ZEKAKÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MELİH CEVDET ANDAY

Aşağa gitmek

MELİH CEVDET ANDAY Empty MELİH CEVDET ANDAY

Mesaj  Admin Ptsi Ağus. 15, 2016 1:02 am

MELİH CEVDET ANDAY Melih_10

Melih Cevdet Anday (13 Mart 1915, İstanbul – 28 Kasım 2002, İstanbul), Türk şair, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı.

Lise arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte ortaya çıkardıkları Garip Akımı ile Türk şiirindeki yenilenmeyi başlatmıştır. Kolları Bağlı Odysseus ile kendine özgü felsefi şiir akımını başlatmış, Garip Akımı'ndan ayrılmıştır. UNESCO'nun Courrier dergisi, 1971 yılında onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır.


İstanbul'da doğan Melih Cevdet Anday'ın çocukluğu Kadıköy Bahariye'de geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü. Liseyi ise Ankara'da, Gazi Lisesi'nde tamamladı. Lisede okuduğu sırada, Orhan Veli ve Oktay Rifat ile tanıştı.

Liseyi bitirdikten sonra bir süre Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kaydoldu. Ancak Devlet Demiryolları'nda memur olarak çalıştığı için öğrenimine devam edemedi. Çalıştığı kuruluş tarafından sosyoloji öğrenimi görmek için Belçika'ya gönderildi.

Ukde isimli şiiri 1936'da Varlık Dergisi'nde yayımlandı. Bunun ardından şiirleri Ses, Yaprak, Yeditepe, Papirüs, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Soyut, Ataç, Dönem, Yön gibi dergilerde yayınlandı. Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte 1941 yılında Garip isimli şiir kitabını çıkardı.

Hasan Âli Yücel'in tavsiyesi ile Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü'ne memur olarak atandı. 1946 seçimleriyle birlikte bakanlığın el değiştirmesi sonrasında önce yeniden askere alındı, sonra Konya'ya atandı. Ancak bu atama daha sonra geri alındı. Anday, bir süre sonra bu görevinden ayrılarak İstanbul'a döndü.


1953-1954 yılları arasında Akşam Gazetesi'nin edebiyat ve sanat sayfasını hazırladı. Fikirleri sebebiyle işten çıkarıldı. Doğan Kardeş Yayınları'na geçti ve çeviriler yaptı. Buradaki görevinden de aynı sebeple ayrılmak zorunda kaldı.

1958'den itibaren; Tercüman, Büyük Gazete, Yeni Tanin ve İkdam'da kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla denemeler ve makaleler yazdı, tefrika romanlar yayınladı. 1960'ta Nadir Nadi'nin desteğiyle Cumhuriyet'te köşe yazıları yazmaya başladı. Bu gazetedeki yazılarını 1997'ye kadar sürdürdü.

1956'da yayınladığı Yanyana isimli şiir kitabı, 142. maddeye aykırı olduğu gerekçesiyle 1964'te yasaklandı. Anday gerek şiir kitaplarıyla, gerekse daha sonraları yöneldiği roman ve tiyatro alanlarındaki yapıtlarıyla birçok ödül aldı.

Anday, İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nde diksiyon, özel bir tiyatro okulunda mitoloji dersleri verdi. 1964-1969 yılları arasında TRT'de yönetim kurulu üyeliği, 1979-1980 yıllarında da Paris'te eğitim müşavirliği görevlerinde bulundu.

Solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla Marmara Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi'ne kaldırılan Melih Cevdet Anday, 28 Kasım 2002'de 87 yaşındayken vefat etti. Büyükada mezarlığında toprağa verildi.

Takma Adları
Anday, eserlerinde kendi adı haricinde şu takma adları da kullanmıştır: Yaşar Tellidede, Niyaz Niyazoğlu, A. Mecdi Velet, M. C. A., H. Mecdi Velet, Yaşar Tellidere, Gani Girgin, Zater, Yaşar Tellioğlu

Eserleri
Şiir
Garip (1941, Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte)
Rahatı Kaçan Ağaç (Ölmez Eserler, 1946)
Telgrafhane (Yeditepe, 1952)
Yanyana (Yeditepe, 1956)
Kolları Bağlı Odysseus (Yeditepe, 1962)
Göçebe Denizin Üstünde (Cem, 1970)
Teknenin Ölümü (Sander, 1975)
Sözcükler (İş Bankası, 1978, toplu şiirler)
Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (Ada, 1981)
Tanıdık Dünya (Adam, 1984)
Güneşte (Adam, 1989)
Yağmurun Altında (Adam, 1995)

Şiir Çevirileri
Annabel Lee - Edgar Allan Poe
Atlının Türküsü - Federico Garcia Lorca
Ben de - Langston Hughes
Bir Zenci Kızın Türküsü - Langston Hughes
Çayhane - Ezra Pound
Gece. Şehir Uyumuş. - Aleksandr Blok
Hürriyet - Paul Éluard
Kanun - Wystan Hugh Auden
Pan Öldü - Ezra Pound
Şiir Sanatı - Paul Verlaine

Roman Çevirisi
Buz Sarayı (1973 - Tarjei Vesaas)
Ölü Canlar (1982 - Gogol)
Babalar ve Oğullar (1983 - Turgenyev)

Roman
Zifaftan Önce (1957 - Murat Tek adıyla)
Yağmurlu Sokak (1959 - Murat Tek adıyla)
Dullar Çıkmazı (1962 - Murat Tek adıyla)
Bir Gecede Üç Erkek (Murat Tek adıyla)
Aylaklar (Remzi, 1965)
Gizli Emir (Bilgi, 1970)
İsa'nın Güncesi (Hürriyet, 1974)
Raziye (Altın, 1975)
Meryem Gibi (Simavi, 1991)
Birbirimizi Anlayamayız (Simavi, 1992)

Deneme, vd
Doğu, Batı (Ataç, 1961)
İngiliz Edebiyatından Denemeler (Oluş,1964)
Konuşarak (Dönem, 1964)
Gelişen Komedya (Çan, 1965)
Sovyet Rusya (Gerçek, 1965)
Yeni Tanrılar (Çağdaş, 1974)
Sosyalist Bir Dünya (Çağdaş, 1975)
Dilimiz Üstüne Konuşmalar (TDK, 1975)
Maddecilik ve Ülkücülük (Sander, 1977)
Anadolu'da ve Sosyalist Ülkelerde (Çağdaş, 1977)
Yasak (Çağdaş, 1978)
Paris Yazıları (Adam, 1982)
Açıklığa Doğru (Adam, 1984)
Akan Zaman, Duran Zaman (Adam, 1984)
Sevişmenin Güdüklüğü ve Yüceliği (Çağdaş, 1990)
Yiten Söz (Adam, 1992)
Aldanma ki (Remzi, 1992)
Geleceği Yaşamak (Adam, 1994)
İmge Ormanları (Adam, 1994)
Şiir Üzerine Yazılar[değiştir | kaynağı değiştir]
Anlamın Anlamı
Çağlar Geçiyor
Şiir Üzerine
Şiirin Vazgeçilmez Üç Dönemi
Şiirin Anlamı
Uzun Şiir - Kısa Şiir
Yarın Düşüncesi

Tiyatro Oyunu
İçerdekiler (1965)
Mikadonun Çöpleri (1967)
Yarın Başka Koruda
Dikkat Köpek Var
Ölüler Konuşmak İster
Müfettişler (1972)
Ölümsüzler (1984)

Ödülleri
1970 TRT Roman Armağanı (Gizli Emir ile)
1973 TDK Çeviri Ödülü (Buz Sarayı ile)
1976 Yeditepe Şiir Armağanı (Teknenin Ölümü ile)
1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Sözcükler ile)
1981 İş Bankası Büyük Ödülü (Ölümsüzlük Ardında Gılgamış ile)
1984 Enka Sanat Ödülleri (Mansiyon - Ölümsüzler ile)
1991 TÜYAP Onur Ödülü
2000 Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü






MELİH CEVDET ANDAY DAN BİR HİKAYE
ADAM OLMAK
On üç yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli iki yıl olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar zor geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk. Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu. Bayram geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı. Bir pantolonla bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp giyindim. Bir gün önceden sözleşmiştik, iki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte bayram yerine gidecektik. Atlı karıncaya, kiralık bisikletlere binecektik, tatlıcıda tatlı yiyecektik. Belki sinemaya da gidecektik. Annemden para istedim. "Paramız yok oğlum," dedi. Çılgına dönmüştüm, arkadaşlarım neredeyse geleceklerdi. Onlara ne diyebilirdim? Parasız olduğumuzu, bu yüzden bayram yerine gidemeyeceğimi söyleyemezdim ya… Hırçınlaşmıştım, üstümdekileri çıkarıp duvarlara atmaya başladım. Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı. Bula bula bir lira buldu. Kadıncağızın bir lirası kalmıştı yalnız, bütün parası oydu. O bir lirayı bana uzattı: "Haydi giyin," dedi, "Bir lira yetmez mi?" Bir lira o zaman büyük paraydı. Oraya buraya attığım elbiselerimi ayakkabılarımı topladım. Yeniden giyindim, paramı cebime koyup arkadaşlarımı beklemeye başladım. Geldiler. Biraz oturdular. Annem onlara şeker ikram etti, ikisini de okşadı, öptü. Sonra: "Haydi artık gidin!" dedi. "Güzel güzel eğlenin!"
Sokağa çıktık. Çok neşeliydim, kabıma sığamıyordum. Fakat köşeyi dönerken evimize baktım, annem pencereden uzanmış, gülümseyerek bana el sallıyordu. O zaman içimden bir ağlamadır geldi, gözlerim dolu dolu oldu. Tıkanıyordum. Ağladığımı belli etmemeye çalışarak arkadaşlarıma: "Ben gelmeyeceğim" dedim. Neden olduğunu anlamadılar. Biri: "Paran yok ondan gelmiyorsun." dedi, alay ederek. Elimi cebime attım ve bir lirayı çıkarıp gösterdim: "İşte para!" dedim. Beni orada bırakıp gittiler. Sokaklara gelişi güzel dalarak bir süre sersem sersem dolaştım. Kimseye göstermeden doya doya ağladım, sonra gözlerimi sildim,elimden geldiği kadar neşeli olmaya çalışarak eve döndüm. Annem beni görünce: "Neden döndün?" diye sordu. "Canım istemedi" dedim ve cebimden bir lirayı çıkarıp anneme uzattım. Zavallı kadıncağız, çok şaşırdı, parayı elimden alıp masanın üstüne koydu. Sonra beni kucakladı, göğsüne bastırdı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ben ağlamıyordum artık. Sokakta doya doya ağlamıştım. Annemin yüzünü öptüm, ağlamamasını söyledim. (Susar, dalar, düşünür) Artık üzüntülü değildim. Bayram yerine gidemediği için üzülmek benim gibi koca bir çocuğa, bir ortaokul öğrencisine yakışmazdı. Olgun bir adam olmuştum birdenbire.
Melih Cevdet Anday

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 5221
Kayıt tarihi : 27/01/08

https://zeka.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz