geçirme
estimate: tahmin
definition: tanım
abandon: bırakmak, terk etmek
volume: hacim, miktar, yoğunluk, ses
paradigm: örnek, bir kelimenin bütün farklı şekilleri
available: mevcut, geçerli
termination: bitiş, son verme
journal: dergi, gazete
challenge: yeni ve zor bir görev, meydan okumak
corporate: toplu, tüzel, şirkete ait
concept: kavram, fikir, görüş
institute: enstitü
dominant: baskın, hakim
commodity: mal, eşya, hammadde
procedure: prosedür, usul
adaptation: adaptasyon
differentiation: türev, fark
revenue: gelir
incorporate: birleştirmek
convert: dönüştürmek
traditional: geleneksel
framework: yapı, sistem
perspective: perspektif, görünüm
status: durum, statü
immigration: göç
relax: dinlenmek, rahatlamak
phenomenon: fenomen, olgu, olay
adjustment: ayar, ayarlama
physical: fiziksel
emphasis: vurgu
image: görüntü, resim
radical: radikal, köklü
media: medya
consent: izin vermek, razı olmak
reaction: tepki
alternative: alternatif, başka
subsidiary: yardımcı
illustrate: resimlemek, örneklemek
schedule: program, plan
aggregate: toplam
highlight: vurgulamak, parlak
obvious: açık, apaçık
aspect: görünüm, görünüş
cultural: kültürel
commision: komisyon
location: konum, yer
fund: fon, sermaye
normal: normal, olağan
assume: üstlenmek, varsaymak, farzetmek
legal: yasal
confine: sınırlamak, hapsetmek
ambiguous: belirsiz, müphem
sum: toplam
enormous: büyük, muazzam
voluntary: gönüllü
brief: kısa, özet
decade: on yıl
design: dizayn, tasarlamak
discrimination: ayırt etme
mature: olgun, olgunlaşmak
supplementary: ek
sphere: küre
hypothesis: hipotez
impact: etki, darbe
disposal: yok etme
community: topluluk
found: temelini atmak, kurmak
submit: sunmak
symbolic: sembolic
facilitate: kolaylaştırmak
visual: görsel
individual: bireysel
via: üzerinden, yolu ile
achieve: ulaşmak, başarmak, elde etmek
structure: yapı
anticipate: tahmin etmek
preceding: önceki
consistent: tutarlı, istikararlı
inhibition: engelleme, çekingenlik
nsight: kavrama, anlama
ethnic: etnik, ırksal
medical: tıbbi, tedavi edici
uniform: üniforma, resmi elbise
income: gelir
recovery: kurtarma, iyileşme
federal: federal
ongoing: devam eden
fluctuation: dalgalanma, oynama
resource: kaynak
unify: birleştirmek
attach: eklemek
insert: eklemek, takmak
survive: hayatta kalmak
attitude: tutum, tavır, davranış
negative: negatif, olumsuz
gender: cinsiyet
edition: baskı
percent: yüzde
conceive: anlamak, düşünmek, kavramak
transport: taşıma, nakliye
overseas: denizaşırı
parameter: parametre
scheme: plan, düzen
labour: iş gücü, emek, işçi sınıfı
conformity: uygunluk, uyum
forthcoming: önümüzdeki
team: ekip, takım
infrastructure: alt yapı
compensation: tazminat
job: iş, görev, meslek
vehicle: araç, vasıta
conduct: davranış, idare
approach: yaklaşım
refine: arıtmak
assurance: güvence, güven
comment: yorum, açıklama
nevertheless: yine de, buna rağmen
overlap: aşma, kaplama
partnership: ortaklık, hissedarlık
dramatic: dramatik, çarpıcı, etkileyici
exploitation: istismar
finite: sınırlı, ölçülebilir
focus: odak, odaklamak, odak noktası
authority: yetki, otorite
deny: reddetmek, yadsımak
decline: düşüş, azalma
ratio: oran
visible: görünür
cease: durdurmak
error: hata, yanlışlık
grade: sınıf, derece
injury: hasar, zarar
definite: kesin, belirli, açık
civil: sivil
specific: özel, belirli
subsequent: sonraki
series: dizi, seri
qualitative: nitelik
cite: anmak, bahsetmek
phase: aşama, evre
component: bileşen, parça
odd: garip, tuhaf
subordinate: alt, bağlı
clause: cümle, madde
flexibility: esneklik
similar: benzer
create: oluşturmak, yaratmak
protocol: protokol, tutanak
interval: aralık, ara
undergo: geçirmek, tecrübe etmek, başına gelmek
issue: konu, sorun, mesele
hence: bundan dolayı
transition: geçiş
appreciation: takdir
comprise: içermek
network: ağ, şebeke
aware: farkında, haberdar
corresponding: uyan, eş, yerini tutan
fundamental: temel
sufficient: yeterli
legislation: mevzuat, yasama
conflict: çatışma, savaş, anlaşmazlık
implementation: uygulama
site: yer
relevant: uygun, alakalı
task: görev, iş
reinforce: güçlendirmek
aid: yardım
paragraph: paragraf
target: hedef
impose: uygulamaya koymak, zorlamak, yüklemek
publish: yayınlamak
alter: değiştirmek
affect: etkilemek
purchase: satın alma
pursue: sürdürmek, izlemek, takip etmek
predominantly: ağırlıklı olarak
concurrent: eş zamanlı
diversity: çeşitlilik
entity: varlık
investigation: soruşturma, araştırma, inceleme
implicit: üstü kapalı, kesin
denote: göstermek, ifade etmek
accumulation: birikim
albeit: gerçi, her ne kadar
input: giriş, girdi
environment: çevre
sustainable: sürdürülebilir
enforcement: uygulama, zorlama
demonstrate: göstermek, kanıtlamak
virtually: esas itibariyle, aslında
equipment: ekipman, teçhizat
reveal: açığa vurmak, meydana çıkarmak
mediation: arabuluculuk
distort: çarpıtmak
ignore: aldırmamak, görmezlikten gelmek
regime: rejim, düzen
suspend: askıya almak, durdurmak
licence: lisans, ruhsat, ehliyet
goal: gol, hedef, amaç
thereby: böylece, dolayısıyla
investment: yatırım
display: ekran, görüntü, göstermek
infer: sonuç çıkarmak, anlamına gelmek
adult: yetişkin
assessment: değerlendirme
deduction: kesinti, indirim, sonuç çıkarma, tümdengelim
incidence: oran
implication: içerme, ima etme, etki
pose: poz
trend: eğilim
function: fonksiyon, işlev
guarantee: garanti, güvence
inevitably: kaçınılmaz
technology: teknoloji
accurate: doğru, kesin, tam
sex: seks, cinsel ilişki, cinsiyet
eventually: sonunda, nihayet
couple: iki, çift, karı koca
substitution: yer değiştirme, yerine koyma
release: serbest bırakmak, salıvermek
context: bağlam
convince: ikna etmek
professional: profesyonel, mesleki
predict: tahmin
mental: zihinsel
bias: önyargı
constitutional: anayasal
format: biçim, boyut
currency: para, para birimi, döviz
maintenance: makım, onarım
maximum: maksimum, azami, en fazla
major: büyük, önemli, başlıca
circumstance: durum, koşul
empirical: deneysel
attain: ulaşmak, elde etmek
outcome: sonuç, son
identical: aynı
draft: taslak
seek: aramak
likewise: aynı şekilde, ayrıca
chapter: bölüm, kısım
convention: kongre, toplantı
priority: öncelik
acquisition: edinme
invoke: çağırmak, yardım istemek
require: gerektirmek, istemek
interpretation: yorumlama
induce: ikna etmek, teşvik etmek, uyarmak, neden olmak
encounter: karşılaşma, rastlama
consequence: netice, sonuç, önem
cycle: bisiklet, seri, devir yaptırmak
clarity: açıklık, berraklık, duruluk
imply: ima etmek, kastetmek
section: bölüm
chemical: kimyasal
duration: süreç, süre
construction: yapı, inşaat
reverse: ters, geri, zıt
consumer: tüketici
research: araştırma, inceleme
intrinsic: gerçek, esas, asıl
minimises: minimize etmek, en aza indirmek
security: güvenlik, emniyet
collapse: çöküş
constraint: sınırlama
approximate: yaklaşık
inherent: doğuştan olan
device: cihaz, alet
controversy: tartışma, ihtilaf
arbitrary: keyfi, isteğe bağlı
intelligence: zeka, istihbarat
method: yöntem
foundation: temel, kuruluş, vakıf
policy: politika
automatically: otomatik olarak, kendiliğinden
criteria: kriterler
intervention: müdahale, araya girme, engelleme
dimension: boyut, ölçü
project: proje
vision: vizyon
so-called: sözde, sözüm ona
identify: belirlemek, kimliğini saptamak
label: etiket, yafta
internal: iç, dahili
detect: ortaya çıkarmak, keşfetmek
generation: nesil
complex: karmaşık, kompleks, site
psychology: psikoloji
exceed: aşmak
validity: geçerlilik
technique: teknik, yöntem
initial: ilk, baştaki
orientation: yönlendirme, oryantasyon
manipulation: manipülasyon, hile
restraint: kısıtlama
proportion: oran
considerable: önemli, dikkate değer
furthermore: ayrıca, üstelik
summary: özet
domain: alan
occupational: iş, meslekle ilgili
somewhat: biraz, bir miktar
simulation: simülasyon
compound: bileşik, bileşim
chart: grafik, tablo, çizelge ile göstermek
domestic: iç, yerli
emerge: çıkmak, su yüzüne çıkmak
contact: temas, temasa geçmek, irtibat kurmak
contrast: zıtlık, çelişki, kontrast
persistent: kalıcı, sürekli
stability: sabitlik, istikrar
evaluation: değerlendirme
modify: değiştirmek
temporary: geçici
process: süreç, işlem
remove: kaldırmak
source: kaynak, menşe
period: dönem, süre
sector: sektör
capable: yetenekli
stress: stres
intermediate: ara, orta
resident: yerleşik, oturan, sakin
evidence: kanıt
extract: seçerek almak, özünü çıkarmak
norm: norm, standart
deviation: sapma
colleague: iş arkadaşı, meslektaş
undertake: üstlenmek
mode: tarz, moda
underlie: altında yatmak
diminish: azaltmak, küçültmek
overall: tüm
evolution: evrim, gelişim
concentration: konsantrasyon, yoğunlaşma
final: son, nihai
crucial: çok önemli, kritik
notwithstanding: -dığı halde, -mesına rağmen
rigid: sert, katı
survey: anket, inceleme, araştırma
straightforward: basit, kolay
accommodation: konaklama
appropriate: uygun, yerinde
innovation: yenilik
apparent: açık, belli
lecture: ders, konferans
contemporary: çağdaş, modern, günümüze ait, aynı zamanda yaşamış olan kimse
prime: ana, en önemli, temel, en kaliteli, mükemmel, birincil
reluctant: isteksiz, gönülsüz
prior: önce, öncelikli
equivalent: eşdeğer
widespread: yaygın
feature: özellik, asıl şey, yüzün bir bölümü
layer: katman, tabaka
scenario: senaryo
file: dosya
fee: ücret
integrity: bütünlük, dürüstlük
commence: başlamak
transfer: transfer, aktarmak
hierarchical: hiyerarşik
potential: potansiyel
marginal: marjinal
conference: konferans
occur: oluşmak, meydana gelmek
involve: dahil
assistance: yardım
document: belge, döküman
eliminate: elemek
response: yanıt, tepki
coordination: koordinasyon, eşgüdüm
monitoring: izleme
analogous: benzer
neutral: nötr, tarafsız
export: ihracat
offset: dengelemek, denkleştirmek
exhibit: sergi, sergilemek
topic: konu
thesis: tez
debate: tartışma, müzakere
area: alan, bölge
exposure: maruz kalma
data: veri, bilgi
tension: gerilim, tansiyon
specify: belirtmek
devote: adamak, ayırmak, tahsis etmek
derive: türetmek
parallel: paralel
nonetheless: yine de, her şeye rağmen, bununla beraber
trigger: tetik
dynamic: dinamik
obtain: elde etmek, edinmek
expert: uzman, bilirkişi
transmission: transmisyon, aktarma, iletme
external: dış, harici
preliminary: ön hazırlık, ön
conclusion: sonuç
logic: mantık
discretion: ihtiyat, ağzı sıkılık
financial: finansal, mali
participation: katılım, iştirak
assembly: montaj
prospect: olasılık, ihtimal
grant: kabul etmek, vermek
interaction: etkileşim
accompany: eşlik etmek
adequate: yeterli
annual: yıllık
panel: pano
contribution: katkı, destek
contrary: ters, aksi, farklı
theme: tema, tanıtım müziği
generate: oluşturmak, üretmek
precise: kesin, tam
contract: kontrat, sözleşme
incompatible: uyumsuz, uyuşmayan
depression: depresyon, bunalım
abstract: soyut, özet
manual: manuel, elle yapılan
bulk: çoğunluk, hacim, miktar, boy, şekil
access: giriş, erişme, ulaşma
violation: ihlal etme, karşı gelme, itaat etmeme
coherence: uyum, tutarlılık
cooperative: kooperatif, iş birliği
exclude: dışlamak, hariç tutmak
administration: yönetim
benefit: fayda, yarar
previous: önceki
minimal: en az, asgari
random: rastgele
code: kod, şifre
shift: değiştirmek
behalf: adına
nuclear: nükleer
integration: bütünleşme, entegrasyon
minority: azınlık
distinction: ayrım, fark
communication: iletişim, haberleşme
successive: ardışık, peş peşe
credit: kredi, itibar
energy: enerji, güç
military: askeri
route: rota, yol
equation: denklem, eşitlik
conversely: tersine, aksine
expansion: genişleme
distribution: dağıtım
isolate: izole etmek, soyutlamak
erosion: erozyon, aşınma
explicit: açık, belirgin
regulation: düzenleme
establish: kurmak
select: seçmek, ayırmak
comprehensive: kapsamlı
instruction: eğitim, talimat, yönerge
principle: ilke, prensip
output: üretim, verim, çıktı, çıkış gücü
liberal: özgür düşünceli, serbest, özgürlükçü
motivation: motivasyon
ethical: etik, ahlaki
restore: onarmak, eski haline getirmek
confirm: onaylamak, doğrulamak
trace: iz, işaret
global: global, dünya çapında, küresel
whereas: oysa, halbuki
whereby: yolu ile
promote: desteklemek
bond: bağ, tahvil, bono
compile: derlemek
range: çeşitlilik, limit, dizi
incentive: teşvik edici, isteklendirme, harekete geçirici
region: bölge
option: seçenek, opsiyon
practitioner: pratik yapan, uygulayan
integral: inregral, tamamlayıcı, tümlev
intensity: yoğunluk
primary: birincil
migration: göç
author: yazar
mutual: karşılıklı
constant: sabit
inclination: eğim, eğilim, eğim açısı
item: madde
despite: rağmen, karşın
plus: artı
publication: yayın, yayınlama
appendix: ek, apandisit
levy: haciz, zorla toplama
inspection: teftiş, denetleme
medium: orta
unique: benzersiz, yegane
reliance: güven, itimat
allocation: tahsis, ödenek
scope: kapsam
core: çekirdek, merkez
assign: atamak
ideology: ideoloji
commitment: taahhüt
ultimately: en sonunda
ensure: sağlamak, garantiye almak
consultation: danışma
quotation: alıntı
advocate: desteklemek, korumak
enhance: arttırmak, yükseltmek
prohibit: yasaklamak, engel olmak
transformation: transformasyon, dönüşüm
ministry: bakanlık
rational: rasyonel, akılcı
sequence: sıra, seri, art arda
attribute: bağlamak, -e yormak, özellik
welfare: refah
solely: sadece
resolution: çözüm, karar
principal: temel, en önemli
text: metin
restrict: kısıtlamak
initiative: ön ayak olma
justification: gerekçe, mazeret
mechanism: mekanizma
reject: reddetmek
channel: kanal
retain: tutmak, kaybetmemek
coincide: rastlamak, aynı veya benzer
significant: önemli
complement: tamamlayıcı
objective: objektif, nesnel
acknowledge: kabul etmek, onaylamak
tape: teyp, ses kayıt cihazı, bant
ZEKAKÜBÜ :: FIKRALAR :: BİR YUDUM İNSAN :: TÜRK DİLİ :: GÜZEL TÜRKÇEMİZ :: DİLİMİZİ DOĞRU YAZIP DOĞRU KONUŞALIM :: ÖNEMLİ YAZIM KURALLARI :: YABANCI DİLLER :: İNGİLİZCE
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz